
Bir canlı olarak hepimizin yaşamı kısaca üç evrede tamamlanır; çocukluk, gençlik ve yetişkinlik. Toplumu yönetme kurgusu olanlar buna göre kısa ve uzun erimli toplum planları yapar. Biz yurttaşlar da bunları “devletin planları” olarak saygıyla izler ve kurallara “güvenerek” uyarız. O yönetenlerin kamusal çıkarları ve iyi bir gelecek yaratacağına inanırız, bazen iman ederiz! Ya öyle mi?
Geçmişten bugüne döşenen taşlarla büyüyen sağ ideolojinin son iktidarı AKP uluslararası onay da alan plan gereği geçmişten kopuşu başardı ve uzun süredir de geleceğin yurttaşını yaratma peşinde. İnsan evrelerinden çocukluğu; ÇEDES, gençliği; MESEM ve yetişkinleri de MASALLARLA üretiyor.
ÇEDES projesi Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde ve Eğitim ile Gençlik Spor Müdürlükleri desteği ile yürütülen bir kapsamlı çalışma. Bir milyona yakın öğretmen atama beklerken öğretmenlik formasyonu olmayan din görevlileri ile bu program yürütülüyor. ÇEDES çocukların yarınlarını karartan, bilimden koparan bir uygulamadır. Korku ve soyut
Muhalif yerel yönetimlerin açtığı kreşleri “eğitim bizim işimiz” diyerek kapatan bakanlık bu uygulamada eğitimi Diyanete teslim etmektedir.Pedagoji biliminin kabul ettiği üzere erken çocukluk döneminde dini öğelerin çocuklara tanıtılması çocuğun zihninde korkuların oluşmasına yol açabilmektedir.
ÇEDES projesi, ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ diyen bilimsel eğitim yerine tarikatın, şeyhin, şıhın rol model ve taşıyıcı sayılmasıdır. Bunlar eğitimin ve tüm toplumun dinci dönüşüme zorlanmasıdır.
Çocukluk sonrası hayata umutla bakan ve geleceğe hazırlanan gençlik dönemi gelir. Umut eşittir gençliktir. Gençler özgürleşmeye koşan kişilerdir. Ancak MESEM ile bu kesimin köleleştirilmesi sağlanır. İşverenlere ucuz işgücü sağlamak için sanayi tesislerinde “işçisin sen işçi kal” diyen zihniyetin ticaret ve sanayi odaları ve özellikle büyük sermaye ile yürütülen bir uygulamadır MESEM. Kendi çocuklarını kolejlerde, batı ülkelerinde okutanlar başkasının çocukları için karar vermiştir:ya işçi olacaksınız ya da imam hatip mezunu olup işsiz ama inançlı ve iyi tüketici olacaksınız.
MESEM uygulamaları ile güvencesiz ortamlarda çalışan öğrencilere umut yolları tıkanmaktadır. Gençlere dayatılan işsizliğe, geleceksizliğe ve baskılara karşı ses yükseltenlerin adresini de göstermektedir iktidar; tutuklanma.
Çocuklara ÇEDES, gençlere MESEM dayatan iktidar yetişkinlere de masal sunmaktadır. Her seçimde aynı masalları abartarak sunan iktidarın her dönem kendi yarattığı yoksulluktan kurtuluş umudunu anlatır. Tekil başarıları öne çıkararak; etik ve eşit olmayan liberal ilişkilerin peşinden koşmayı örnek vermektedir. Kredi kartlarında sınırsız harcama teşvik edilmektedir. Düşmanlar yaratarak toplumu kışkırtmak.
Masal hazır; kişi başına yıllık gelirimiz 17.000 dolar! Oysa masallara inanmayıp gerçeği görebiliriz. Hesap basit; ortalama emekli maaşı 21.000 lira yani 400 dolar civarında olunca yıllık gelir 5000 doları bile bulmuyor. İşin özeti ülkemizde gelir var ve toplumun yüzde 80’i kişi başına 4-5 bin dolar ile yaşarken yüzde 20’si büyük çoğunluğun her kişisinin 12.000 dolarına el koymaktadır. Sistem bunun üzerine kurulmuştur. 70 milyon her yıl yoksullaşırken 15 milyon her yıl palazlanmaktadır.
Ve nihayetinde bu ortamı üretmek yurttaşı razı hale getirmenin yolu da cezaevi, şiddet, jop, tekme, hapis ile korku toplumu yaratılmaktadır.
Çok şey yitirdiğimizi bilerek yarınlara uzanan yolu büyütmeliyiz. Önümüzdeki yıllar yitirdiklerimizi geri kazanma yılları olacaktır. Ve biz bu nedenle ÇEDES, MESEM ve MASAL programlarının amaçlarını, hedeflerini kavrayıp yeni, yerli, evrensel programlarla geleceği kurmalıyız. Tüm bunları yasaları yazıp uygulamayan iktidara karşı yasal zeminde yapmalıyız.