Adalet güzeldir
Fakat devlet büyüklerinde olsa, daha güzeldir.
Hadis-i şerif.
İki kıtayı birleştiren başka bir ülke yok, yani en güzel konumdaki ülkeyiz. Dört mevsimi bir arada yaşayan çok az ülke vardır, birisi de bizim ülkemiz. Tarih desen en güzeli bizde, coğrafyanın en iyisine sahibiz. Zeus ilk ateşi İda dağında yaktı. İlk para Lidyalılar tarafından bizim ülkemizde bulundu, tekerlek bu topraklarda icat edildi, medeniyetin en önemli adımlarından biri ilk çivi yazısı Sümerler tarafından bu topraklarda bulundu, yeryüzünün ilk inanç merkezi olarak kabul edilen Göbekli Tepe bu topraklarda.
Dünyanın yedi harikasından ikisi bizim topraklarımızda. Nasıl oluyor da yoksulluk içinde kıvranıyoruz. Kimler ayağımıza pranga vuranlar?
Biz ki 16 devlet kurmuş bir ırkız, nasıl oluyor da bu duruma isyan etmiyoruz. Nasıl oluyor da bütün olanları sessizce izleyip içimize sindiriyoruz. Kimler bizleri kandırıyor veya kimlere kanıyoruz. Batının en güzel giyimlerini alıyoruz, en sükseli arabalarına biniyoruz, bizdeki lüks araçlar bu araçları üreten ülkelerden fazla da neden yaşam kalitemizde sıradan insanlarımızın durumu ileri ülkelerden kötü.
Bütün dünyada borç varsa fakirler öder, kazanç varsa zenginler kapar. Hepsi tamam ama bizimki biraz fazla değil mi?
Ülkemiz tarım ülkesi, yetişmeyen ürün yok gibi. Edirne’ye 18 km uzaklıkta Bulgaristan’da portakal yetişmez, limon olmaz, muzun adını yeni öğrendiler. Zeytin ekersin ağacı büyür ama meyve vermez. Denizleri vardır ama sezon iki ayı geçmez, kıyıdan beş metre ilerleyip yüzemezsin, Karadeniz adamı yutar. Bizim denizlerimizin, tarihi yerlerimizin eşi benzeri yok.
Demirel’in ilk iktidar olduğu yıllarda yaptığı bir televizyon konuşması hala içimde yaradır. Yunanistan gibi bizim bir şehrimiz kadar nüfusu olmayan bir ülkenin Girit adasındaki otel sayısının bizdeki otel sayısından fazla olduğunu söylediğinde içim burkulmuştu. Çocukluğumdan beri bunları dert eden bir insanım. Bir şeyi dert edersen dert olur derler, etmezsen bir şey yok zaten. Ama bu güzel ülkede yaşayıpta sorunlarını görmemezlikten gelmek ancak aklı evvellikle tarif edilebilir.
Türk insanı imkan verildiğinde her zorluğu aşabilen bir yapıda. En popüler spor dalı futboldan örnek verelim; şu anda dünyanın en iyi takımı Real Madrid’in hocası Türk oyuncusu Arda GÜLER için ‘çok yakında Ballon d’Or ödülünü alabilir’ diyor.
Türk insanı bilimde de bilinenin aksine iyi durumda; Orhan Pamuk Nobel edebiyat ödülünü alabiliyor. Dr. Aziz SANCAR Nobel kimya ödülünü alabiliyor. Korana aşısını bulan Uğur ŞAHİN den Özlem ŞAHİN‘e bilimde de varız. Türk insanının IQ su dünya ortalamasının üzerinde.
Öyleyse nedir bizim ayağımıza pranga vuran. Kimler beceriyor bu işleri veya neler bize erişim noksanlığı yaratıyor. Hangi kurnazlar nasıl ediyor da aradan sıyrılıp malı götürüyor.
Yakın geçmişte olduğu gibi 26 bankayı boşaltıp 156 milyar dolar borcu yoksul halka ödetenler kimler hangi zaafiyetimizden yararlanıp bu işleri yapıyorlar? Medeni bir yaşam için neler yapmalıyız veya neleri yapamıyoruz da bu haldeyiz. Neden, niçin, kim, ne şekilde, nasıl bizi söğüşlüyor? Çok kazanandan çok vergi alamayıp açıkları yoksulun asgari ücretinden karşılayan kimler? Yüz yıldır yatırım yaptım deyip vergi vermeyenler ne zaman vergi verecek?
Bütün bu soruların cevabını halkımız kendisi arayacak hale nasıl gelir? Asıl soru bu tabandan baskı gelmeden, tabandan istek gelmeden asla bir düzelme olmayacak. Böyle bir istek ne zaman gelir, bunu görmeye ömrümüz yeter mi bekleyeceğiz ve göreceğiz.