Acıktığın zaman, yumurta tavuktan, meyve bahçede ki ağaçlardan, kırda, bayırda çeşit çeşit vitaminli otlar, bal, arıdan, süt inek, keçi, koyundan, sebze meyve bahçe ağaçlarından, barınma sade, mütevazi evde, denizin akarsuyun veya derenin, koruluğun hemen yakınında, hepsi ilâhi temizliğinde, bozulmamış!..
Uykun geldiğinde engel yok, kıvrıl uyu, huzurla, istediğin zaman uyan, acıktığında ye, denizde yüz, dalından meyve kopar, kovandan bal çıkar, folluktan yumurta topla, biraz çaba, çapa, biraz emek!..
Böylesine doğanın mucize bağrında, doğal doğal, medeni yaşam, sadece, emeklilik hayallerini süsler şehirlilerin.
Bunlara rağmen, doğalın kıymetini zahmet görürler!..
Ve ne yazık ki, çoğu da, en medeni yaşamın doğasında YAŞIYOR OLSALAR DA, şehirlerin, “HIR, GÜRÜNDE, KAPALI KAPILARIN ARDINDA” kaybolup gitmeyi hayal ederler!..
Tabi ki, doğal yaşarken, bilimde, sanat alanlarında da geliş; hastalıklara çare üret, uzaya git, faydayı uzaya taşı, her canlıya her türlü faydayı icat et vs… bunlar zaten İNSANLIK VAZİFEN!..
YANILGILARLA DOLU, BİR GARİP İNSANOĞLU!..
Kuran’ı Kerim. Sure 53/Ayet 28:
Hâlbuki bu hususta onların hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz, hakikat bakımından bir şey ifade etmez.