DOLAR 36,0227 0.03%
EURO 37,1422 -0.04%
ALTIN 3.385,560,62
BIST 9.845,85-1,06%
BITCOIN 35119010,45%
Edirne

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İsmail DEMİRAY

İsmail DEMİRAY

11 Şubat 2025 Salı

    EMEKLİ

    EMEKLİ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    “Yeter artık, sende emekli bende emekli, ben sana ömür boyu hizmetçilik yapacak değilim” diye bağırmaya başlayan karısının çenesinden ancak kahveye kaçarak kurtulabilmişti.

    Son günlerde sık sık oluyordu bu tür tartışmalar evlerinde. Hak da vermiyor değildi karısına aslında. Evlendiklerinin üzerinden 35 yıl geçmiş, evin bütün işleri karısının üzerineydi. Çamaşır, ütü, yemek, temizlik hep karısında. Liseye giden oğullarının umurlarında değildi ana babalarının bağırtıları, o sadece haftalık harçlığını nasıl arttırabilirim derdindeydi.

    İki torunuyla çalışarak yaşam mücadelesi veren kızını düşününce daha da arttı karamsarlık durumları. Damat da hayırsızın biri çıkmış aldığı asgari ücreti ancak sigarasıyla içkisine yetiyor evi geçindirmek, kızanları büyütmek gailesi kızına düşüyordu. Ne çekmişlerdi o torunların ilk yıllarında. Bir yıl arayla arka arkaya gelen iki erkek torunun bakımını karısıyla ilgilenmişler, torunlar okula başlayınca yükleri biraz olsun azalmıştı.

    “Sanki çok lazımdı bize de ikinci kızan ama naapçan işte kıyak kafama yanayım, serseri bir kurşunla bulduk ikinciye, hadi tırmala şimdi” diye sülenirken kendi kendine yanından geçen kahvecinin pis bakışlarını yakaladı. “He bi çay içip öğlene kadar oturursam kahveci de bir gün kovacak beni bakalım” diye başka bir alana kaydı düşünceleri.

    Gençlik ve bekarlık günlerini düşününce morali biraz olsun yerine geliyordu. Çalıştığı kamu kurumunda karşısına çıkan talipleriyle ilgilenmek yerine gönlünün çektikleriyle ilgilenmiş, arı misali birçok çiçeğin kokularıyla oyalanırken 30’ları bulmuştu.

    “Haaa yeter artık, geldin otuz yaşına ben hep sana mı bakıcam be kızanım, evlen de kurtulayım senden” diyen anasının dırdırından kurtulmak için koklamaya niyetlendiği kendisinden 10 yaş daha küçük son körpe çiçekle evlenmesi birkaç ay içinde olmuştu.

    İlk yıllar iyi gitmişti. Fabrikada çalışan karısının çalışmasına karışmamış diğer arkadaşları gibi “Ulan bi karıya mı bakamaycam?” deyip te işten çıkarmamıştı karısını. “İyi de etmişim, şimdi tek maaşla sürüyü ipneler, ho olsun onlara” diye söylendi yine kendi kendine.

    İki yıl sonra doğan kızlarıyla daha da renklenmişti evleri. Zor bela kooperatif sayesinde sahip oldukları kaloriferli evlerinde sakin sakin yaşarlarken bir sabah ortaokula yeni başlayan kızlarının arkasından bakarken karısı ilk defa kendisine sertçe bakarak sesini yükseltmişti; “Adam, adam adetim gecikti!”

    Yoktu yapacak bir şey, bi de oğulları oldu. Zor geçti ilk yıllar bütün aile için. İşe iki yıl ara vermek zorunda kaldı karısı oğullarına bakmak için. Sonraki yıllarda biraz kızlarının, biraz da aynı apartmanda oturan tizelerinin yardımıyla kızanı büyütmüşler, kızan ortaokula başlayınca emekliliği gelen karısı fabrikadan ayrılarak emekliliğini vermişti.

    65 yaşına kadar çalışmıştı kurumunda. Yaşı dolduğunun ertesi günü dairede düzenlenen bir törenle güle güle demişler, verdiği emekler için çiçeği eline tutuşturarak asfaltı göstermişlerdi kendisine.

