
Geçtiğimiz günlerde katıldığım Kırklareli Aşağı Pınar Höyüğü kazı alanında düzenlenen Türkiye’nin ilk açık hava müzesi gezisi bende bu yazıyı yazma heyecanı yarattı. (TAKSAV Edirne Temsilciliği organizasyonu) (https://hudutgazetesi.com/kultur-sanat/ikinci-gobeklitepe-kirklarelinde )
Ardından Prof.Dr. Ahmet Yaraş’ın Cumhuriyetin 100.Yılında Trakya’nın Kültürel Mirasına Dair Kısa Genel Değerlendirme ve Öneriler başlığı altındaki sunumu (MMO Edirne Şubesi-Trakya’da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu)
(https://hudutgazetesi.com/guncel/karaagaca-lozan-yerleskesi-onerisi )da tetikledi.

Gözlemleme ve dinleme esnasında arkeolojik kazılar sonucu elde edilen eserlerden pek çoğunun mutfak eşyaları-kap kacaklar olduğunu düşündüm. Yeme içme kültürünün binlerce yıl önceki temellerinin yapı taşları. Somut bulgular. ,. Günümüze ışık tutan ve yenileri çıkartılacak bu eserler bize neler anlatmıyor ve neler anlatmayacak ki?

Zira insanoğlunun var olmak için binlerce yıldır sürdürdüğü serüvenin belki de ilki yemek.
Ne yedikleri, ne şekilde besin elde edip, besin üretiminde geçirdikleri evreleri paleoetnolojix arkeoloji ilimleri alanında çalışan uzmanların çalışmalarından öğreniyor ve heyecanlanıyoruz.
Dünyanın her yerindeki toplulukların ilk ve en ilksel besinlerinin avcılık ve toplayıcılık faaliyetleri ile elde edildiğini biliyoruz artık. Doğadan bulunanlar ilk haliyle tüketiliyor.

Bu safhadan sonra yerleşik düzene geçişle tarım faaliyetleri ile besin üretimine başlanıp bitkiler ve hayvanların ehlileştirilmesi süreci besin türleri ve seçiciliği açısından beslenmede önemli bir aşama!
Ateşin bulunması ise bir devrim. Pişirme ile yumuşayan besinlerin tüketilmesi ise yeme şeklinde değişim yaratıyor. Çiğneme ve yutma ile ağız ve çene yapıları da değişime uğruyor.

Malzemenin ateşle buluşturulduğu pişirme eylemi için oluşturulan fırın, ocak gibi yerlerde pişirme eyleminin ilk malzemeleri. Oluşan ihtiyaca göre pişirme, saklama, yeme içme araçları ve ilk pişirilen yiyecekler ile meydana getirilen mutfaklar.
Toprak, taş, kil, kemik, deri, saz, demir, bakır, altın, tahta, cam, gibi malzemelerden çeşitli şekillerde üretilen kap kacaklar beslenme ve mutfak kültürünün somut göstergeleri.

Binlerce yıllık yeme içme serüveninde yine binlerce yıllık süreçte oluşturulan ilk mutfaklar yeme içme kültürünün; yiyecekler, yeme içme düzeni, davranış kalıpları ile şekillendiği yerler.
Çünkü insanoğlu oluşturduğu bu alanda tadım, dokunma, değiştirme deneyimleri ile “yeme eylemini” bir yaşam biçimi ve toplumsal kimliğe dönüştürmüş.

Bugün “mutfak kültürü” olarak tanımladığımız bu kimlik coğrafi ve toplumsal etmenler (dinsel normlar, cinsiyet fiziksel farklılıklar, davranış kalıpları, birlikteliği sağlayan gelenekler, etkileşimler )’den oluşan bir değerler bütünü. Toplumlar arası farklılıklar gösterse de geçmişten bugüne getirerek geleceği aktarımını sağlayan insanoğlu bu değerler bütünü mutfağın korunması gereken “kültürel miras” olduğu hassasiyet ve kararlılığı ile 2003 yılında “mutfak kültürü”nü Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi ile korunması gereken kültürler kapsamına almış.
Sözleşmeye 2006 yılında dahil olan ülkemizde Gaziantep, Hatay gibi Edirne Mutfağının da bu kapsama girecek korunması gereken bir mutfak olduğunu ayrıca belirtmek isterim.
(SÜRECEK)