
Bülent Ayan ağabeyimiz geçtiğimiz haftalarda Edirne’de yaşlıların durumunu ve Edirne Belediyesi’nin yaşlılar için evde bakım hizmeti verdiğini yazdı.
Olumlu gelişme ama yeterli mi?
65 yaş üzeri insanlar yaşlı olarak kabul ediliyor. Bu oran ülkemizde yüzde 10.6, Edirne’de bu oran yüzde 17’nin üzerinde. Yani Edirne’de yaşayan her 5 kişiden birisi yaşlı.
Edirne Huzur Evi’nde 200 civarı yaşlı insan bakım hizmeti alıyor. Yeni huzur evi inşaatı Eski Toki’de devam ediyor, orası da olsa olsa 300/500 kişiye hizmet verecek, ya geriye kalan 30 binin üzerindeki yaşlıyı nasıl bir gelecek bekliyor?
Burada devreye özel huzur evleri ve yaşlı bakım evleri giriyor. Onların da ekonomik maliyetleri dudak uçurtan cinsinden. Yani emekli maaşçığıyla özelde barınmasının mümkünü yok. Kaldı mı yaşlılar kızanların ellerine. Kızanların da işleri güçleri başlarından aşkın. Kendi kızanlarınla mı ilgilensinler, yoksa yaşlı ana babalarıyla mı?
İşte burada gelişmiş ülkelerde devlet devreye giriyor. Ülkenin her yerinde yaşlı bakım evleriyle donatarak, evde bakım hizmeti vererek milyonlarca yaşlısının yanında olmaya devam ediyor.
Ülkemizde durum vahim yaşlılar için. Sadece 65 yaş üzerine ulaşımı ücretsiz yaparak işini yaptığını düşünüyor devletimiz, o da gariban toplu taşıma hizmeti veren esnaflara oluyor olan. Edirne’de eski adı, Etus şimdiki Serhat Birlik isyanlarda bu ücretsiz taşıma düzeni yüzünden.
Yaşlılığın en zor yönlerinden birisi de evlerinde tek başına yaşamak. Ömürlerinin son dönemlerinde eşleri yalnız kaldığı için tek başına kalan insanların ortak düşüncesi; “duvarlar üstümüze geliyor”
Ya hastalıklar başladığında. Apartmanlarda yüz küsur metrekare dairelerinde yalnız başına yaşayan insanlar bir de hasta olduklarında onları bekleyen en büyük sıkıntı bazılarında asansör olmamaları, olanlarınsa merdivenleri.
Asansörlü evde yaşıyorsunuz ama asansöre ulaşmak için (benim evimde olduğu gibi) 20 merdiveni aşmak zorundasınız.
Yaşlanmak doğanın bir gerçeği. Tüm yaşayanlar bir gün yaşlanacak ve yaşlılığın sıkıntılarını yaşayacaklar.
Edirne için düşünecek olursak o yüz küsur metrekare kaloriferli dairelerimizde esir olacağız. Kapılarımızın önündeki o merdivenler bizim prangamız olacak.