Yeni yıl dünyanın her yerinde umut demek. Daha güzel günler görebilme hayali demek. Öyleyse bizde yeni umutlar uyandırabiliyor mu? Olumlu düşüncelere sevk edebiliyor mu bizleri! Gelecek günlerde içimizi umutlarla dolduracak duygular depreştirebiliyor mu? Sizi bilmem ama bende fazla bir kıpırtı yok.
Ya doyuma ulaşmış bir durum var. ya da ortam yeni umutları yoketmiş.
İnsanın umutlarını hangi zehirler kurutur? Hangi sebepler içimizde açan çiçekleri yok ediyor, asıl soru bu.
Batı bu umutsuzlukları çok daha önce yaşadı, nüfusları yaşlandı. Büyük sorunlarını aştılar ama bu defa da yaşlandılar. Aynı şeyi şimdi biz yaşıyoruz. Yolları olmayan, okulları olmayan, elektriği olmayan köyleri aştık, doğal gazla ısınan köyler var artık. Lakin Saraçlar caddesine dikkatli gözlerle bir daha bakın, çevrenizdeki nüfus size göre yeteri kadar genç mi? Üreten, dört tane dana satıp bir otomobil alabiliyor, on dana satıp kasabada ev almak mümkün ama mutluluğu ıskaladık.
Sıradanlaşamıyoruz, herkes gibi her şeyi yenip ağız tadıyla yılbaşının tadını çıkaramıyoruz nedense. Nedir içimizi karartan sebepler.
İşi baştan alalım. Hep özenerek baktığımız, onlar gibi olmaya çalıştığımız aynı kıta da buluştuğumuz Avrupa’ya bir bakın, yüz yılda nüfusu 6 kat artmış bir ülke var mı? Yoksa; yüz yıl önceki nüfusundan daha az insan yaşayan yerler mi olmuş. Evet ATA Onuncu Yıl Nutku’nu heyecanla okurken; ‘On yılda on beş milyon genç yarattık her yaşta’ diyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti onuncu yılında on beş milyon, şimdi 87 milyon. Avrupa’ya bir bakın böyle bir artışı yaşayan ülke var mı?
İstanbul’u düşünün. İstanbul Belediye Başkanı olsanız ne yaparsınız, proje yapmak bile mümkün değil. Dağlar taşlar bir zamanlar gecekondularla doluydu, onlara hizmet götürmek nasıl bir şey, onlara ulaşmak nasıl olacak, kendi insanımız yetmiyor bir de dünyanın yoksul ülkeleri bütün gençlerini bizim tarafa yollamış.
Bütün bunlarla baş edip yeraltından iki yakayı iki defa bağladı bu güzel insanlar. Beğenirsiniz beğenmezsiniz şehrimize gelen hızlı tren bile bitmek üzere ama bizim asıl konumuz tarımda yeterli sıçramayı yapamamışız. Ne yazık ki egosu yüksek bir ırk olan Türkler, burada gereğini yapamadı. Uzaya canlı insan bile gönderirken hep uçlarda kalıp sıradan sakin ama biraz daha mutluluk arayan ona önem veren ne kafa yaratabildik ne de öyle bir ortamı hazırlayabildik gelecek nesillerimize. Galiba göremeden de gideceğiz. Bunu aramayınca bulamıyorsun ister istemez.