
Valiliğin öncelikle kamu kurumlarını kapsayan sıfır atık projesinin kent temizliğine katkısı yetersizdir. Zaten doğrusu da yerel idarenin yapması gereken ‘temiz kent’ programıdır. 60 yıldır Yıldırım semtindeki vahşi depolamaya son verildiğini ve Hasanağa Köyü sınırları içindeki alana EDİKAB öncülüğünde katı atık tesisi yapıldığını biliyoruz.
İçişleri Bakanlığı’nın 2/10/2007 tarihli ve 62221 sayılı yazısı üzerine, 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu’nun 4. Maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 8/10/2007 tarihinde onaylanarak kurulan EDİKAB önce Edirne, Havsa, Süloğlu, Lalapaşa merkezlerini kapsıyordu. 30.10.2014 tarihli kararı ile kurucu üyelere ilaveten Edirne İl Özel İdaresi birlik sınırları içerisinde kalan 96 adet köy ile birliğe üye olmuştur.
EDİKAB tesisi, Trakya Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise ilk beş tesisinden biri olarak faaliyete geçmişti 3 Kasım 2017 tarihinde. 25 Kasım 2018 tarihinden itibaren de tesiste katı atıklardan elektrik enerjisi üretimine geçildi.Tesiste günlük 250 ton atık işlenmekte.
Tesis açıldığında; atıkların evlerde ayrıştırılması aşamasına gidileceği yetkililer tarafından belirtilmişti. Biz de bu heyecan ile iki dernek (EÇGD ve VELİ-DER) olarak eğitim çalışması yapabileceğimizi belirten başvurumuzu yaptık. Sadece merkezlerde yapmayı planlamıştık ama yetkili kişi bu çalışmanın köyleri de kapsamasını belirtince sevincimiz daha da artmıştı. Kentimize gönüllü hizmet edecektik. Zaman geçti, gittik, takip ettik, sorduk. Karşımızda hep duvar, hep duvar. Sanırım henüz o duvarın yıkılıp evde ayrıştırma niyeti yok.
Oysa bugün çok geç kalınmış bir iş var önümüzde. Görsel kirliliği önleyecek, kent sağlığına katkı olacak atıkların evlerde ayrıştırılması. Çağdaş, modern, cumhuriyetçi diye övündüğümüz kentimizde evsel ayrıştırma zamanı çoktan geldi geçti.Tarihi ve doğal güzellikleriyle milyonlarca turistin geldiği kentimizde yerde bir çöp bile olmamalıdır. Bunu başaracak olan da yerel yönetimin ortak akıl ve sorumlu gönüllüler ile kentin tümünü kapsayacak, aşamalı bir plan dahilinde çalışmaya başlamasıdır.
Evlerde doğru şekilde yapılan atık ayrıştırma, çevresel sürdürülebilirliğin temel taşlarından biridir. Çöpe giden her atık, aslında geri dönüştürülebilecek bir kaynak olma potansiyeli taşır. Plastik, cam, kâğıt ya da metal gibi malzemeler geri dönüşüm sürecine kazandırıldığında hem enerji tüketimi azalır hem de doğal kaynaklar korunmuş olur.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Türkiye’deki geri dönüşüm tesislerinin yeterli hammaddeye ulaşamaması nedeniyle atık ithalatı yapıldığını söylemişti.Bu nedenle de Avrupa’nın atık deposuyuz. Yani yurt dışından milyonlarca ton atık alıyoruz ama kendi atığımızı düzenli ayrıştırıp değerlendiremiyoruz. Sokaklar, tarlalar, denizler, ormanlar atıklarla dolu.
Ayrıca evde atık ayrıştırma, bireylerin çevre bilinci kazanmasına ve çocukların erken yaşta sürdürülebilir yaşam sorumlulukları edinmesine de katkı sağlar. Küçük bir evin bile düzenli şekilde ayrıştırma yapması, toplumsal ölçekte büyük bir etkiye dönüşebilir.
Belediyemiz Çevre Dostu Kentler Birliği’ne katılmıştı. Bu nedenle sanırım farklı bir temiz kent planını hayata geçirmiş veya geçirecektir. Çünkü bugün en çok eleştiriyi temizlikten ve üst yapıda görünümü bozan görüntülerden almaktadır.
Temiz çevre, ekolojik yaşam farkındalık çalışmaları yıllardır yapılıyor kentimizde. Burada amaç ortak alanlarda, çevrede bulunanların bizleri görerek konu üzerinde düşünmesini sağlamak ve çevreyi kirletmemelerini teşvik etmekti. Bu farkındalık oluştu.
Belediye olarak ne kadar çok plan yapsanız kent temizliği yetersiz kalır. Önemli olan temizlemek değil kirletmemektir. Bu da kentliyle birlikte olur. Her kentlinin ardında bir görevli olamaz. Sistem birlikte kurulabilir ve herkese sorumluluk verilebilir, kentliler sorumluluk alabilir. Kamusal alanlar hepimizindir.
Evlerde ayrıştırma zamanı çoktan geldi geçiyor. Edirne olarak buna hazır olduğumuzu sanıyorum. Hele bir belediyemiz başlasın gayri. Ne bekleniyor?