
Olgay GÜLER
CHP Edirne İl Genel Meclis Üyesi Ahmet Sarıgül, geçtiğimiz Nisan ayında meydana gelen ve 65 ilin etkilendiği don felaketi sonrası, birçok çiftçinin primlerini ödemesine rağmen devlet desteğinden yararlanamadığını belirtti.
Ülke genelinde Nisan ayında yaşanan don olayının ardından, 65 ilde binlerce dekar arazide ürün kaybı yaşandı. Edirne’nin de etkilendiği don felaketinin ardından, Cumhurbaşkanlığı kararıyla destek ödemeleri yapılmasına karar verildi. Desteklemelerin ödeneceğine sevinen üreticiler, sigorta primini ödedikleri TARSİM’in, bilirkişi aracılığıyla zararlarının çok altında tespit yapmasıyla şok yaşadı. CHP Edirne İl Genel Meclis üyesi Ahmet Sarıgül, destek kapsamına alınan alanın, toplam üretim kapasitesinin yalnızca yaklaşık yüzde 5’i olduğuna dikkat çekerek, üreticinin güveninin sarsıldığını dile getirdi.

‘ZARARIN BÜYÜK BÖLÜMÜ DESTEK KAPSAMINA ALINAMADI’
Sarıgül, don felaketinin bir çok üreticinin bir yıllık emeğini yok ettiğini belirterek, “Türkiye genelinde 65 ili etkileyen 2025 zirai don felaketi, birçok üreticinin bir yıllık emeğini yok etti. Cumhurbaşkanlığı kararıyla yayımlanan destekleme ödemeleri elbette önemli; ancak mesele sadece “destek verilmesi” değil; asıl mesele, tarımın hâlâ afetlere bu kadar savunmasız olmasıdır. AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal, don afetinden etkilenen 785 üreticiye yönelik destek ödemelerinin yapılacağını, toplam 22.130 dekar alanda hasar tespit edildiğini açıkladı. TÜİK verilerine göre Edirne’de yaklaşık 46 bin hektar (460 bin dekar) meyve üretim alanı bulunuyor. Yani destek kapsamına alınan alan, toplam üretim kapasitesinin yalnızca yaklaşık yüzde 5’i. Demek ki zararın büyük bölümü ya kayıt altına alınamadı ya da destek kapsamı dışında kaldı” dedi.

‘DESTEK ÇİFTÇİNİN AYAĞA KALKMAMASINI DEĞİL, DÜŞMEMESİNİ SAĞLIYOR’
Ceviz ve armut üretiminde Edirne’nin payının küçük ama değerli olduğuna vurgu yapan Sarıgül, “Edirne’de öne çıkan meyveler ceviz ve armut. 2021 verilerine göre ilde 2.400 ton ceviz, 3.357 ton armut üretilmiş. Bu miktar Türkiye toplamında küçük bir pay (%0,6–0,7 civarı) gibi görünse de, Edirne tarımı için katma değeri yüksek, istihdam oluşturan ürünler. Bu nedenle don, sadece bir üretim kaybı değil, aynı zamanda bölgesel ekonomik bir darbe anlamına geliyor. Resmî listede; Armut için dekar başına 5.000 TL, ceviz için yine 5.000 TL destek öngörülüyor. Kulağa iyi geliyor ama sahadaki üretici için tablo farklı. Uzunköprü’deki bir ceviz üreticisine sorun: Bir dekar ceviz bahçesinin yıllık bakım maliyeti 8–9 bin lirayı çoktan geçmiş durumda. Mazot, budama, ilaç, sulama, işçilik derken, verilen destek zararın yalnızca küçük bir kısmını karşılıyor. Üstelik bu 5.000 TL, yalnızca yüzde 100 zarar gören üreticiler için geçerli. Hasar oranı yüzde 20 ya da 30 olduğunda destek 1.000–1.500 TL’ye kadar düşüyor. Yani kâğıt üzerindeki destek, sahada gerçek bir telafi sağlamıyor. Bu destek, çiftçinin ayağa kalkmasını değil, sadece düşmemesini sağlıyor” diye konuştu.
‘HEM SİGORTASINI ÖDEMİŞ, HEM DESTEKTEN MAHRUM KALMIŞ’
Uzunköprü’de ceviz üretimi yapan Ayşe Darıcan’ı örnek gösteren Sarıgül, “Bu tablonun en somut örneklerinden biri Uzunköprü’de 625 dönüm arazide ceviz üretimi yapan kadın girişimci Ayşe Darıcan. Ayşe Hanım, üretimini sigorta altına almış; TARSİM’den fırtına, dolu ve don teminatı içeren bir poliçe yaptırmış. Don teminatı için ayrıca 35–40 ton rekolte karşılığı 285 bin TL prim ödemiş. Nisan ayında yaşanan don olayında ürününün büyük kısmı zarar görüyor, ancak TARSİM bilirkişileri tarafından yapılan inceleme sonucunda “0 zarar” raporu düzenleniyor. Bu karar karşısında kendi bilirkişisini tutarak yeni tespit yaptıran Ayşe Darıcan, şimdi mahkeme süreci başlatmak zorunda. Beklentisi 35–40 ton rekolteyken, yalnızca 4 ton ürün hasat edebilmiş durumda. Ancak dava süreci devam ettiği için, devletin açıkladığı don desteğinden de yararlanamıyor. Yani hem sigorta primini ödemiş, hem afet desteğinden mahrum kalmış bir üretici. Bu durum sadece bir kişinin hikâyesi değil; sistemin en zayıf halkasını gözler önüne seriyor” şeklinde konuştu.
‘SADECE ÜRÜN DEĞİL, GÜVEN DE DONMUŞ’
Destek ödemelerinin hızı kadar, adaletli dağılımı ve tespitlerin doğruluğunun da üretici açısından hayati önem taşıdığının altını çizen Sarıgül, “Çiftçi için sigorta, umudun teminatı olmalıydı ama gelinen noktada, TARSİM’e duyulan güven ciddi biçimde sarsılmış durumda. Üretici artık “primimi ödüyorum ama zararımı alamıyorum” diyor. Bu sadece bireysel bir şikâyet değil; sahada yankısı büyüyen bir kurumsal güven krizi. Bilirkişi raporlarıyla üretici beyanları arasında büyük farklar var. Değerlendirme süreçleri şeffaf yürütülmediği için, çiftçi kendini sistemin dışında hissediyor. Sigorta sistemi, çiftçiyi korumak yerine bürokrasiyle mücadeleye zorluyorsa, orada sadece ürün değil, güven de donmuş demektir” ifadelerini kullandı.
‘GERÇEK ÇÖZÜM, DON OLMADAN ALINACAK ÖNLEMLER’
Zirai don destekleri çiftçi için nefes niteliğinde olduğunu ekleyen Sarıgül, “Ama bu nefes, kısa süreli. Edirne’nin meyve üreticileri için gerçek çözüm, don olduktan sonra ödenen destekler değil; don olmadan alınacak önlemler. Erken uyarı sistemleri, sigorta değerlendirme süreçlerinde şeffaflık, bilirkişi denetimi ve üretici lehine tazmin süreçleri olmadan, her yıl aynı hikâyeyi dinleyeceğiz. Edirne’nin üreticisi bir yandan doğayla, bir yandan maliyetle, şimdi de “sistemin kör noktalarıyla” mücadele ediyor. Toprak donuyor, ama asıl tehlike, adaletin ve güvenin de donması” dedi.