
Grimsetelvi Köyü de doğal güzelliği ve şelalesi ile tanınıyor
Gönül UYANIKTIR
Batı Norveç için önemli bir iletişim ve ticaret merkezi olan Voss’daki üç konaklama merkezinden biri, 1889’da İsviçre tarzında inşa edilen tarihi bir otel. Kasabada, üç havuzlu kapalı bir yüzme merkezi, sauna, su kaydırağı, kafe ile Voss İstasyonundan başlayan ve yıl boyunca her gün hizmet veren bir teleferik bulunuyor.
Ayrıca kasabada Vossa Caz Festivali, Norveç’in çocuklara yönelik en büyük futbol turnuvası, Ekstrem Spor Festivali ve Ekim ayında da geleneksel bir ‘Halk müziği festivali’ gerçekleştiriliyor. Kışları da kasabada bulunan iki kayak merkezinde; inişli çıkışlı kayak, kros kayağı, kayak turu ve dağ kayağı yapılabiliyor. Biz hiçbirini yapmasak da bu sporlara meraklı olanlara tavsiye edilir!

Kafilenin en genci Batu Ünder anne ve babasıyla
FLAAM’DA NORVEÇTEKİ SON AYAK İZLERİMİZİ BIRAKTIK
Voss Kasabasının yemyeşil doğasına sisli ve zirveleri karlı dağlarına veda ederek geldiğimiz rotadan, MSC Euribia‘nın demirlediği Flamm Köyüne geri dönüyoruz. Vadiler arasında düzlüklerde yaşam ve üretim de sürüyor. Çevresinde üretim yapılan yemyeşil tarlalar uzanıyor. Düzlük bir zemine sahip Flamm’a veda etmeden önce meydanda fotoğraf ve kaz tüyü kışlık giysiler satın almak isteyenler için mola veriyoruz.
Molanın ardından gemimizin, sabah saat 07.00’de demirlediği limana doğru hareket ediyoruz. Kısa bir yürüyüşün ardından güvenlik kapısından son kez kontrollerimiz yapılıp içeriye giriyoruz. Kısaca Norveç topraklarında son adımlarımızı da geride bırakıyoruz. Gemimiz yarın tüm gün ve tüm gece Atlantik Okyanusu ve bu okyanusun bir kolu olan Baltık Denizini aşarak 12 Temmuz Cumartesi sabahı 09.00’da bir hafta önce bizi aldığı Almanya’nın Kiel Limanına bırakacak…

ELYD kafilesi Voss kasabasında
AYRILIKLAR BURUK OLUR, SEVİNÇLİ AYRILIK YOKTUR
İnsanların rahat ve huzurlu oldukları bir ortamdan ayrılması hep biraz buruk olur. Ben eskiden daha duygusaldım, ağlamam an meselesiydi. Ama hayat insanlara gerçekçi olmayı öğretiyor. Ailem Almanya’da yaşarken, onları geride bırakıp Türkiye’ye her dönüşümde Nürnberg Hava Limanı gözden kayboluncaya kadar kalbimin hüznü gözlerimde yaş olur akardı. İnsan yaşanmışlıkların vurduğu darbelere karşı katılaşsa da yüreği aynı kalıyor.
Ben bu gemideki, kafilemiz dışında, insanları hiç tanımıyorum bir daha da görme imkanım sıfıra yakın olsa da, selam verdiğim ya da gülümseyip geçtiklerimle hayatlarımız bir yerde kesişmiş, birbirimizin yaşamlarına dokunmuş oluyoruz. Böyle derin düşüncelerle kafamı meşgul edecek zamanı da bu bir hafta boyunca bol bol buluyorum.

Mısırlı kadın ile çekik gözlü kadının vedalaşması
BİR SELAMLA BİR TEBÜSSÜMLE ANLAŞMAK
Birine selam verirsem o da veriyor. gülümsediğimde o da gülümsüyor. Hatalı da olsa tolerans gösterdiğim biri, karşılığında teşekkür ediyor. Bunu gemide hiç tanımadığım, hiçbir ortak yanımızın olmadığı, adını, dilini, ülkesini bilmediğim insanlarla olan temasımda deneyimliyorum. Nezaketime aynı şekilde karşılık alıyorum. Aslında dünyadaki tüm insanlar sadece bir tebessümle bile anlaşabilir diyorum.
DÜŞÜNCELERİMİ HAYATA GEÇİREN TABLO
Hatta bu dediğim, bir sabah Avam’daki kahvaltım sırasında gözümün önünde yaşanıyor. Eşiyle oturan çekik gözlü bir hanım, karşı masaya gelen iki kadına İngilizce selam veriyor. Arada birbirlerine bir şeyler soruyorlar. Başları örtülü iki kadının Mısırlı olduklarını anlıyorum. İki kadın İngilizce koyu bir muhabbet eşliğinde kahvaltılarını ediyor. Kahvaltı bitiminde çekik gözlü hanım masasından kalkıp yan masadaki kadınla vedalaşıyor ve bir anda sarmaş dolaş oluyorlar. Seyrederken, gazeteci olduğumu ve bu anlamlı kareleri fotoğraflamam gerektiğini düşünüyorum. Aynı anda kadının eşi de kareye giriyor ve bu anları fotoğraflıyor. Bu gemiden aklımda kalacak, birbirlerinin hayatlarına dostlukla değen bu iki kadın oluyor.
(SÜRECEK)