Kahveye girerken uyardı elli senelik çocukluk arkadaşı; “Adaş senin bir ayak gene yamuk gidiyi!”
-Biliyim, biliyim ama naapçan işte nasır naleti bu cancağızıma okuyu.
-He çıksana doktora sende, ne çekiysin bunu büle?
Derin bir of çekti nasırlı ayağını masanın altına doğru uzatırken. Gelen demli çayı bile neşesini yerine getirmeye yetmedi ayağı nasırlı emeklinin, başladı sülenmeye arkadaşına;
“Ya adaş bu nasır naleti biliysin işte yıllardır var bende. Arada ilaçla, merhemle falan geçer, seneler sonra gene tekrarlar bende. Ama bu sefer hem geçmiyi hem de doktora da çıkamıyım ki. Dur sabırsızlanma anlatayım da dinle emekli arkadaşının halini.”
Bir aydır her gün telefonla arıyorum randevu almak için. Bi türlü olmuyor, ayın bilmem kaçında tekrar arayın diyorlar. Hastaneye kendim gittim sonunda. Önce randevu istemek için masaya gittim, baktılar iki hafta sonra tekrar gel deneyelim dediler. Gitmişim ya hastaneye, inat ettim, ille de görecem cildiye doktorunu, gösterecem nasırımı da bi merhemcik yazsın bana doktor kızım deye.
Ama nerdeeee doktor? Birisi izinli, birisi de raporluymuş. Bak sen bu işe, koskoca yeni devlet hastanesinde bir tane cildiye doktoru yok. Ne zaman gelir başlarlar onu da bilemedi sekreter hanım.
Üşenmedim bindim minibüse doğru fakülteye. Çıktım cildiye servisine sekreter; “amca randevuyla ancak muayene olabilirsin” deyince verdiği telefonu aradım. Adaş tam tamına iki buçuk ay sonraya randevu veriyi sistemleri. O hışımla bastım gittim rektörü görüp derdimi anlatmaya. Ben katları çıkarken tam rektörün katına gelince apar topar durdurup çıkardılar beni üniversitenin sekreterinin karşısına. Anlattım derdimi; “Amca elimizde sadece bir tane hoca var, o da yoğunluktan günde 70/80 hastaya bakmak zorunda kalıyor, yok hoca bulamıyoruz servise başka.”
Gene minibüse geldim kahveye. Aklıma geldi aradım özel bir hastaneyi. Onların da cildiye servisi yokmuş. Diğer özel hastaneyi aradım ondan sonra. Telefonda sekreter “Cildiye servisimiz var, size hemen bugün randevu verebiliriz” deyince bi sevindim sorma gitsin. Ama aklıma geldi telefonu kapatmadan sordum kızana; “Evladım sizde paralıydı galiba doktora çıkmak, ne kadar tutar çıkarsam sizin doktora?” 1250 lira deyince sekreter, “kalsın be kızanım, ben o nasırı kendim iyileştiririm” deyerek kapatıverdim telefonu kızanın yüzüne.
“Adaş sahi sen hani sıcak suya koyuydun nasırlı ayağını, hani vazelin falan sürüydün üstüne, sonra çoraplayarak sarıydın falan, bi daha anlatsana sen onu bana.”