
Gönül UYANIKTIR
Edirne Lisesinden Yetişenler Derneği (ELYD), Türkiye’nin hatta dünyanın çeşitli ülkelerinde çalışan ve yaşayan mezunlarıyla yerküreyi karış karış keşfediyor. Aynı okulda öğrenciliğin en güzel zamanlarını yaşayan, bilgiye, genel kültüre, sanata, insani ilişkilere dair alt yapılarını donatan ELYD’liler arkadaşlık ve dostluklarını yıllar sonra da sürdürüyor. Birlikte yeni coğrafyalar ve kültürler tanırken, öğrencilik ve ¬okul anılarını da yaşatabiliyor.
Mezunlar; tek başına seyahat etmenin güçlüğü, tatsızlığı, rehberlik ve yolculukların maliyeti göz önüne alındığında, vazgeçmenin konforuna yaslanmadan eş, çocuk, arkadaş ve yakınlarıyla yeni güzel anılar biriktirmeyi sürdürüyor.

EDİRNE LİSESİ MEZUNU OLMAK
Edirne Lisesi çok özel ve önemli bir tarihi geçmişe sahip,168 yıllık bir eğitim kurumu. Bu kurumdan mezun olanlar tam 91 yıl önce 5 Ocak 1934’de bir araya gelip Türkiye’nin ilk derneklerinden olan ‘Edirne Lisesinden Yetişenler Derneği’ni kurmuş. Bu dernek mezunların yaşamında önemli bir etkiye sahip. 1 Şubat 1996’dan itibaren aylık Edirne Lisesi Dergisi yayımlanıyor. Tam bu sırada Ruhi Duruktuna’yı anmadan olmaz. Çok sağlam bir ELYD’li ve şu anda imtiyaz sahibi olduğum Hudut Gazetesi’nin de ilk Yazı İşleri Müdürüydü.
Böyle donanımlı, sağlam alt yapıya sahip okul için; Mehmet Halazoğlu, Atıl Erman, yeni başkan Cevat İşlik ve yönetim kurulları, ELYD ve Edirne Lisesi Vakfı (ELEV) ile birlikte adeta mucizeler yaratıyor. Kendileri ve herkes için çok değerli olan zamanlarının odağında hep Edirne Lisesi var.
Norveç turunda ilk grubunun başında ELYD Onursal Genel Başkanı ve ELEV Genel Başkanı Atıl Erman vardı. İkinci gruba da iki yıl önce ELYD Genel Başkanı seçilen Makine Mühendisi Cevat İşlik ile Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Ercan Köse, Avukat Mehmet Haluk Ündeş, Makine Mühendisi Mehmet Savaş ve Dr. Kemal Demirkıran eşlik etti. Dernek her yıl ikisi yurt içine olmak üzere üç veya dört kültür turu düzenliyor. Bu sayede, tarihsel, coğrafi, kültürel bilgiler görselleşip, yenileriyle güncelleniyor.

RUSYA’DA İNSAN, NORVEÇ’TE DOĞA HARİKALARI
Derneğin Onursal Genel Başkanı, büyük küçük tüm camianın ağabeyi Atıl Erman, iyi ki beni ikna etmiş de geçen Eylül sonu Rusya’ya gitmişim. Üstelik büyük bir kalp ameliyatının birkaç ay sonra.. Düşe kalka da olsa Moskova ve St. Petersburg’da dolaşmadık anıt, müze, saray kalmadı desem de, elbette kaldı!
