Öğretmenlerin büyük çoğunluğu tatilde iken öğretmen ile ilgili yazı yazılır mı? Elbette yazılır, yazılmalı. Çünkü eğitim-öğretim her an her yerde olan bir durumdur ve plansızlığa veya tek taraflı planlamalara izin verilmemelidir. Bu nedenle başta öğretmenler olmak üzere hepimiz 2024-2025 eğitim-öğretim yılına dair planlar yapmalıyız.
İktidar kendi çoğunluğuna güvenerek 2024-2025 eğitim-öğretim yılında öğretmen ve öğrencilere dayatacaklarını planladı bile. Onların planlamasına göre; “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ülkemizin yüz akı olup geleceğin başarılı nesillerini yetiştirecekmiş. Diğer yandan da Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenler rahatlayacakmış!
22 yıllık AKP döneminde her gelen bakan ‘devrim’ diye nitelediği değişiklikler yaptı. İktidarın her uygulaması eğitimi piyasalaştırdı ve din eğitimine yönlendirdi. Yenileşme diye diye algı yönetti ve geçmişi yıktı. Şimdi geleceği yaratmanın temellerini atıyor. Bunu da Türkiye Yüzyılı diye yaparak olumlu gelecek algısı ile geçmişin medrese eğitimini kuruyor.
Uygulamaya konması beklenen Maarif Modeli,yok edilen Cumhuriyet ve kazanımlarına son çiviyi çakma kararıdır. Bu nedenle de okullar tatilde ise de öğretmenler, veliler, öğrenciler olarak iyi düşünmeli, örgütlerimizi büyütmeli ve hareketlenmeliyiz.
Maarif Yüzyılı; fıtrat, kader, kanaat ve benzeri dinsel inanç ifadeleri üzerinden inşa edilmiştir.Cumhuriyet, eşitlik, özgürlük, emek, hak, hukuk, barış gibi evrensel değerlere yer verilmemiştir. Bu model ile hayata geçirilmeye çalışılan; çocukların üstün yararı değildir.
AKP programı olan Maarif Modeli; yoksul ve emekçi ailelerin çocuklarını nitelikli eğitimden ayırıp, bir taraftan MESEM ile ucuz işçi yaparken diğer taraftan ÇEDES ile küçük yaşlarda düşünmeyi, sorgulamayı ortadan kaldırıp kul, kader anlayışına sahip yurttaşlar üretmeyi amaç edinmektedir.
22 yıllık iktidar sürekli değişimlerle öğretmeni pasifleştirmeye çalışmıştır. İstedikleri; biat eden öğretmendir. Bir milyondan fazla öğretmeni mezun edip sokağa bırakan iktidardan öğretmen meslek kanunu yazması eğitime ihanettir.
Özelleştirilen eğitim sisteminde özel okullarda çalışan öğretmenler de devlet kadrosundaki öğretmenler ile aynı maaşı alırken 2014 yılında özel okul patronlarının baskısı sonucunda bir yasal düzenleme ile bu madde kaldırıldı. Sayıları yüz binlerle ifade edilen özel sektörde çalışan öğretmenler bu tarihten sonra hızlı bir düşüş yaşadı. Öğretmen Meslek Kanununda öğretmen diplomasına sahip bu öğretmenlerin adının bile geçmemesi öğretmenleri yok saydığının kanıtıdır.
Eğitime dair kararların alınmasında toplumsal uzlaşma ve çağdaşlık en önemli kriter olmalıdır. Eğitim örgütleri olmazsa olmazdır. Ancak bu kararlara katılım sürecinde; biat eden durumunda olan devlet sendikalarının fazla üyesi var diye söz sahibi olması mantıklı ve hakkaniyetli değildir. Bugün idareciler ne yazık ki biat olmuş sendikalardandır. Veliler bunu fark etmeli ve eğitim kurumlarında söz sahibi olmalıdır.
Anlamsız, adaletsiz ve gereksiz sınavlar sonucunda öğretmenler maalesef sınıflandırılmıştır. Aynı işi yapanların diploma veya bir sınav ile birbirinden ayrıştırılması hukuken ve ahlaken yanlıştır.
Edirne’de öğretmenlerimiz gerekli örgütlenmeleri tamamlamıştır. Her ne kadar makam ve iktidar peşindeki AKP sendikası çok üyeye sahip ise de etkisiz elemandır. Çünkü fikri yoktur, sadece iktidar şakşakçısıdır. Koltuk paylaşımı ile uğraşan bu sendika dışında diğer sendika ve örgütlenmeler velilerle birleşerek eğitimde söz sahibi olmalıdır.
2024-2025 eğitim öğretim yılı başlamadan eğitimden etkilenen herkes ne yapılabileceği konusunda tartışmalı ve bir şeyler yapmalıdır. Çocuklarımızı seviyor ve onların hizmetkar, kul olmasına engel olmak, aydınlanmış bir toplumda yaşamak istiyorsak bu zorunludur. İktidarın gaflet ve dalalet içinde olduğu bu durumda sessiz kalmak; düne, bugüne ve yarına ihanettir.