YİNE, TARİHİ İYİ OKURSAK: O ŞEYTANLA YATIP, ŞEYTANLA KALKAN, ÇIKARCI, TACAVÜZCÜ, ZULMEDİCİ, KÖLECİ YÖNETİMLER, HEP PUSUDA; HER FIRSATTA, ÜLKELERİN ZAAFLARINI KULLANIP, KANDIRIP MAHVETTİKLERİNDEN GÜÇ DEVŞİRMEYE HAZIRLAR!…
Oysa Türklerin orta Asya steplerinde, kazınmış genleri ve Müslüman dininden (Kuran’ı Kerim’den) öğrendikleri, Allah’ın emirleri, “Kimseyi köleleştirip sömürmeyin, iffetinizi, namusunuzu koruyun, kimsenin namusuna ırzına dokunmayın, köleci, yağmacı, zalim ve ırz düşmanlarına boyun eğmeyin, onlara fırsat ve aman vermeyin; çalmayın, kandırmayın, tam tersi muhtaçların yar ve yardımcısı olun!..” ilkelerine SIKI SIKIYA BAĞLI yaşamışlardır. Asırlar, bu ilkeleri, Türklerin genlerine değiştirilemez, yenilemez bir şekilde kazımıştır, Allah’ ın izni ve yardımıyla tabi ki, ŞÜKÜRLER OLSUN!..
Kuran’ı Kerim. Sure 2/Ayet 83:
Vaktiyle biz, İsrail oğullarından: “Yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana, babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz!” diye söz almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin!” diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.