Ne demişler; ‘her emeğin vardır bir gayreti, her gayretin vardır bir ücreti.’ Yahudi’ye sormuşlar, ‘cehenneme gider misin?’, Yahudi de sormuş ‘Maaş kaç’ Demek emek alışverişinde emekte bir ücrete dayanıyor, bütün dünyada bu böyledir.
Emek çalışan tarafından tatil günleri hariç her gün işverene verilirken, ücrette günlük, haftalık, aylık olarak işveren tarafından işçiye ödenir. Türkiye’de günlük ödemeler ekseri tarım, inşaat sektöründe olurken, haftalık ödemeler ekseri dükkan, atölye gibi küçük iş yerlerinde olur. Aylık ödemeler de sanayide ve devlet sektöründe yapılır.
Ücret miktarının tayini, bunun çeşitli uygulamaları vardır. Devlet sektöründe barem sistemi uygulanır, devlet aydan aya ödeme yapar, ekstra ödeme olmaz. Devlet ne verirse çalışan onu kabul etmek zorundadır. Aylık ödemelere ‘maaş’ denir, az çalıştın, çok çalıştın hiç fark etmez.
Ücret miktarının tayini, ücretli ödemelerde ücretin tayininde çeşitli metotlar uygulanır. Arz talep sistemi, pazarlık sistemi, götürü sistem, benzer sistem. İş zorluğu, risk faktörü baz alınarak uygulanan sistem, daha başka sistemlerde olabilir. Arz talep sisteminde, o iş konusunda eleman bulmak ne kadar zorsa ücret miktarı da o nispette yüksek olur. Onun aksi durumda ücret düşük olur. Pazarlık sistemi, bu da arz talebe dayansa da yine de iş pazarlığa kalır, örneğin toplu sözleşmeler. Götürü sistem, iş belirli bir zamanda bitirilmek üzere malzemeli, malzemesi işi verene ait, yan masraflar yapıcıya, işi verene ait olmak üzere anlaşma yapılır. Ceza, mükafat şartları görüşülür, bağlantı tamamsa anlaşma olmuştur. Yalnız götürü işte şişirme olur, iyi kontrol gerekir.
Benzer sistem, ekseri piyasada dükkan, atölye gibi küçük iş yerlerinde uygulanan bir sistemdir. Benzer iş yerleri ne ücret ödüyorsa o işyeri de ona yakın ücret öder, klasik bir sistemdir. Ücret haftalık olarak ödenir.
Bir sistemde iş zorluğu, hüner gerektiren, risk faktörünün fazla olduğu işlerde o işi yapacak olan eleman bulmanın zor olduğu işlerde ücret yüksek olur. Örneğin, camilerde kubbe, minare külahının yapımı, hem riski fazladır hem hüner isteyen bir konudur. Bu iş için kolay eleman bulunamaz, bulunan elemanda yüksek ücret ister. Çünkü riski fazladır ve hüner ister.
Çalışma hayatında en önemli konu verilen emek, alınan ücrettir. Ekseri tatsızlıklar çıkar, bu yüzden ücret tayininde bu konuya dikkat etmek gerekir.
Asgari ücret, yani çalışan bir kimsenin minimum geçinme endeksi baz alınarak tayin edilen bir ücret sistemidir. Yani çalışan bir kimse bir ayda ne kadar parayla geçinebilir, bu asgari ücrettir. İşverenler işe eleman alırken bu miktara uymak zorundadır, bunun altında ücret alanların ücretleri bu seviyeye yükseltilir. Bunun tayini de işçi, işveren temsilcilerinin bir araya gelerek pazarlık sonucu tayın edilir. Bu konuda devlet aracıdır.
Bugün çalışma ortamında en büyük şikayet diplomalı meslekler tarafındandır. Örneğin eczacılık, mühendislik, mimarlık, doktorluk. Bu meslekler diplomasız uygulanamaz, bu mesleklerde de bugün yeni mezunlar için iş bulmak oldukça zor oluyor, çünkü o konuda eleman çok, iş yeri az. Yani arz talep konusu. Arz fazla talep az. Biz mezun olduğumuzda böyle bir sıkıntımız yoktu. Bugün bu sıkıntı gittikçe artıyor. Belki ilerde daha da artacak çünkü üniversitelerimiz fabrikasyon sistemi habire eleman yetiştiriyor. Biraz talebin baz alınması gerekmiyor mu? Üniversiteyi bitirmiş bir kimse iş bulamayınca yakınıyor; — Biz boşuna mı bu tahsili yaptık? — Kendi yönünden haklı olabilir ama işverenin o elemana ihtiyacı yoksa, işveren onu ne yapsın?
Bu konuda en iyi sistem, işte çalışma saatlerini azaltmaktır. Günde sekiz saat çalışma yerine altı saat çalışmak. Bakalım göreceğiz böyle çözümler uygulanacak mı. İş hayatında en önemli konu Sezar’ın hakkı Sezar’a verilmeli, yani EMEK ve ÜCRET…