
Birinci paylaşım savaşı (1914-1918) çok uluslu imparatorlukların dağılmasına ve toplumların ulus olmasına sebep oldu. Bu uluslardan birisi de Türk ulusuydu. Osmanlı zamanında kırsala sıkıştırılan Türkler saraylarda yaşananlardan bihaberdi. Bu acı gerçeğe rağmen ya ölüm ya istiklal diyen Anadolu insanı sarayları devirdi. İnsanlığın temel ilkelerini hak olarak ulusun bireyleri ile paylaşan önderler cumhuriyet rejimini kurdular.
Cumhuriyet insanlığın ulaştığı en demokratik rejimdir. İnsan denen varlığı yurttaş konumunda değerlendirerek kültürüne, yöresine, doğasına, haklarına sahip çıkan canlı konumuna getirir. Aklını kullanarak sorgulamayı sağlar. Ancak bu oluş mevzuatlarda yazmakla değil sürekli bir hareket ile sağlanır. Bu nedenle de bilgiyi insandan yana kullanan ve üreten bir süreçtir cumhuriyet.Sürekliliği olan bir okuldur.
Yer yüzünde adında cumhuriyet yazan devletler vardır. Bunların bazıları diktatörlüklerini bu ad altında gizler. Bu gerçeği de bilerek cumhuriyeti putlaştırmak yanlıştır. Ona emek vermezsek bir yere varamayız. Ki o nedenle cumhuriyet kişinin ve toplumun yaşamının her anında olan bir okuldur.
Cumhuriyet yaşamdır. Topluma kişilik veren, onları birbirinden ayıran, bağlı oldukları yüksek değerlerinin meydana getirdiği davranış biçimleri ve hareketleridir.
Cumhuriyet, toplumları ümmet olmaktan kurtararak ulusa kavuşturmak, bireyi yurttaş konumuna yükseltmektir.
Cumhuriyet, eğitim sistemini herkes için zorunlu ve kamusal hale getirmektir.
Cumhuriyet, orta çağın egemeni ve savaşların nedeni olan inançları kişinin vicdanına bırakarak her inancın güvencesi olan laiklik ilkesini benimsemektir.
Cumhuriyet, siyaset, hukuk, eğitim, kültür, sanat, ekonomi ve toplumsal alanlarda köklü devrimleri bilmek ve bunların sürekli olarak yenilenmesini sağlamaktır.
Cumhuriyet, insan yaşamına ve toplumsal düzene aklın ve bilimin öncülüğüyle yön vermek ve sürekli aydınlıktan yana olmaktır.
Cumhuriyet, sosyal ve iktisadi olarak bölgesel kalkınmada adalet sağlamaktır.
Cumhuriyet, belirli kişi ya da bir topluluğun değil, tüm halkın çıkarını, kamu yararını göz önünde tutmaktır.
Cumhuriyet, demokrasinin geliştirilmesi için en çağdaş, en mantıklı, en kamusal, en sosyal bir devlet yapılanmasına yol açan rejimdir.
Cumhuriyetin, bu değerleriyle sonsuza değin yaşatılması hepimizin ortak sorumluluğudur. Cumhuriyet, bilgi çağının etkin ülkeleri arasında yer alarak gelişmenin yalnızca aklın ve bilimin ışığında gerçekleştirilebileceği düşüncesini temel kabul eder. Ancak bu yolla kalıcı başarıları gerçekleştirebilir ve amaçlarımıza kısa sürede ulaşabiliriz.
Evrensel kavram ve düşünce biçimlerinden etkilenerek, onları etkileyecek duruma gelmenin ve kültürümüzün gelişip, dünya kültürüyle bütünleşmesinin ön koşulu; ulusaldan evrensele gelişmiş bir kimlik, kişilik ve benliğimizi oluşturmanın yoludur Cumhuriyet.
Bugün maalesef cumhuriyet sayesinde yetişip kişisel çıkar, toplumsal varlık ve konum elde edenlerden Cumhuriyeti hor görenler vardır. Elbette her değişimin eleştirilecek yanı olur. Ancak yaşanmış olanı günün koşullarına ve asıl amacına bakarak sorgulamak gerekir. Bu kişiler art niyetli ve cumhuriyet hedeflerinden korkanlardır. Çünkü cumhuriyet ile birlikte bu kişi ve grupların kişisel varlıkları, keyfi egemenlikleri ve toplumsal konumları yok olmaktadır.
Bu nedenle yüzyıldır içte hilafet özlemleri ve çıkar ağaları, dışta; böl, parçala, yönet siyasetinin kalıntılarıyla sürekli sınanmaktadır. Bugün eğer emaneti bize bırakanların yüzüne bakacak cesareti kendimizde bulamıyorsak, bu biraz da sessizliğimizdendir. Oysa Cumhuriyet bizden sadece kutlama değil, direnç ister, anma değil sahip çıkma ister. Cumhuriyet, ancak korunduğu sürece yaşar.
Doğduğumuzda yurttaş olarak yazıldığımız cumhuriyet okulundan ölünce ayrılırız. Ki bunu bilinç haline getirip ömür boyu cumhuriyet okulu öğrencisi olmalıyız.
Bu düşüncelerle Cumhuriyetimizin 102. yılını kutluyorum.