Bir şeyden yoksun olan kişinin gönlünden hep o şeyden bol bol edinmek geçer. Yaşantısında bir şeyden mahrum kalan kişinin gönlünden hep o şeyden bol bol almak geçer.
YIL 2021 Haziran ayı, Çallıdere köyünde ilk günlerimiz standartlara uygun arı çiftliğimizin kurulduğu günler. Köyümüz Bulgaristan hududuna 2 km. Bizler köyün yabancısı, köylü yabancılara temkinli yaklaşıyor, ‘gelenti’ diyor. Birden samimi olmuyor. Bunlar nedir, kimlerdir anlamaya çalışıyor. Biz vergi dairesine kayıtlı ilk arıcı olma yönünde ilerliyoruz. O yıl kuraklık ileri safhada, bazı komşularımız ektikleri ayçiçeğini biçmeden tarlada bırakıyor, rekolte çok düşük, tarladaki ürün biçme parasını kurtarmıyor. Ve ürün öylece tarlada bırakılıyor. İçimiz yanıyor.
Bu gün muhtarımız olan adı gibi aydın, duyarlı, kadim dostum Galip AYDIN’la durumu tartışıyoruz, ‘ne yapabiliriz’ diye. Galip duyarlı, yürekli, mevcut durum içini yakıyor, köyünün yoksulluğu belini büküyor. Henüz aklında muhtarlık yok. Ben aklımdan bu işleri yukarıya taşıyacak iyi bir muhtarımız olsa diye iç geçiriyorum. Başlıyorum ‘muhtarım’ demeye, ilk seçimde muhtar seçiliyor.
Beraber o günkü kaymakamımız Mehmet Çağatay ÇAKAL’a gidiyoruz. Duygularımızı anlatıyoruz, kaymakam bey durumun farkında. Ertesi gün Kaymakam bey beni aracına alıyor, Orman İşletme Müdürünü ziyarete gidiyoruz. Konuyu masaya yatırıyoruz. Lalapaşa’da neler yapılabilir diye uzun bir çalışma yapıyoruz. Lalapaşa’da ilk lavanta alanları için çalışmalar başlıyor. Gelir getirici ürünler; cevizler, türüf mantarı, meşeleri, güvemler, blueberry, yaban mersini, vs ler ekiliyor, orman vasfını kaybetmiş yerlere ekimler başlıyor.
Lalapaşa kara orman mevkii, Büyünlü köyü ve Çallıdere köyleri aromatik bitkilerle tanışıyor. Büyünlü köyünde ekili yerler küçük parçalar halinde vatandaşa veriliyor, vatandaşlar örnek ceviz bahçeleri haline getiriyor verilen yerleri. Bizler yapılan bu aromatik bitki alanlarında yeryüzünde yaşamış en büyük devlet adamı, çağ değiştiren tek insan, Edirne’nin yetiştirdiği en nadide kişilik, imparator FATİH SULTAN MEHMED’in sofralarını süsleyen balları ürettik. Trakya Üniversitesi’nin laboratuvarlarında inceletip, en yüksek değerlere sahip olduğunu belgeledik. ‘Bunu tabana nasıl yayarız’ diye çalışmalar yapmaktayız. O ilk adımlardan sonra Lalapaşa Trakya’nın en çok aromatik bitkiye sahip ilçesi oluyor.
Bugün 23 Nisan; dünyada eşi olmayan bir bayramı kutlarken, yoksul ilçemin yoksulluğu yenmede ilk adımlarını da atıyoruz. Lalapaşa APİ TURİZM ağına girmek üzere düğmeye basılıyor. 4-5 Mayıs’ta ilçemizde etkinlikler düzenledik.
APİ turizmin öncülerinden, Türkiye’nin tek arıcılık bölümü olan Hacettepe Üniversitesi’nde Arıcılık Bölümü Müdürü Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi, yaklaşık 400 bin üyeli Avrupa Arıcılık Federasyonu (EBA ) Arı Sağlığı Bilim Kurulu Başkanı, ülkemizin yüz akı öncü insan Prof. Dr. Aslı ÖZKIRIM ilçemizde olacak. Konuyla ilgili bizleri aydınlatacak neler yapılabilirler ortaya serilecek. Bundan sonra kimseyi ötekileştirmeden, kucaklamak, birleştirmek günü, gerçekten bu ülkeyi sevenlerin birleşme zamanı, herkes davetlimizdir.
BU İSMİ YAZIN BİR KENARA
Ürettiklerimizle, ballarımızla, lavantalarımızla artık şehrimizi aştık, Bulgaristan’la Yunanistan’ın toplamından büyük İstanbul haliçte Osmanlı bahçesinde gastronomi günlükleri etkinliğinde davetli olarak yerimizi aldık. Dikkatli gözlerle bir etkinlik nasıl olur, neler yapılabilir izliyorum. Karşıda iki özel insan gördüm, giyimleri tarzları duruşları, bir saatlik yoldan biz özel insanlarız diye bağırıyor. Yanlarına yaklaştım ‘merhaba’ dedim. Bir dakika içinde kaynaştık, ne bir kibir, ne bir tafra, tevazunun en güzeline sahip gençler, aynı zamanda naif ve asillik abidesi adeta; bu kadar mı insan güzel yürekli olur. Hala etkisindeyim duruşlarının. ‘Dünyayı iyilik, ruhumuzu sanat kurtaracak’ deyişi onların sözleri. 70 yaşını aştığım şu günlerde bu kadar mutlu olduğum pek az zaman vardır. Bu ülkenin gençlerine umutla bakmam için ne lazımsa yaptılar. Konuştuklarımızı gerçekleştirebilir miyiz bilmiyorum, ne gibi engeller çıkar onu da kestiremiyorum ama bu gençler varsa bu ülkeye bir şey olmaz. Dağ gibi dik, deniz gibi engin yürekli, tarif etmeye kelime bulamadığım bu kardeşlerim müzisyen. ‘Abi birazdan sahne alacağız, seyret’ dediler. Ağzım açık seyrettim. Biri gitarist, öbürü solist.
Program bitince karavanlarına davet ettiler, ekibin hepsi birbirinden güzel ve özel insanlar. Bu yaşa kadar çok canlı performansa şahit oldum ama ÖZMEN GENÇ adını yazın bir kenara. Cem Karaca’nın gençliğinin üstüne HALUK LEVENT‘i koyun, alın size Özmen Genç. Bir de özel parçası var, yakında piyasaları sarsacak; ‘ÇANTAMDAKİ UMUTLAR’ diye. İsmi bile umut dolu. Bir aksilik olmazsa aramızda olacaklar, gelemeseler de ben gelmiş kabul ediyorum. Çünkü küllenmekte olan yarın umutlarımı tekrar alevlendirdiler. Teşekkürler sevgili kardeşlerim.
News
