Hepimizin dilindedir ya “çocuklar çiçektir”. Çocuklar çiçek olduğunda günü gelince koparılır korkumdandır bu benzetmeye itirazım. Çocuklar çiçek olmasın, haklarını bilen ve koruduğumuz haliyle çocuk kalsınlar ve “şeker de yiyebilsinler”. Yeterli.
Haftaya, 20 Kasım, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin kabul günü. Bu sözleşme ile çocukların hakları hukuk belgelerine eklendi.20 Kasım 1959 yılında B.M. Genel Kurulu Çocuk Hakları Bildirgesi‘ni kabul etti. Bu kabulden sonra mücadeleler sonucu ancak otuz yıl sonra 20 Kasım 1989’da Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeyi kabul edebildi. Ülkemiz ise 1995 yılında imzaladı. Her 20 Kasım günü kutlanıyor ama hukuk belgeleri uygulanmıyor.
İşin özüne bakarsak hukuk belgelerinde eşitlik var. Ama kapitalizm kazanç üzerine kurduğu sistem ile yoksulu daha yoksul, mağduru daha mağdur hale getirirken öne çıkardığı popüler kişilerle bu sömürüsünü, dahası ayrımcılığını örtüyor. Haklar kullanılmayınca da kullananlar ötekileştiriliyor, ‘anarşik’ oluyor.
Çocukların haklarını bilmeleri ve çocuk taleplerini yetkililere duyurmak, evrensel hakların hayata geçmesini sağlamak için ‘üj-bej’ gönüllü çok şeyler yapıyor.Kentte eğitim, çevre, çocuk gibi konularda yapılan her çalışmaya erişmeye çalışırım. Devletin yapmadığını talep etmenin yanında; denize geri bırakılan ‘deniz yıldızları’ örneğinde olduğu gibi tek tek bireylerin de hayata sarılmasına katkı sunuyorlar. Bu mücadelede birkaç kişi onlarca-yüzlerce çocuğa katkı sunmaya çalışıyor. Birkaç kişi yerine yüzlerce olsak milyonlarca çocuğa erişme olanağı olur. Bu çalışmalar toplumun farkındalığı kadar yönetenlerin de bizden yana karar almasını sağlayacaktır. Çünkü asıl olan; hukuk belgelerinin iktidarlar tarafından hayatın her alanında uygulanmasıdır.
Bakın; hukuk, bilim, vicdan kılavuzluğunda hak alma mücadelesi veren bu az ama özverili insan geçmiş senelerde valilikten okullarda ücretsiz su sağladı. Bu yıl bir kesim öğrenciye belediyeden bir öğün yemek verilmesini sağladı. Yeterli mi? Elbette değil. Gelin özverimizi çoğaltalım, sesimizi büyütelim ve evrensel sözleşmelerde imza attığımız gibi bu olanakların tüm çocuklarımıza sunulmasını inat ve kararlılıkla savunalım ve talep edelim.
Kent Konseyi önderliğinde geçmiş yıllarda ve bu yıl da çocuklarımız Belediye Meclis Salonunda oturup düşüncelerini söyleyebildi. Birlikte ve daha güçlü olmaları, idarecileri uyarmaları için daha çoğalmak gereklidir. Kent Konseyi öncülüğünde çocuk öznesi üzerinde çalışan derneklerle Çocuk Meclisi kurulma aşamasındadır. Biz büyükler çocuklarımızı bu oluşuma katmalıyız.
Çocuklarını bakamayan bir devlet olur mu, ama oluyor.Siyaseti sevmiyor, güvenmiyor ve bu nedenle de ilgilenmiyor olabiliriz. Ama tüm kararlar maalesef siyasi tercihlere göre alınmakta. Bakın bu günlerde 2025 bütçesi onaylanacak. Bizler tercih ettiğimiz siyasi partilerden ülkedeki çocuklar için bütçe ayrılmasını talep edelim. Meclislerde ortak karar alsınlar. Devletin asli görevi yurttaşlarını güvenli, sağlıklı, mutlu ve umutlu etmektir. Bu olsa yoksul aile ve dolayısıyla da yoksul çocuk olmayacaktır. Herkes sağlıklı ve erişilebilir gıda ile beslense okul yemeği için taleplerimize gerek kalmayacaktır.
Bugün kendi çocuğumuzu kurtarmak yeterli değildir. Önemli olan yarınlarda yaşayacak çocuklarımızın mutluluğunun temelini bugünden oluşturmaktır.Savaşların, yoksulluk ve ayrımcılığın en çok etkilediği kesim çocuklardır. Oysa Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin temel ilkeleri toplumda çocuklar arasında ayrım gözetmeme, yaşama ve gelişimleri için uygun çevrenin sağlanması ve her durumda çocuğun yüksek yararının korunmasıdır.
Yurttaşlık zor zanaattır, hele örgütlü yurttaşlık daha da zordur. Bireylerin yurttaş olduğu kurumlar örgütlerdir. Öncelikle elimizdeki hakları bilip kullanma ve sonrasında da yeni haklar kazanmaktır ilerlemek. Çocuklarımızın haklarını bilmesini sağlamak bizlerin görevidir. Hakkını aramak için de çocukların özgür eğitim alması gerekir. Okulları mektep ya da medrese olarak görürsek çocuklar özgürleşemez ve korkularla üretilen birer müşteri-kul olurlar. Çocuklar suç işlemez, işleyemez. Mutlaka bir yetişkin etkisi vardır. O nedenle her çocuk masumdur. Tek başlarına sorumlu tutulamaz ve cezalandırılamaz.
Çocukları çiçek diye koparanların olmadığı bir dünyada çocuklar mutlu ve umutlu olacaktır.