DOLAR 42,9688 0.06%
EURO 50,6176 0.15%
ALTIN 6.006,890,24
BIST 11.220,170,62%
BITCOIN 37937251,14%
Edirne

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

173 okunma

KONUKLARINIZIN SESİ 384

ABONE OL
24 Aralık 2025 07:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Geçerli görselin alternatif metni yok. Dosya adı: erdal-akas-1.jpg

          EĞİTİM VE ÖĞRETİMLE İLGİLİ BAZI GENEL BİLGİLERi bu yazımızla bitiriyoruz.

          Osmanlı yönetimi döneminde eğitim-öğretim çalışmaları, küller arasındaki küçük kar parçaları gibi; binlerce yıllık Türk kültürünün yansımaları: Âşıklarımız, Ahilik ve Batı’dan bazı alıntılar, …Sonra bu geniş imparatorluk parçalanmış. Ama biz, kendi sınırlarımız içinde bir Kurtuluş Savaşı verebilmiş, bir ulus oluşturabilmiş, tam bağımsızlık kazanabilmişiz. Böylece Osmanlı yönetiminin küllerinden kurtulabilmişiz: Tekke ve zaviyeleri kapatmış, bir kültür devrimi yapabilmiş, tevhid-i tedrisat kanunu (öğrenim birliği yasası) çıkarabilmiş ve hem üretimde, hem eğitim-öğretimde önemli ilerlemeler sağlayabilmişiz…

            Ama bu çok uzun sürmemiş. Batı’yla bağlar kurmaya başlamışız: ABD ile İkili iktisadi antlaşmaların başlangıcı 1945, Köy enstitülerinde yönetim değişikliği 1946, ABD ile Ankara’da 4 ü Türk, 4 ü ABD vatandaşı bir eğitim komisyonu kurulması 1949… Tüm bu gelişimi özetleyen, 1954 te 1133 no ile TRT repertuarına giren bir türkümüz.

                        “Zeytinyağlı yiyemem aman

                         Basma da fistan giyemem aman

                        Senin gibi cahile

                       Ben efendim diyemem aman

(Çevirisi “Kendi zeytinyağımız değil, Batı’nın margarini; kendi Sümerbank basmamız değil, Batı’nın naylonu; efendimiz de (Gazi paşamızın sıfatıyla “Hakiki müstahsil olan” köylü değil, Batılı veya batıcı aydınlar.)

               Yıllar sonra sonuç: Bugünkü eğitim-öğretimimiz.

               Şimdi ne yapalım?

               “Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber, ya hiçbirimiz” gerçek üretici halkımız için doğru. Batıyla kaynaşmış azınlığın çözümü farklı: Özel okullar, Batı eğitim kuruluşları… Yönetimdeki veya yönetime aday politikacılarımızın da başka somut bir önerisi yok. Ekonomik olanakları uygun aydınlarımızın çözümü de azınlığınki gibi. Zaten bizim önerilerimiz de halkımız ve halkçı (tek başına kurtuluş amaçlamayan) aydınlarımız için.

                 Çocuklarınızın eğitimine evde, doğumdan başlayın. Çocuklarınızın bakımına özen gösterin ama “saçınızı süpürge ederek” değil, çocuğunuzun bedensel ve ruhsal gereksinimlerini karşılayarak. Örneğin evinizdeki düzenle çocuğunuza hem örnek olun, hem de ilk fırsatta çocuğunuzun bu düzene katılmasını sağlayın; yalnız nimetlerinden yararlanarak değil, zahmetlerine de katlanarak. Evinizin sorumluluklarına katılmak çocuğunuzu hem eğitecek, hem mutlu edecek. Çocuğunuzu erken okula göndermeyin. Onun okul öncesi olumlu alışkanlıklar, olumsuzluklara karşı dayanıklılık, bazı beceriler ve böylece özgüven kazanmasını sağlayın. Özellikle “yemeyip, yedirmeyin, giymeyip giydirmeyin.” Çocuğunuzu vermeyip hep isteyen birine dönüştürmeyin.

               Okullarımızda bugün ne yazık ki kölelik eğitimi egemen, öğretmenlerimiz ne yazık ki bakanlık programını uygulamaya, bakanlığın hazırladığı kitapları izlemeye zorlanıyor. Ayrıca öğretmenlerimiz eğitim fakültelerinde öğrenmemeyi öğreniyor… Çocuklarımızı bu kölelik eğitiminden kurtarmak isteyen anne-babalarımı, çocuklarımızı seven öğretmenlerimiz zor bir savaş vermek zorunda. Bu savaşın başlangıç bilgilerini özetlemeye çalışalım.

                (Çifteler ve Yüksek Köy Enstitüsü müdürü Rauf İnan Çocuğa göre Okulda Eğitim ve Erdirim kitabında anlatıyor, biz yalnızca başlıklarını alalım.)

                1) Eşyayı kullanmasını öğretin.

                2) Çocukları sınıfın iş ve hayat birliğine katın, onlarda birlik ve beraberlik duygusunu yaratın.

               3) Temizlik alışkanlığını geliştirin.

               4) Sevgi, merhamet ve saygı duygusunu geliştirin.

               5) Olumsuz, zararlı alışkanlıkları (yalancılık, başkasının malına saygısızlık, huysuzluk ve kavgacılığı) yok etmeye çalışın.

              6) Rauf İnan ekliyor: “Çocuklarınızı eğitirken sevecen ve hoşgörülü olun. Çocuklarınızın doğanın, toplumun, eğitimin doyurduğu acılar altında büyüdüğünü unutmayın. Çocuklarınız suç işlediğinde cezalandırmaya değil, nedenini öğrenmeye ve yok etmeye çalışın. Anne-babalarla tanışın ve onları da çocuklarınızın eğitimine katılmaya çağırın…

               Yazımızı (Yılmaz Özdil’den öğrendiğimiz) bir Rus atasözü, “Akıl doğuştan, aptallık sonradan öğrenilir” ve Vietnam orman okullarından iki fotoyla bitirelim.

                                                                                                                            Sağlıcakla,

    En az 10 karakter gerekli