Bugünlerde havalar iyi gidiyor, adeta ilk bahar yaşıyoruz. Halbuki eski hesaba göre Zemheri ayındayız. Zemheri demek kışın en şiddetli soğukların olduğu ay oluyor. Eski hesapları küçümsemeyin, bilgisayar hesabı şaşar bu hesaplar şaşmaz. Bu hesaplar uzun yılların verdiği bir tecrübedir.
Yaşadığımız bu günlerde her şey değiştiğine göre havalarda değişti. Kışın ortasında yaz yaşadık. Bu hal iyimi, iyi değil. Meyve ağaçlarının bazıları çiçek açmaya başladı, arkadan bir soğuk yerlerse meyve yapamazlar, bizlerde meyve yiyemeyiz. Bu durum hiç iyi değil. Bu duruma sebep ne, atmosferin kirlenmiş olması gösteriliyor. Atmosferi kirleten kim, elbette biz insanlar. Fosil yakıtlar kullanıyoruz, bu yakıtların yanması ile meydana gelen duman gazları atmosferi kirletiyor, sebep bu.
Eskiden benim çocukluğum zamanında çok şiddetli kışlar olurdu ama o yıllar fakirlik yılları idi. Bir taraftan ikinci dünya savaşı devam ediyordu. O yılların ailelerinin en büyük sorunu geçim sıkıntısı idi. Isınmak için odun kömür almak zordu, çünkü insanların bol parası yoktu. İstediğin kadar ekmek alamazdın, ekmek karne ile verilirdi. Odun kömür bulamayan ailelerde teneke sobada gündöndü kabuğu yakardı. O da biraz sıcaklık verir, sonrası yine üşümek.
O yıllarda ilkokula gidiyordum, babam ölmüştü, okula giderken ayağıma ayakkabı alacak paramız yoktu, okula nalınla giderdim. Ellerimi ısıtmak için sobada taş ısıtıp cebimize koyup onu avuçlayarak ısınırdım. Şimdi öylemi, bugünün çocukları babalarının arabası ile okula gidiyorlar. O günlerde kış kışlığını, yaz yazlığını yapardı, şiddetli soğuklar olduğu gibi aşırı sıcaklarda olurdu. O günün nüfusuna göre yiyecek boldu, tabi paran varsa. Havalar normal sürerdi, havalarda bugünlerdeki gibi anormallikler olmazdı. O günlerde Edirne halkının tek eğlencesi sinema idi, birde komşuluk ve tatlı muhabbetler. Edirneliler o kışların tadını çıkarırdı. Köprüce, Arnavut, Muradiye bayırında kızak şenlikleri olurdu. Bu bayırlara kızak kayılacak şekilde kardan pist yapılır, ertesi günde gençler kızakları ile kayma yarışı yapardı. Bu da Edirne’de bir eğlence idi, kışın tadı çıkarılırdı. Artık kızak şenlikleri olmuyor, çünkü kar yağmıyor, geçen sene kar yüzü görmedik.
Medyadan öğreniyoruz, Sibirya üzerinden soğuk hava dalgası geliyormuş, havalar bir az soğumaya başladı zaten. Bakalım bu havalar kar getirecek mi? Buğday ürününün yağmur kadar kara da ihtiyacı var. Doğu Anadolu’da çok şiddetli kışlar olmaktadır, kar yığını tek katlı evlerin damına kadar yükseliyor, orada yaşayanlara Allah yardımcı olsun.
Eskiden ne kışlar olurdu, Arda, Meriç, Tunca nehirleri buz tutardı, kardan yollar kapanırdı, araçlar işlemezdi. Bu kadar bozulan atmosfere ne yapabiliriz, fazla bir şey yapamayız, bir takım tedbirler alıyorsak da etkili değil. Sanayi çağının başladığı günden beri bu kadar kirlenen atmosferi üç gündemi temizleyeceğiz; hadi canım. Dikkat edelim ve daha fazla kirletmeyelim.