DOLAR 32,2541 -0.01%
EURO 34,6835 -0.1%
ALTIN 2.403,680,16
BIST 10.271,26-0,63%
BITCOIN 2005962-2,19%
Edirne
26°

KAPALI

16:58

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

365 okunma

KONUKLARINIZIN SESİ 339

ABONE OL
10 Ocak 2024 12:15
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Mutlulukla ilgili yaşam örneklerine devam edeceğiz. Ünlü kişilerin yaşam örneklerinden beşincisi ‘Turan Dursun’. Kaynaklarımız hazır. Son olarak Atatürk’ün yaşamını mutluluk yönünden özetlemek istiyoruz. Sanırız derleyebileceğiz. Yaşayan politikacılarımızdan da örnekler seçmek istedik ama olumsuz örneğimiz olmasın dedik, vazgeçtik. Yaşayan politikacılarımızın mutlu olduğunu sanmıyoruz.

            Sonraki örneklerimizi halktan seçmek istiyoruz. Örneğin mutlu bir fırıncı çırağı veya bir ayakkabı tamircisi, … Altmış, yetmiş yıl öncesinden bir tür halk filozofları tanımıştık ama onlarla söyleşi yapıp ayrıntılı yazamayız. Şimdi de olması gerek diyoruz, arayacağız.

            Ama bu yazımızda mutluluğa yine ara verip son bir yazıyla ekonomi ve politikanın temellerini aramak istiyoruz. Amacımız, başaramasak da bir denemiş olmak.

            (1) İlk adımda tümevarım uygulayalım dedik: Televizyonlarda konuşulan, gazetelerde ve sanal basında söz konusu edilen çok sayıda ekonomik-politik kavram belirleyelim ve bunları genellemeye çalışalım.

             Hürriyet köşe yazıları: Savaş, terör saldırısı, özerk yönetim, toplumsal sözleşme, demokratik konfederalizm, ballı börek yarışı, zenci sevicilik, kelime-i tevhid bayrağı, asgari ücret, enflasyon-hayat pahalılığı, markalaşma, kur artışı, pozitif faiz, devalüasyon, istihdam, köstebek operasyonu, dezenformasyon, anayasa, kriz, iklim değişikliği, emperyalist, enerji oyunu, mülteci.

            Sabah köşe yazıları (ek): Demokrasi, dış ticaret açığı, eğitim, elektronik harp, global finans, iletişim seferberliği, kölelik, küresel daralma, kaos ortamı, siber izolasyon.

            Cumhuriyet gazetesi (ek): Etnik temizlik, FETÖ, federasyon, hilafet, Hizbullah, havuz medyası, islamcı, irtica, ittihad-ı islam, Kemalist, kamu alanı, Kürt sorunu, liberal, laik, muhafazakâr, medya platformu, otoriter, otokrat, oksimoron, seküler, soğuk savaş, şeriat, tekke ve zaviye, yapay zekâ.

            Birgün gazetesi (ek): Algı, bilinç, darbe, değişim-yenileme, form, hekim ve hemşirelerin durumu, işyeri devri, parlamentodan çekilme, statükocu, sersemliğin meziyetleri, yasama organları, yargılamaları tıkama.

             Evrensel gazetesi (ek): 68 kuşağı, burjuva yasaları, birleşmek-örgütlenmek, çürüme-yozuşma, cinayet-şiddet-taciz, devrimci muhalefet, despotizm, döviz kurları, emekçi kesimi, han-hanedanlık, kapitalist üretim ilişkileri, kara para, milliyetçilik, PİSA raporu, rant, rüşvet-kayırmacılık-yağma-yolsuzluk, rekabet, sermaye kuruluşu, sömürülen-ezilen, sınıf ayrımı, tek adam yönetimi, temel hak ve hürriyetler, teşvik, uyuşturucu mafyası, ümmet-i islam, vurgun-soygun, vergi indirimi, yap-işlet-devret, yoksulluk.

            Yazarlarımızın tüm ekonomik-politik kavramları ele aldıklarını varsaymasak bile ‘ekonomik-politik temel kavramlar’ diye internette araştırma yaptığımızda bu bizim bilgimizi genelde arttırmıyor. Öyleyse yukarıdaki listeyle yetinebiliriz.

            (1)  İlk adımda bu ekonomik-politik kavramları gruplamaya çalışalım.

            (11) Birçok kavramı örgütlenme adı altında toplayabiliriz. Şirket kurma da, mafya da, tek adam rejimi de, uluslararası birlik veya federasyonlar da, Birleşmiş Milletler de örgütlenme.

            (12) Örgütlenmeler belirli amaçlarla yapılıyor. Bunun sonucu belirli nitelikler taşıyor. Demokrasi de, şeriat da, laiklik de, liberallik de, … bu tür nitelikler.

            (13) Örgütler amaçları doğrultusunda eylemdebulunuyor. Yolsuzluktan, çökmeden darbeye, darbeden savaşa veya devrimlere dek.

             (14) Örgütler arası sözleşmelerde, uyuşmazlıklar da söz konusu veya kaçınılmaz. Asgari ücret de, vergi indirimi de hem bir sözleşme, hem uyuşmazlık içeriyor.

             (2) Tüm bu örgütlenmeler, eylemler, uyuşmazlıklar bunlara altyapı oluşturan ekonomik toplumsal bir sisteminsonucu. Ülkemizdeki ekonomik toplumsal sistem kapitalizminileri bir aşaması. Emperyalizmin, ‘ilerlemekte olan ülkeler’ diye adlandırdığı ve ilerlemesini denetleyip, yönlendirdiği bir sistem. Öyleyse bu sisteme karşı örgütlenmeden, bu sisteme karşı savaşmadan, her tür özel eleştiri, analiz veya öneri başarısız kalır.

             (3) Öyleyse ana soru: “Ülkemizdeki, emperyalist güçlerin denetimi ve yönlendirmesi altındaki bu sisteme karşı nasıl örgütlenilir?”

             (31) Bu sistemin yükünü taşıyan, acısını çeken kim? Halk. Yani genelde fabrikadaki işçi, tarladaki ırgat. Atatürk’ün deyimiyle “hakiki müstahsil.” Buna asgari ücretle veya onun altında çalışan veya geçinmek zorundaki herkesi de katabiliriz.

             Ama halkımız örgütlenip savaşmaya hazır mı? Hayır. Emperyalist güçler ve onların ülkemizdeki yandaşları çok iyi çalıştı. Halkımızı cahilleştirdi, umudunu gerçek dışına bağladı. Öyleyse kendimizi sosyalist devrimci veya (daha alçak gönüllü terimle) halkçı aydın diye niteliyorsak öncelikle sabırlı olmalıyız. Toplumcu görevimizin çok zor olduğunu, uzun zaman alacağını bilmeliyiz. Söylemi, çözümlemeleri bırakıp çalışmalıyız. Halkımızla iletişim kurmalıyız. Küçük ölçekli de olsa somut örnekler oluşturmalıyız. Örneğin halkımıza çıkarının nerede olduğunu kendi diliyle açıklayan bir ‘halk kitaplığı’ hazırlayabilmeli ve bunu halkımıza ulaştırmalıyız. Son aşamada da halkımızı örgütlemeli, sosyalist bir devrime hazırlamalıyız…

            Bunları yapamadığımız sürece, emperyalizmin denetimi ve yönlendirmesi altındaki bugünkü sistem her alandaki çarpıklıkları hatta yolsuzluklarıyla gelişecek…

                                                                                                                                      Sağlıcakla,

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    SON DAKİKA HABERLERİ