    Bir anda aldığı maaş yarıya inmiş ve daha ilk ay bütçe açık vermişti. İlerleyen aylar da aldığı haftalığı yetmeyen oğlunun, bütçeyi ayarlayamayan karısının öfkeli bakışlarını sık sık yakalar olmuştu.

    Başındaki düşünceler bir birinin ardından sıralanırken kahvecinin başında belirdiğini fark etmedi önce; “Geç şu cam boyuna tek sandalyeye, masada 81 oynayacaklar” diye söylenirken kahveci daha sözünü bitirmeden kendini dışarı soğuk havaya bıraktı.

    Öğle yemeği için gitmemeye karar verdi evine. Karısından yine azar işitemezdi, hakkını sabah almıştı zaten. Yoldaki seyyar simitçiden bir simit alarak iştahla ısırarak Mimar Sinan Salonu’nun yolunu tuttu. “Bugün okullar arası basketbol maçları var, biraz zaman geçiririm, nasılsa kantinci Nurullah arkadaşım bana ampadan bir çay ısmarlayacak mı?” diye düşünürken gelen mesaja göz attı. Karısındandı;

    “Akşama gelirken bir tavuk, yeşillik ve tatlı al torunlar ve kızanlar yemeğe gelecek!”

    Cüzdana baktı, nakit nanay, kredi kartını okşadı yerinden çıkartıp mırıldandı kendi kendine; “Bu ay yine peşin yiyoruz maaşı!”

    Devamını Oku

    AYLAKLIK GÜZELDİR

    AYLAKLIK GÜZELDİR
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Canımın sıkıldığını pek anımsamam ben.

    Severim gezmesini, eski, yeni yerlerde, Edirne’nin muhtelif mahallelerinde, etrafında, yakın köylerinde.

    Edirne mahallelerini her gün gezsem asla bıkmam. Çocukluğumun, gençlik yıllarımın anıları eşlik eder bu gezmelere.  Ki Edirne’de gezilecek yer çok, yeter ki bisikletin gidonunu ara sokaklara çeviriver gitsin.

    Yakın ve uzak köylerde keyif verir gezmelerde. Gerçi son yıllarda köylerimiz iyice sessizleşiyor, insanlar azaldıkça köpekler artıyor her yerde. O da ayrı bir yazı konusu olacak ya olsun.

    Bisikletimle yaparım bu gezileri. Bilirim gezmeye çıktığım anlarda ruh halim hep yukarılarda gezinir. Gezmenin, temiz havanın, özgürlüğümün keyfini çıkarırım.

    Edirne bitmez. Gezilmekle de sevilmekle de

    15 yıl oldu emekli olalı. Ayak, yorgan hikayesiyle devam eden emeklilik günlerimizde günlük ve yaşamın olağan seyrinde ekonomik anlamda daraldığımız anlarda bile kredi kartlarından uzak durmaya çalışıyoruz ve iyi de ediyoruz.

    Soğuk veya sıcak olması fark etmez havanın bisikletle yakın, uzak yerlere gezmelere çıkmanın. Sıcak havalarda genelde sabahın erken saatlerini tercih ederim ki serinde yolculuğumun keyfini süreyim. Kış döneminin soğuk ve kısa günlerindeyse sabah ile öğlen saatleri arasında çıkmayı yeğliyorum.

    Yazın üzerimizde bir forma, altımızda bir kısa pantolon olsa yeterli olsa da kış şartlarında rüzgar geçirmez bir mont, başımıza bere, eldiven ve maske kullanırız gerektiğinde.

    Karaağaç olur soğuk ve yağmurlu günlerde ilk hedef. Mekan bellidir, merkezde bir kahve veya bir kafeterya. Ahmet Yılmaz arkadaşımla Emin Yeşilli agamla doyumsuz sohbetler ederiz, yeter ki Fenerbahçe konusu açılmasın. Oradan yeni köprü üzerinden Yıldırım’da bir sıcak çorba veya Yeni İmaret’te su böreği içimizi bastırır.

    Yeni İmaret’te cami dibinde Alper’in kahvesinde demli bir çay veya kahve keyfimizi yerine getirir. Hele eski zabıta müdürü Adnan Çardaktan agamıza rastlamışsak mekanda değmeyin keyfimize.