Görkemli, gösterişli, hatta şatafatta biraz aşırıya kaçan zengin kültürel mirasın, onca yıkımlar, yangınlar sonrası tekrar ayağa kaldırılıp korunmasına şapka çıkardık. Moskova’nın suların ve bataklığın üzerinde yükselen ‘Kuzeyin Venedik’i St. Petersburg’un müzelerinden, saraylarına, bahçelerine ibadet yerlerine ve her noktasındaki temizliğe, değişip dönüşürken bile aynı kalabilmesine hayran olduk…
Rusya’da, değişmeyen tek şey Putin iktidarı ve halkın geçmişten kalan mesafeli alışkanlıklarını sürdürmesi. Değişense kornasız, kavgasız saygılı ve sakince akan trafikte eski Moskvitch’lerin yerini alan Rus oligarkların son model ve dünyanın en pahalı araçları, trafikteki Çin ve Kore egemenliği…
Atıl Erman bu kez bana, sadece; “Gönül, Rusya’da insan eliyle gerçekleştirilen harikaları gördük. Norveç’te ise tanrının insanlara bahşettiği mucizeleri göreceğiz” dedi. Her zamanki mutat ‘acaba’larımı sonraya bırakıp hemen ikna oldum! Atıl Erman ve Fatih Sultan Mehmet’in bilge hocası, aynı zamanda bir tıp alimi Akşemseddin’in torunlarından olan İsmet hanım dünyayı dolaşmış insanlar… Gidip gördükleri, yaşadıkları zenginlikleri, kültürleri, coğrafyaları bizim de tanımamıza vesile oluyor. Bu turlar sayesinde, parayla satın alınamayacak bilgi ve görsel bir zenginliği yaşayabiliyoruz.

DÜNYA MEĞER NE KÜÇÜKMÜŞ
Haritaya bakıp da, “dünyanın ta öteki ucu” diye tanımladığımız yerlerin hiç de o kadar uzak olmadığını düşünüyorum artık! Bunu önce St. Petersburg’da deniz kenarındayken düşünmüştüm. Finlandiya burnumun ucundaydı,..
Uzun lafın kısası, Edirne kafilesi olarak 5 Temmuz gece yarısı otobüsle İstanbul Havalimanına hareket ettik. Uçuşla ilgili işlemler, valiz, pasaport kontrolleri, tuvalet ihtiyaçları ile iki saate yakın oyalandık. Uçuş kapımız belirlenince çıkışa doğru bir kısmını yürüyen şeritle geçtiğimiz upuzun mesafenin ardından bekleme salonuna ulaşıp dinlenme fırsatı buluduk.
İstanbul havalimanından sabahın ilk ışıkları ile Hamburg uçuşumuz başlıyor. Uçakta Türk kadar Arap ve Alman yolcu var. “Bu Araplar nereye gidiyor” sorumuzun yanıtını gemiye binince somut bir şekilde alıyoruz.
Üç buçuk saatlik rahat ve kahvaltı ikramlı uçuşun ardından Hamburg’a iniyoruz.. Valizdi, tuvaletti telaşının ardından rehberlerimiz eşliğinde bizi bekleyen iki otobüse yöneliyoruz. A Grubu olanlar kırmızı kurdeleli, B grubu da sarı kurdeleli kartları boynumuza geçiriyoruz. Çünkü Edirne Lisesi’nin renkleri sarı kırmızıdır, aynı Edirnespor gibi!

HAMBURG’DA KISA MOLA
Almanya’nın güney bölgesi Bavyera eyaletinde beş yıl yaşadım, kursa, okula gittim, muhabirlik yaptım, ama kuzeydeki Hamburg’u ilk görüşüm… Resmî adıyla Hür Hansa Şehri Hamburg! Plaka kodu HH. Oysa, Almanya’da büyük kentlerin plakası tek harflidir. HH oluşunun nedeni kentin tam adının Hansa Hamburg oluşuymuş, Bu bilgi pek işime yaramasa da genel kültürdür diyerek bir yerlere yazıyorum. Belki ‘Milyoner’e katılırım (!) Sanırım Hamburg bir istisna… Çünkü Almanya’nın ikinci büyük şehri ve ülkenin 16 eyaletinden biri… Berlin ve Bremen gibi kendi başına ayrı bir eyalet! İki milyona yaklaşan nüfusuyla, Berlin’den sonra ülkenin 2’nci, AB’nin de 8’nci en kalabalık kenti… Yani İstanbul 10 tane Hamburg ediyor
Eski Alman şansölyeleri Helmut Schmidt ve Angela Merkel’in doğdukları kent olarak bildiğim Hamburg; Rotterdam ve Anvers’ten sonra ülkenin en büyük ve Avrupa’nın üçüncü büyük limanına sahip! Kısaca burası Almanya’nın dünyaya açılan kapısı. Kentte yaşayanların yüzde 28’inin göçmen kökenli, 92 bin 500 kişinin yani her 20 kişiden birinin Türk ya da Türk kökenli olduğu bilgisi de beni hayli şaşırtmıyor (!)
