Değişik yer ve zamanlarda bir çoğumuzun STK, bazılarının DKÖ dediği kurumların toplantılarına, arayışlarına katıldım. Kendisinin maddi ve manevi çıkarını öteleyip doğal yaşamın korunmasında ve insana dair haklar mücadelesinde sivil olmanın zorluğunu gördüm.
Sözlüklere bakarsanız sivillik savaş ile bağlantılıdır. Bizim sivil dediğimiz tanım savaşla bağlantılı değil. Sivillik; bağımsız ve demokratik olmaktır. İktidarların, siyasilerin, inançların, etnik yaklaşımların, hattâ ülkenin bile aleyhine olsa “insan ve doğa” hakları öndedir. Askeri hiyerarşilerde bile sivil duruşlar vardır; askerlik hizmetini veya savaşmayı red edenler gibi. Bir ata sözünde olduğu gibi, sivillik; Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır.
Egemen sistemin amacını Milli Eğitim amaçlarında görürüz; “istendik yurttaş yetiştirmek.” AB’de kendi mevzuatlarına uyan, sürdürülebilir sivil örgütler ister denebilir.Bu nedenle de bizim gibi ülkelerde sivil toplumun gelişmesini arzu eder, buna para harcar. Bu da yukarıdan aşağıya sivil toplum düzenleme çalışması olur ki sivillik yanlış başlıyor demektir. Yönetenler sivil oluşumlardan çekinirler. Çünkü sivillik;her eşit iktidara karşı olmaktır. Bu karşı oluştan;‘yerel, ulusal veya uluslararası kurumlardan nakdi yardım alınmamalı çünkü parayı veren düdüğü de çalar’ yorumu çıkmasın.O kurumların geliri vergilerimizdendir. Önemli olan alınan nakit değil o nakdin nerede ve nasıl kullanıldığıdır.
Bağımsız ve tarafsız olmanın en zorunlu olduğu kurumlardan birisi de basındır. Basın vatandaşın bağımsız ve tarafsız haber alma alanıdır. Yerel basın kentin hafızasıdır. Kamusal sorumluluk taşıyan basın ve sivil örgütlerin harcamaları kamusal alana dairdir ve idareler bir disiplin içinde bunları sağlamakla yükümlü olmalıdır.
Bir ara iktidar, sivil toplumu daha da zapturapt altına almaya dair yasal değişiklik yapacaktı. Edirne Kent Konseyi olarak sivil toplumu temsil eden onlarca derneğe çağrı yapmış ve birlikte bir basın açıklaması yapılmasını önermiştik. Sanırım 17 örgütle bir whatsap grubu kurduk.Hedef çoğalmak olduğundan gruba katılan her örgüt temsilcisi yönetici yapıldı. Böylece her temsilcisi çeperindekilerini de gruba katsın ve çoğalalım. Her sorumlu yenilerini katmayı bırak birbirlerini gruptan atmaya başladı. Birebir özelden yazışarak yanlışı düzeltmeye çalıştık. Sonuçta “Sivil Toplum Torbaya Sığmaz” başlıklı basın metnini paylaşmak dışında bir faaliyet yapamadık. Ki ona da ancak 12 dernek imza vermişti.
Bu olumsuz deneyime rağmen yaşadıklarımdan gördüm ki kentlerdeki sivil örgütlenmelerin birlikte iş yapabilme gücü kent konseyleri ile birlikte olabilmektedir. Engelli derneklerinde, hayvan hakları derneklerinde, bisiklet derneklerinde gördük. Ne zaman ki Kent Konseyi Çalışma Grubu veya Meclisi içinde örgütlendiler, başarı sağladılar.
Ülkemizde sivil toplumun güçlenmesini isteyen batı uygarlığı var ve karşısında tarikat-cemaat iken dernek, vakıf, şirket olmuş yapılar vardır Hepsine toptan STK denmektedir. Milletin ümmet, devletin şirket, hakkın ulufe, toplumun kalabalık, hasta ve öğrencinin müşteri olduğu bir toplumda sivil olmak zordur.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, muhaliflerin cemaat, tarikat dediği kurumlarla eğitim alanında protokol imzalamaya devam edeceğini söylüyor. Haklıdır bakan! Çünkü cemaat ve tarikatlar yasalara göre yasak onlar da dernek, vakıf, şirket gibi yapılar oluşturdular. Yani yasal olarak olumsuz bir durum yok. Peki, bir inancın, siyasi yapının arka bahçesi olan bu kurumlar(!) bırakın Demokratik Kitle Örgütü olmayı Sivil Toplum Örgütü mü? Şark kurnazlığı ile her şeye yasal kılıf bulunabilir. Ama yasal olmak hukuki olmayı sağlamıyor.
İnsanlık tarihi boyunca insanlık gelişmiştir. 3000 yıllık insan deneyimleri özellikle son 300 yıldır kentleşmeyi, birlikte yaşamayı zorunlu kılmıştır. Bu sürecin en önemli kazanımı, 1789 Fransız ihtilalinde gerçekten sivil olan Fransızlar güçlülere kafa tutarak haklarını kazandılar. Bu kazanım insanlık kazanımın temelidir. Hani denir ya ayaklar baş oldu, ayakların baş olmadığı hiçbir toplum ıslah olmaz.
Edirne’de sivil örgütlenmelerin önünü açmak, bağımsız gönüllü kentliler ile birlikte olmak adına koşturanlara kolaylıklar dilerim. Başlangıcımız önce kendimizin sonra da içinde olduğumuz örgütün demokratik söylemden çok demokratik tavır ve eylemden yana olmalarıdır.