
İnsanlar isteklerini alamayınca hal çaresi ararlar. Gerekirse aracı kullanırlar, anlaşamazlarsa konu çatışmaya gider. Devletlerde böyledir; anlaşamazlarsa görüşmeler yaparlar, aracılar kullanırlar. Devletler arası görüşmelere ‘diploması’ denir. Anlaşma olmazsa sonuç savaş olur.
Savaş karşılıklı veya tek taraflı gücün çatışması ile olur. Savaş çeşitlidir, karşılıklı silahlı birbirine her türlü zararı vererek isteklerini kabul ettirme esasına dayanan savaş, ekonomik savaş, kültürel savaş. Soğuk savaş propagandaya dayanır. Mikrobik savaş, daha başka çeşitleride olabilir. Hepsinin amacı karşı tarafa her türlü zararı vererek isteklerini kabul ettirmektir.
Savaş iyi bir olay mıdır; değildir. Her iki tarafta zarar görür. Bir taraf savaş istemesede karşı taraf saldırıyorsa, o da kendini korumak için savaşmaya mecbur kalır. Savaşların en kötüsü ateşli silahlar ile yapılan savaştır. Şehirler, tekrar yerine konulamayacak yapılar yerle bir olur. Ondan önemliside insanlar telef olur. Hadi binaları, evleri, fabrikaları tekrar yapıp yerine getirebilirsin ama yok olan insanı yerine getirezsin.
Ateşli silahlar ile savaş nasıl yapılır? Bir çok milletin kabul ettiği savaş kuralları ve savaş hukuku vardır. Ateşli savaşları kimler yapar; askerler. Bu bir meslektir. İşte bütün mesele insan kaybı. Kaybedilen bu kimseler asker olabileceği gibi asker olmayan kimselerden de olur. İşte bütün mesele burda. Savaşlarda asker, askeri öldürmüşse sorun yok ama asker olmayan kimselerin GÜNAHI NE?
Asker olan kimseler savaşta ölüyorsa buna savaşın bir cilvesi diyelim. Zaten asker olan bir kimse bu riski göze alarak asker olur ama asker olmayan kimseler ölüyorsa, bunların içinde askerlikle hiç ilgisi olmayan çocuklar, yaşlılar, bilim insanları, din adamları, sağlık görevlileri, öğretmenler daha buna benzer daha bir çokları ölür, yok olur. Ateşli savaşlarda insanlar yok olurken binalardan, yapılardan, köprülerden, barajlardan, şehirlerden ne isteniyorda onlar yerle bir ediliyor.
Birde askerlik sanattır derler. Hiç insanların birbirini öldürmesi, yapıların yok edilmesi sanat olur mu? Askerlik sanat değildir. Eğer bir saldırı karşısında karşı konuluyorsa, karşı tarafa zarar veriyorsa bu savaş bir yerde nefsi müdafadır. Haklılık arz eder ama hala ölümler, yıkımlar devam ediyor.
Elbette her olayın bir kuralı olduğu gibi savaşında bir kuralı vardır, buna da ‘savaş hukuku’ denir. Bundan önce yapılan savaşlarda bu kuralları kim dinlemiştir? Hitlermi, Stalin mi, Mussolini mi, Saddam mı, saymakla bitmez. Şimdi de Netanyahu. Savaş başlayınca kurallar, hukuk bir tarafa atılıyor. Canımın istediğini yaparım uygulanıyor, savaş bittikten sonra hesap verenler var tabi. Örneğin, Nürngberg mahkemeleri bir çok Nazi diktatörünü cezalandırmıştır. Bosna savaşında Sırp kasabı Karadzic Lahey mehkemelerinde cezalandırılmıştır. En son Saddam. Bunlara benzer bir çok örnek verilir.
Asıl mesele bugünkü savaş hukukunun eskimiş olmasını kabul edip, yeni bir savaş hukuku hazırlamak gereğidir. Peki ama yeni savaş hukuku hazırlansa bu uygulanacakmı ? Amerika, Rusya, İngiltere, Almanya, Çin bu bu hukuku dinler mi? Bunlar güçlü devletler, yine bildiklerini okurlar. Kitle imha silahları üretilirken, nükleer silahlar yapılırken, barış zamanında bunlar önlenemezzken bir savaş zamanında bunların kullanımı nasıl önlenebilir?
Daha önceki zamanlarda olduğu gibi, büyük balık küçük balığı yutar misali bugünde güçlü olmak geçerli. Devletlerde de böyle. Büyük devletin dediği oluyor. Yeni bir savaş hukuku hazırlansa güçlü devletlerin dediği gibi olur.
Ateşli savaşlarda yıkılan öyle yapılar var ki tekrar yeniden yapılması çok zor. Örneğin Ayasofya Cami, Edirne’de Selimiye Cami, Atina’daki Akropol, İtalya her tarafı antik yapılarla dolu. Bunları yapanlar asırlar önce yaşamış, yapmışlar, artık yoklar. Savaşlarda yok olursa bugün bunları kim yapacak?
Yeni bir savaş hukuku hazırlanırsa bu gibi varlıklar savaş dışı bırakılmalı ama nasıl? Gazze, Ukrayna olaylarını gördükten sonra yeni bir SAVAŞ HUKUKU gerekli…