Hani, karlı bir yolda yürürken, yol kenarında ki kar yığınların üstünde, toplaşıp, ötüşen kuşlar, çöp tenekelerinin yanında ki, kedi ve köpekler, yaz sıcağında sararmış yaprakları ile ağaçlar “Bana, ne anlatmaya çalışıyorlar, acaba?” diye birazcık, DÜŞÜNCE EMEĞİ İLE EMPATİ kurup, hallerini anlamak, sonra da, cebinde birkaç lokma ekmek, yem, mama, taşıyıp, onlara vermek, sararan yaprakların susuzluğunu gidermek!.. NE MÜTHİŞ BİR İLÂHİ KIYMETE SAHİP BİR BİLİNSE, KEŞKE!..
“ZAHMET” demedin, Allah’ın verdiği üstün beynini kullandın, BAKMAYI BİLİP, BAKTIN, GÖRDÜN, DÜŞÜNCE EMEĞİ VERDİN,
MUHTACIN MUHTAÇLIĞINI KAVRADIN, için cızz etti,
“Bu kar- kış kıyamet de, nereden yiyecek bulacaklar, insanlara muhtaç olmasalar, zaten, yol kenarında kar yığınları üzerinde toplaşıp, niye geçenlere ötüşsünler!..” dedin!
Ve bir kaç lokma atıp doyurdun, ağaca suyunu verdin ya!..
BİL Kİ, GÖRÜLDÜN, BİLİNDİN!..
BAKMAYI BİLİP, MUHTACA EMEK HARCAMAK, NE MÜTHİŞ İLÂHİ BİR GÜZELLİKTİR, NELERİ NE, “İMKÂNSIZ” DENİLENLERİ HAK EDER BİR BİLİNSE!.. (İlâhi sırdır!..)
Kuran’ı Kerim. Sure 2/Ayet 245:
Kimdir o ki, Allah’a güzel bir borç versin de Allah’ta ona kat kat fazlasıyla ödesin! Allah kısar da, açar da. Hep ona döndürüleceksiniz.
Yukarda ki nurlu ayeti bir de böyle yorumlayabilir miyiz?..
ALLAH’A GÜZEL BİR BORÇ VERMEK: “Allah’ın yarattıklarının muhtaçlığına karşılıksız harcanan, emek, rızk, bilim ve maddiyat.”