
Hani nerede o güzel MARALIMIZ?..
“MARAL,” Yani, “Anne geyik,” hani nerde, bir gören var mı?..
Bir zamanlar, dağlarımız, ovalarımız, ormanlarla doluydu, bu ormanlarda yaşayan sayısız canlı vardı, MARAL da bunlardan bir GÜZELLİKTİ!..
Asırlar boyu, kovaladık, zulmettik, öldürdük, kestik, yaktık, MASUMLARIN hepsini KATLETTİK!..
“YAPMAYIN, ETMEYİN diye çıkışanlar da olmadı!..
Tam tersi çoğunluk tarafından, kim katlederse, “YİĞİT İLAN EDİLDİ”
YAZIK Kİ NE YAZIK!..
Şimdiler de bir geyik gören var mı, kırda bayırda?
Yok, neden yok?..
Hepsi bizim bereketimiz için yaratılmıştı oysa!.. Şimdi kınasını yakalım bir yerimize, sonra da bereket bekleyelim!..
Hatta birde utanmadan, sıkılmadan yağmur duasına çıkalım, OLUR MU?..
Derelere, nehirlere arıtma yapılmadan atılan, lağım zehirleriyle, kurbağa sesine, hasret kaldık. Artık, ne kurbağa, ne balık, ne de kuşları görebiliyoruz; zehirleri arıtmadığımız için, HEPSİNİ ZEHİRLEYİP öldürüyoruz da ondan!..
KATLEDEN, ZULMEDEN, ADALET ETMEYEN, BAKMAYAN, KORUMAYAN NEYİ HAK EDER MİŞ?..
OKUNURSA, O BİRİCİK KİTAP, ORADA YAZAR, “HAK EDİŞİMİZİN” CEVABI!..
Kuran’ı Kerim. Sure 21/Ayet 66-67:
İbrahim dedi ki: “Siz Tanrı’yı bırakarak kendinize hiçbir fayda veya zara veremeyecek şeylere mi tapıyorsunuz? Yuh! Size ve Allah’tan başka taptıklarınıza! Halâ akıllanmayacak mısınız?” dedi.