Geminin kalkış saatini beklerken bizi Kiel Limanına götürecek iki otobüsle Hamburg merkezinde iniyoruz. Türkiye’de40 derecelerden gelen bizler, 20’li derecelerde bile adeta mayışan insanları bir kafeteryanın kaldırıma konuşlanmış masasından izliyoruz. Biz kahve içerken onlar dondurma yiyor.
İstanbul Hava Limanında uçağa binişten itibaren Türkiye ile irtibatımız kesildiği için Nevin sürekli ağ arayışında. Kafeteryanın serbest ağından yararlanmayı akıl edip kardeşim Gülseven’i arıyorum. “Hamburg’a geldik, merak etmeyin diyorum. Kardeşime, teyzeme. amcama yengeme fotoğraf gönderiyorum. Ortanca kardeşim Gülay; eşini kızlarını, Nevin de kardeşini arıyor, kameradan Edirne’deki annesini izliyor.
Oturduğumuz kafenin tam karşısında Hamburg Belediye Sarayı olduğunu öğrendiğimiz görkemli binanın önünde eylem yapan bir grup var. Rehberimiz müsabakalar nedeniyle bazı yolların kapalı olduğunu söyleyince Belediye Sarayına doğru yürüyoruz. Fotoğraf çektiğim anda iki genç hippi de Gülay ve Nevin’e sarılarak sevimli halleriyle kadraja giriyor.
Hamburg’daki Neo-Rönesans mimari tarzında tamamen korunmuş az sayıdaki tarihi binadan biri olan Belediye Sarayı Alman İmparatorluğunun kurulduğu refah döneminde 11 yılda tamamlanıp 1897’de de açılmış. Çok geniş bir alan üzerinde, 112 metre yüksekliğindeki kulesi ve 647 odasıyla Eyalet Parlamentosu olarak da halen işlevini sürdürüyor. Kısa ziyaretimizde rehberlerimiz, Elbe Nehri üzerinde yer alan kentin, dünyanın en eski ticaret bankası Berenberg Bank’ın, Lufthansa ve Unilever gibi çok uluslu şirketlere, büyük bölgesel yayın kuruluşu NDR ile, Der Spiegel ve Die Zeit gazetelerinin merkezi olduğunu vurguluyor.
Adını; M.S 808’de İmparator Şarlman’ın yaptırdığı bölgedeki ilk kalıcı yapı olan kaleden alan, günümüzde yüksek yaşam kalitesine sahip, çeşitli üniversite ve kurumlarıyla önemli bir Avrupa bilim, araştırma, eğitim, kültür, ve sanat merkezi…
Hamburg nehirleri ve kanalları üzerindeki 2 bin 500 köprüyle Avrupa’nın (bence dünyanın da) en çok köprüye sahip şehri. konser salonları, önemli kültürel mekanları İngiliz Beatles grubunu meşhur etmesiyle de biliniyor.
Tarihinde; Büyük Yangın, 1962 Kuzey Denizi sel baskını ve II’nci Dünya Savaşı’ndaki bombalama baskınları da dahil çok sayıda askeri çatışmalarla boğuşmuş, her felaketten sonra da toparlanıp daha zengin olmayı başarmış bir kent Hamburg…!
(SÜRECEK)