DOLAR 42,2013 0,23%
EURO 48,8395 0,44%
ALTIN 5.559,412,32
BIST 10.859,24-0,60%
BITCOIN 44749803,79%
Edirne
20°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

358 okunma

SICAKLAR

ABONE OL
21 Ağustos 2024 14:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sosyal ilişkilerimizde sıcak ilişki olumludur. Günlük yaşamda uy(a)masak da insan sıcaklığı hoş gelir hepimize. Yani ‘sıcak’ sözcüğü olumlu bir sözcüktür. Son yıllarda ‘hava çok sıcak’ cümlesi olumsuzluk anlamı olarak eklendi ve çok kullanılmaya başlandı.

Bizim kuşak çocukluklarını, Temmuz’u orak ayı, Ağustos’u harman ayı olarak yaşadı. Temmuz sıcağında tarlada orak biçer akşam eve gelirdik. Öğle sıcaklığı nedeniyle molayı uzun tutar ve akşam serinliğinde de tarladan ayrılamazdık. Ağustos ayında ise demet yaptığımız ekinleri öküz arabaları ile harman çevresine taşırdık. Sonra, sabah erkenden, yaydığımız ekinlerin üzerinde öküzlerin çektiği düven ile dönerdik. Ki ekin ile samanların ayrılmasını sağlardık. Yeterli süre döndükten sonra akşamüzeri yelin esmesine bağlı olarak ekin ve samanları ayırıp ekinleri çuvallara, samanları da harmanın bir yerine yığardık. Günlerce sürerdi bu işler. Tüm ekinler harmandan geçince yığılan samanları evlere taşıyıp kış mevsiminde hayvanlarımızı beslemek için samanlığa taşırdık.

Harman işi yapılırken bir yandan gündöndüleri kafalarından ayırıp evlere veya harmana taşırdık. O da ayrı bir iş idi. Bu kez harmanda yuvarlak taşı çekerdi öküzler ve gündöndünün çekirdeği ayrılırdı. Gün sonunda gündöndü kafalarını tek tek elden geçirip biraz patpatlayıp çekirdekleri kafalardan tamamen ayırırdık. Sonra onu da yel ile çerçöpten ayırıp çuvallardık.

Eylül ortalarına kadar bu işler biterdi. Öte yandan özellikle kadınlar fırsat bulduklarında kışlık hazırlıkları da yapardı. Bahçelerde ekilen mevsimlik sebze ve meyvelerden salça, turşu, kak, komposto gibi kışın yenmek üzere besinler yapılırdı.

Sonra teknoloji geldi. Traktör başta olmak üzere tarım teknolojisi girdi tarlalarımıza. Devamında; orak ile yapılan biçme işini biçer, harmanda dövme işini döver (batoz) yapmaya başladı. Sonrasında biçen ve döven biçerdöver geldi. Benzeri her tür yeni araç-gereç ile Ekim ayından beri üzerine titreyerek yetiştirdiğimiz ekinler, ilkbaharda ektiğimiz gündöndü, mısır, pancar gibi ürünler, sebze ve meyveler kısa süre içinde toplanıp değerlendirilir oldu.

Diğer mevsimlerde okullarda idik ama yazları köydeydik. O yıllardan beri yaz sıcakları zor gelir bana. Bu yıl sıcakların zirve yapması bana geçmişi anımsattı. Bugünün sıcakları olsa orak, harman ve diğer yazlık işleri nasıl yapardık?

Geçmişte teknolojik araç-gereç yoktu. Ama fosil yakıt kullanımı ve bölgesel savaşlar da bu kadar değildi. Silahlanma, kozmetik ürünler, plastikler, tarımsal girdiler, yangınlar, plansız madencilik gibi doğaya zarar veren ürün ve etkinlikler de yoktu. Nüfus bile bu kadar değildi ve dünya kendine yetiyordu. Doğal yaşam öne çıkıyordu.

Doğal yaşamdan uzaklaştıkça sorunlar da hastalıklar da arttı. Toplum yararına kullanılmayan teknoloji, kapitalizmin kendini büyütme aracı olarak kullanıldı, kullanılıyor. Bu da ölümleri, hastalıkları ve yozlaşmayı getirdi. Köyler teknoloji ve girdi atıklarıyla dolu. Toplumdan yana bilim insanları uyarmış olsa da tüketici toplum olmanın önüne geçilemedi.

İnsan sıcaklığındaki ilişkileri kurmak ve yakıcı sıcaklıklara son vermek, yaşamımıza teknolojiyi de katarak ama doğaya zarar vermeden yaşamak kolay değil. Yine de tehlikeleri görüp insan sıcaklığımızı örgütlemeliyiz. Ancak o zaman yok oluşa giden doğayı geriye kazanabilir ve tüm canlılar olarak dengeli yaşayabiliriz.

Bu uğurda mücadele edenler hep oldu ve olacak. Kırklareli’nde adı gibi aydın olan Aydın Karakoç dostumuz bu mücadeleye ömür verdi. Öğretmen örgütlenmesinde, Kent Konseyi ve çevre mücadelesinde hep önde idi. Demokrasi mücadelesinden hiç vazgeçmedi emekli olunca emekli örgütlenmesine katıldı. Kente dair çalışmalarda siyasi mücadeleye katıldı. Köylerde üreticilerin örgütlenmesine ve köylerin korunmasına katkıda hep öndeydi. CHP’den İl Genel Meclisi üyeliği ve Başkanlığı yaptı. Emek ve doğa için her alanda mücadelede olan Karakoç 18 Ağustos günü aramızdan ayrıldı.

Hani deriz ya; ‘bir ölür, bin diriliriz’. Aydın Karakoç bunu başaran oldu. Kırklareli’nin en merkezinden en ücra yerine kadar binlerce Aydın olduğunu biliyorum. Bu da geleceğe dair umutlarımı arttırıyor.

    En az 10 karakter gerekli