    Kahvenin hemen arka tarafında köprüyü geçtikten sonra kardeşim Recep ve eşi Zennure’nin yarattığı cennet bahçesini ziyaret eder ve emeğin sevgiyle buluşmasının güzelliğini gözlemlerim.

    Tunca Nehri’nin üzerinde tarihi köprülerden geçtikten sonra Saraçhane dibinden Küçükpazar bayırında gücümüzü sınarız sert rampayı çıkarken. Daha iş vardır bu yaşlı ayaklarda, tek nefeste çıkar rampayı keyifle.

    Kıyık eski semtimdir, çocukluğumun, gençliğimin, olgunluk yıllarımın geçtiği, arkadaşlarımın olduğu, anacığımın yaşadığı semt. Kahveleri çok olsa da bilirim hangi mekanda takılır çocukluk arkadaşlarım, elimle koymuş gibi bulurum onları. Gelsin 50.Yıl İlkokulu’nun kurulmazdan önceki Sığır Meydanı hikayeleri, okulda öğretmenimizin yaramazlıklarımızdan yaka silktiği günler. İlkokul arkadaşım Adil Çobanım’da sohbet bitmez, gelsin çaylar, sanki kahvenin muhtarıdır gelenden gidenden hesap sorar

    Kıyık’tan Buçuktepe Mezarlığı’nın yanından geçerken anama da uğrar varsa ihtiyacını giderir, hal hatır sorar sohbetler yaparız. 82 yaşındadır anacığım ama maşallahı vardır o ne hafıza öyle, sarılırım ses kaydı almaya, anılarını dinler torunlarına en büyük mirası telefonuma kaydederim, anılarını dinleyerek.

    Kıyık’tan aşağılara doğru salarım bisikletimi. Birkaç pedalla inerim Edirne’nin yeni yerleşim yerindeki evime doğru. Öğlen geçeli saatler olmuştur, şimdi evde bekleyen patronumu gezdirmenin zamanıdır artık.

    Nereye mi? Gezilecek yerler çoktur Edirne’de, buluruz kendimize uygun bi yerler. İlk adresimiz artık Edirne Belediyesi’nin incisi, güzel bir örneği olan“Halk Kafe”sidir.

    Heeee malum emeklilik halleri..

    Çayın 5 lira olduğu mekana içimiz ısınmıştır.

    Devamını Oku

    ATIN ŞU KÖPRÜYÜ

    ATIN ŞU KÖPRÜYÜ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Gülçavuş ve Sultaniçe, Enez’e bağlı iki köy.

    Bu köylerin devamı olan sahil Saros’un bakir kalabilmiş tek bölgesi. Adeta bir cennet gibi buraları.

    Yazın nüfusu 10 bine dayansa da kışın bin kişiye kadar düşer bu cennet köşede.

    Bu yıl geçen kışlara göre biraz daha sakin geçiyor buraları. Ve sahilde kimin yaptığı belli olmayan asfalt yol ve köprü yine tahrip olmuş durumda. Sahile yığılan devasa taşlar bir ölçüde köprüyü koruyabilmiş ama yol daha şimdiden bitmiş. Daha sırada ilkbahar aylarının hırçın Saros’u var sırada.

    Köprü binlerce yıldır hasretle kucaklaşan dere ve denizi adeta bıçak gibi kesiyor. Burayı üreme bölgesi olarak kullanan balıkların da üremesini, çoğalmasını engelliyor.

    Bölgeden aldığımız haberler bu yıl o yolun ve köprünün kaldırılacağı şeklinde. Umuyoruz gerçekleşir ve bu cennet koy sonunda sahiline kavuşur. O sahil otomobillerin değil insanların gezindiği bir yer haline gelir.

    Ki bölgede yaşayan emekli bir öğretmen arkadaşımız üç defadır bir anket çalışması yapıyor; “Köprü ve yol kaldırılsın mı?” şeklinde ve yüzde doksan beş oranında “kaldırılsın” şeklinde katılım oluyor bu anketlerde.

