DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BIST 10.891,420,18%
BITCOIN 22410600,84%
Edirne
27°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

158 okunma

SINIFINI BİLMEK!

ABONE OL
28 Aralık 2023 14:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Toplumda her zaman değişik sınıflar olmuştur. Teknoloji ve demokrasinin gelişmesi ile de bağlantılıdır bu sınıflar. Bu gün toplumumuza baktığımızda yeni sınıfların oluştuğunu görmekteyiz. Beyaz yakalılar sınıfı, dini ruhban sınıf, siyasetçiler sınıfı, genel veya yerel yönetimden çıkar bulanlar sınıfı gibi…
Sosyal sınıfları birbirinden ayıran en önemli kıstas; geçmişte alanları ve etkileri iken bu gün maalesef gelirleridir.Son 40-50 yıla baktığımızda ideolojilerin yok olduğu varsayılarak tek kutuplu dünya oluşturulmaya çalışılmaktadır. Oysa ezen ezilen, sömüren sömürülen durumu gerçek ise Marks’ın dile getirdiği“sınıf” kavramı insanlık var oldukça da devam edecektir.
Tarihin her çağında toplumu idare edenler fakirliği ortadan kaldırmak vaadi ile idareyi ele alırlar. Ancak bu durumu yaratan sistemin kendisidir. O nedenle de idareciler; fakirliği ortadan kaldırmak yerine toplumu şiddete dayalı bir milliyetçiliğe doğru saptırırlar.
Milliyetçiliği öncelik yapan toplumlarda;toplum kendi sosyal sınıfını unutarak etnik yapıları, inançları, mesleki farklılığı, hemşericiliği, yaşam tarzını, sporu, kültürü, bölgeyi veya bir başka ayrımı-farklılığı öne çıkararak bölünmeler yaşar.
Ülkemizde ve İslam dünyasında aydınlanmanın ilk koşullarından olan laiklik yaşanmamıştır. Ülkemizin kurucu iradesi 1920’li yıllarda bu kavramı mevzuata koyduysa dabunun bir kültür değişimi gerektirdiğinden başarılamamıştır. Ki bunun sonucu bugün yaşadıklarımızdır.
Dini okumalarda olmadığı söylenen “İslam’da ruhban sınıf”, AKP devr-i iktidarında en etkili sosyal sınıf olarak büyütüldü. Bu sınıf dini referanslarla toplumu tek din-tek mezhep olarak yeniden konumlandırmaktadır.
İnsanlığın geldiği noktada devlet; birbirinden ayrı ve birbirini denetleyen kurumlardan oluşur.Ancak gidişe baktığımızda; bağımsız olması gereken Yasama, Yürütme, Yargı ve bunlardan bağımsız, demokrasinin dördüncü gücü olan basını ve sivil örgütleri aynı etki altında toplayarak tek kişinin söz sahibi olduğu bir yapıya dönüştürme amacı gerçekleştirilmektedir.
Bu gün ülkemizde eğitimden ekonomiye, doğa ve emek sömürüsünden askeri hiyerarşiye, yasama ve yargıdan yerel yönetimlere, iç işlerinden dış ilişkilere her alanda referans kurumu maalesef tarafsız, bağımsız ve laik olması gereken Diyanet sınıfıdır.
Bu durum merkezde ve yerellerde tek kişi ve kurumun egemen olduğu bir kültürü de temellendirmiştir. Bu kültür aslında insanlığın bin yıllardır oluşturduğu çoğulcu idare tarzını ortadan kaldırmaktadır.
Dünyada da tekli yönetime bir sürüklenme varsa da ülkemizde bu durum daha tehlikeli bir hal almış durumdadır. Seçimlere giderken kentimize bakalım. Kentimize artısı olmayan yap-boz yatırımları sayalım. Eğitim alanında okullaşmanın gerilediği kentimizde hafızlık okulu, imam hatip okulları veya kuran kurslarının artışı izlenemeyecek kadar fazladır. Tüm bunlar kentte güçlü inanç temsilcisinin önerileri ile oluşmaktadır. Merkezi iktidarın muhalifi olan yerel yönetime baktığımızda da kişiler değişik ama yönelim aynıdır. Orada da karar verici belediye idaresi ve başıdır. Bu yerel iktidarın yetkilisi veya yetkilileri merkezi iktidarın laikliği yok sayması başta olmak üzere kente uymayan sözde yatırımlarına da sessiz kalırlar.
Oysa her iki egemen nokta da “demokrasi” söylemini dillerinden düşürmezler. Ve ne yazık ki bunların çeperinde dolananlar da adeta bir sosyal sınıf konumuna gelmiştir.
O halde seçimlerde en büyük amaç demokrasi vurgusu olmalıdır. Bağımsız olması gereken kurumların bağımsızlığı savunulmalıdır. Dini inançların kamu alanı dışında bir özel alan olduğunu bilerek tüm inançları güvence altına alan laikliği savunanları öne çıkarmak gerekir.
Sosyal sınıflarımızın konumlandığı durumu buna benzer ilkelerle savunursak dinci-etnik faşizme karşı birliktelikler oluşturabiliriz. Aksi halde bunlardan güç alan tekli yönetim anlayışı tüm sosyal sınıfları ortadan kaldıracak ve hepimiz “asgari ücretle yaşayan dinbazlar” sınıfında yerimizi alacağız.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    SON DAKİKA HABERLERİ