DOLAR 38,0415 0.04%
EURO 41,4051 -0.51%
ALTIN 3.678,08-0,64
BIST 9.044,64-7,81%
BITCOIN 31957870,24%
Edirne
12°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

172 okunma

KONUKLARINIZIN SESİ 366

ABONE OL
25 Şubat 2025 12:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL

            Atatürk’ün mutsuz olması için neden çokmuş. Gençliğinden öte sağlık sorunları hep süregelmiş. Birçok kez sağlığını önemsememiş veya önemsememek zorunda kalmış.

            “…Yolda mütemadiyen hafızamı zorluyor, Sakarya muharebeleri esnasında attan düşüp kaburga kemiklerinin kırılmasından ve bazı alelade mevsim rahatsızlıklarından başka, Büyük Adam’ın hayatında geçirdiği mühim hastalıkları hatırlamaya çalışıyordum; tahattur edebildiklerim şunlardan ibaretti:

            Bingazi’de iken gözlerinde beliren arıza, Birinci Dünya Harbi içinde Karlsbad’a giderek tedavi ettirdiği böbrek rahatsızlığı, olağanüstü çalışma ve yorgunluklar sonunda üç yıl arayla gelen-görünüşe nazaran-iki kalp krizi ve 1936 senesi Kasım ayında atlattığı zatürre tehlikesi.

            O zamanlar yanında bulunmadığım için göz ve böbrek rahatsızlıkları ile kaburga kırıklığı hakkında fazla bilgim yoktur; fakat kalp krizleri ile zatürre başlangıcı gözümün önünde cereyan etmişti.

            Birinci kriz 1923 yılının Kasım ayının ilk yarısında bir gün öğle yemeğinden sonra daha sofradan kalkmadan gelmişti. O günlerde refikası sayın Latife Hanımefendi hasta idi, bir zatürre geçiriyordu. Onu tedaviye gelen rahmetli Refik Saydam da sofrada idi ve yanında icabederse Latife Hanımefendi için kullanılmak üzere bazı kalp kuvvetlendirici ilaçlar da bulunduruyordu. Atatürk’ün bu durumunu görünce derhal müdahale ederek kendisine bir morfin şırıngası yapmış, krizin geçmesini sağlamıştı.

            İki gün sonra yine öğle yemeğini müteakip bahçede gezinirken, aynı şekilde fakat daha hafif bir fenalık geçirmişti. Bunun üzerine İstanbul’dan kalp mütehassısı rahmetli Prof. Dr. Neşet Ömer Bey (İrdelp) Ankara’ya davet edilmişti… (Prof. Dr. İrdelp) bu krizlerin çok çalışmadan ve yorgunluktan ileri gelen bir ‘elemi asabi’ olduğunu tespit ederek birkaç gün istirahatten sonra hava tebdili için Akdeniz kıyılarında bir yere gitmesini tavsiye eylemişti…

            İkinci kriz; çok yorucu ve hummalı bir çalışma içinde Büyük Nutuk’u hazırladığı sıralarda-ki bazen 30 saat aralıksız çalıştığı oluyordu-1927 yılı Mayıs ayının sonuna doğru bir gece yatakta ‘göğsünde ve sol kolunda şiddetli bir ağrıyla beraber büyük bir sıkıntı’ halinde belirmiş, üç defa daha tekerrür etmişti…

            Atatürk’e yapılan tavsiyeler arasında, “Tütün ve kahveyi azaltmak” da vardı; hatta refikası her gün tabakasına-aklımda kaldığına göre-ancak 10 sigara koyuyor ve bununla yetinmesini rica ediyordu. Fakat o, köşkteki hizmetçilerden birini kandırarak hususi sigaralarından yüzlük bir, iki paket almış, öğleden sonraları muntazaman devam ettiği, istasyonda hususi kalem binasının üst katında bulunan çalışma odasındaki masasına gizlenmişti…” (Atatürk’ten Hatıralar-Hasan Rıza Soyak. 1973.Sayfa 683 ~)

            “…Karar vermiştim! Bir fırsat bulup kendisi ile bu hususta konuşacaktım.

            Bir sabah baş ağrısından şikâyet etti, aradığım fırsat belirmişti; bundan hemen faydalandım. İlkin dilimin döndüğü kadar içki aleyhinde bulundum; zararlarını saydım. “Bu baş ağrıları ondandır” dedim. Sonra da yakından bildiğim hoşgörülüğüne sığınarak, her akşam içmekten vazgeçmesini, eğer bunu yaparsa bir müddet sonra kendisinin de pek memnun kalacağını, çok itinalı bir dille arz etmek cesaretinde bulundum.

            Sükunetle dinledi; ben susunca o konuşmaya başladı:

            “Haklısın, bunları ben de bilmez değilim çocuk” dedi. “Fakat ne yapayım ki içmeye mecburum; kafam çok ama beni muzdarip edecek kadar çok ve hızlı çalışıyor; onu uyuşturup biraz dinlenmek ihtiyacı duyuyorum. Harbiye ve Erkanıharbiye (Harp Akademisi) mekteplerinde iken sabahları beni ekseriya koğuş arkadaşlarım uyandırırdı; çünkü akşam zihnim herhangi bir meseleye takılırdı; onu düşüne düşüne kafam şişer, uykum kaçardı. Bütün gece yatağın içinde dönüp dururdum. Ancak sabaha karşı yorgun, bitkin bir halde uyuya kalırdım ve tabii kalk borusunu duyamazdım.”” (Aynı kaynak, sayfa 25. Bu şekilde eski yanlışımızı da düzeltmiş oluyoruz. Bu konuşmayı yapan en yakın arkadaşı Nuri Conker değil, “Atatürk’ün önceleri mutemedi, sonraları özel kalem müdürü” Hasan Rıza Soyak’mış.)

            Atatürk’ün tek mutsuzluk nedeni sağlık sorunları değil. Bu sağlık sorunlarının da nedeni diğer sorunlar. Bu diğer sorunları ileriki yazılarımızda tek tek ele alalım.

                                                                                                                            Sağlıcakla,

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    SON DAKİKA HABERLERİ