    Vatandaş – Devlet işbirliği ile ortaklaşa yapılan, bölgede yaşayan vatandaşların yüzde doksanlar oranında katılım gösterdiği maddi olarak da destek verdiği alt yapı geçtiğimiz yıl eksiklikleri ve problemleri ile faaliyete geçmişti.

    Vatandaşlardan toplanan paralar Enez Köylere Hizmet Götürme Birliği’ne yatırıldı, Edirne Özel İdare kontrolünde bu yatırımın ihalesi yapıldı. Sürecin bir ucunda Enez Kaymakamlığı ve Edirne Valiliği vardı. İhaleyi alan şirket işini bitirdikten sonra atık su tahliyelerinde ciddi sıkıntılar, temiz suda sürekli patlaklar yaşandı. Özellikle yazın en yoğun dönemlerde bu sıkıntılar fazlasıyla hissedildi. İyileştirmeler, tamirler, yeni montajlarla sorunlar en aza indirilmeye çalışıldı.

    Şu anda bölge en sessiz sakin zamanlarını yaşamakta. Önümüzdeki dönemde sorun olarak bölgeyi bekleyen en önemli konu;

    ALT YAPININ KONTROLU VE SORUMLULUĞU BUNDAN SONRA KİMDE OLACAK?

    Alt yapı için ilk adımlar atıldığında Vatandaş – Devlet işbirliği içinde yapılacağı, alt yapı kontrolünün ve sorumluluğunun da bittikten sonra devletçe sağlanacağını defalarca belirtildi.

    Bugüne kadar alt yapıda oluşan bütün sıkıntılarda Özel İdare vardı çözüm sürecinde.

    Bundan sonraki süreçte kim alacak bu sorumluluğu?

    Özel İdare m? (Valilik ve Kaymakamlık)

    Enez Köylere Hizmet Götürme Birliği mi?

    Yoksa, aldığımız duyumlara göre hiçbir sorumluluğu ve yetkisi olmayan kişilere mi?

    Devamını Oku

    NASIR

    NASIR
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kahveye girerken uyardı elli senelik çocukluk arkadaşı; “Adaş senin bir ayak gene yamuk gidiyi!”
    -Biliyim, biliyim ama naapçan işte nasır naleti bu cancağızıma okuyu.
    -He çıksana doktora sende, ne çekiysin bunu büle?
    Derin bir of çekti nasırlı ayağını masanın altına doğru uzatırken. Gelen demli çayı bile neşesini yerine getirmeye yetmedi ayağı nasırlı emeklinin, başladı sülenmeye arkadaşına;
    “Ya adaş bu nasır naleti biliysin işte yıllardır var bende. Arada ilaçla, merhemle falan geçer, seneler sonra gene tekrarlar bende. Ama bu sefer hem geçmiyi hem de doktora da çıkamıyım ki. Dur sabırsızlanma anlatayım da dinle emekli arkadaşının halini.”
    Bir aydır her gün telefonla arıyorum randevu almak için. Bi türlü olmuyor, ayın bilmem kaçında tekrar arayın diyorlar. Hastaneye kendim gittim sonunda. Önce randevu istemek için masaya gittim, baktılar iki hafta sonra tekrar gel deneyelim dediler. Gitmişim ya hastaneye, inat ettim, ille de görecem cildiye doktorunu, gösterecem nasırımı da bi merhemcik yazsın bana doktor kızım deye.
    Ama nerdeeee doktor? Birisi izinli, birisi de raporluymuş. Bak sen bu işe, koskoca yeni devlet hastanesinde bir tane cildiye doktoru yok. Ne zaman gelir başlarlar onu da bilemedi sekreter hanım.
    Üşenmedim bindim minibüse doğru fakülteye. Çıktım cildiye servisine sekreter; “amca randevuyla ancak muayene olabilirsin” deyince verdiği telefonu aradım. Adaş tam tamına iki buçuk ay sonraya randevu veriyi sistemleri. O hışımla bastım gittim rektörü görüp derdimi anlatmaya. Ben katları çıkarken tam rektörün katına gelince apar topar durdurup çıkardılar beni üniversitenin sekreterinin karşısına. Anlattım derdimi; “Amca elimizde sadece bir tane hoca var, o da yoğunluktan günde 70/80 hastaya bakmak zorunda kalıyor, yok hoca bulamıyoruz servise başka.”
    Gene minibüse geldim kahveye. Aklıma geldi aradım özel bir hastaneyi. Onların da cildiye servisi yokmuş. Diğer özel hastaneyi aradım ondan sonra. Telefonda sekreter “Cildiye servisimiz var, size hemen bugün randevu verebiliriz” deyince bi sevindim sorma gitsin. Ama aklıma geldi telefonu kapatmadan sordum kızana; “Evladım sizde paralıydı galiba doktora çıkmak, ne kadar tutar çıkarsam sizin doktora?” 1250 lira deyince sekreter, “kalsın be kızanım, ben o nasırı kendim iyileştiririm” deyerek kapatıverdim telefonu kızanın yüzüne.
    “Adaş sahi sen hani sıcak suya koyuydun nasırlı ayağını, hani vazelin falan sürüydün üstüne, sonra çoraplayarak sarıydın falan, bi daha anlatsana sen onu bana.”

    Devamını Oku

    EKSD finallerde

    EKSD finallerde
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İsmail DEMİRAY
    Geçtiğimiz hafta deplasmanda grup lideri Büyükçekmece Aşiret Dalcı Hentbol Kadın Takımı’nı 21-28 yenerek üçlü averajıyla finallere gitmeyi büyük ölçüde garantileyen Edirne Kültür Sanat Doğa Sporları Kulübü son maçında Beyciler Spor Kulübü’nü farklı yenmeyi başardı: 39-17
    Edirne Yeni Salon’da oynanan maçta baştan sona üstün oynayan EKSD ilk yarısını 20-8 önde bitirdiği müsabakayı 39-17 kazandı.


    YENİ TRANSFERLER SAHADAYDI
    EKSD’nın transfer ettiği yeni oyuncularının da sahada olduğu müsabakayı izlemeye gelen az sayıdaki hentbol taraftarı yeni transferleriyle daha da güçlenen EKSD’yı büyük bir keyifle seyretti.
    Maçta orta hakemlikleri Mehmet Işık ve İbrahim Sabuncu, masada Yasir Keskin ve Hilal Bilgin görev aldı.

    EKSD’nın Antrenörü Mertcan Önder
    ve Kaleci Antrenörü Taha Töraydın


    EKSD
    Tuana Çekem, İdil Bekiroğlu, Berfin Baykurt, Fadime Kırmızı, Naz Yardım, Şeyma Birgöz, Cumhuriye Odzic, Elif Vardar, Sude Sesli, Elanur Boztepe, Yağmur Himmetoğlu, Seval Gürçay, Yağmur Kaya, İrem Sevinç, Evin Balyeci.
    Antrenörler; Mertcan Önder ve Taha Töraydın.
    BEYCİLER SPOR KULÜBÜ
    İremsu Gürler, Fatma Ravza Altınparmak, Rana nur Gökhan, Su Laçin, Irmak Karademir, Cemre Nur Ayaz, Meryem Karaca, Nurhayat Bolat, İlayda Arpacı, Defne Naz Öztürk.
    Antrenör: Nurdan Geçgel

    EKSD’nın Hentbol Süper
    Ligi’nden transferi Yağmur Kaya


    MAÇIN SKORERİ SÜPER LİGDEN YAĞMUR KAYA
    Müsabaka EKSD’nın Hentbol Süper Lig ekiplerinden Nevşehir’den transfer ettiği Yağmur Kaya 10 sayı, Yağmur Himmetoğlu 5 sayı, Şeyma Birgöz 7 sayı, Berfin Baykurt 4 sayıyla Edirne’nin en skorer oyuncuları olurken rakip takımda da; Su Laçin 6, İremsu Güler, Fatma Ravza Altınparmak, ve Nurhayat Bolat da 3’er sayıyla takımlarının skorerleri oldu.
    HAFTANIN TOPLU SONUÇLARI
    Lüleburgaz Gsk 35-54 Çatalca Belediye
    Edirne KSD 39-17 Beyciler Spor
    Büyükçekmece Aşiret Dalcı (bay)

    Devamını Oku