DOLAR 35,1761 -0.01%
EURO 36,7640 0.01%
ALTIN 2.956,17-0,72
BIST 10.025,470,77%
BITCOIN 3314967-1,62%
Edirne

AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

397 okunma

CHP tüzük kurultayına giderken… (1)

ABONE OL
28 Ağustos 2024 12:11
1

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP tüzük kurultayına giderken ortada bir hareketlilik bir hareketlilik…

Önce şunu belirtelim: mevcut tüzükle CHP demokratik yönetilemez miydi?

Doğrudur,  genel başkana yürürlükteki tüzükte verilen yetkilerden ötürü tek adam yönetimi yıllardır sürüyor.

Yine de, Deniz Baykal döneminde hazırlanan ama uygulaması uzun yıllar Kılıçdaroğlu’na nasip olan ve onun da tek adama dayalı yönetim iştahını ziyadesiyle doyuran bu tüzüğe rağmen parti üyesinin iradesi yönetim ve temsil kademelerinde görünür kılınabilirdi.

Misal, mahalle delege seçimlerinden başlayarak çarşaf liste üzerinden nispi temsil seçim yöntemi uygulamasıyla, anahtar liste utanmazlığına yol verilmeyerek demokratik parti yönetimine dair önemli bir adım atılmış olurdu. 

Yapılmadı, genel merkez oligarkları yereldeki taşeronları üzerinden kongrelerde blok liste ile seçime gidilmesini, hiç utanmadan olağanlaştırdı.

Örgütsel bütünlüğü, örgüt dinamiğini, kolektif parti pratiklerini umursamayan, CHP üyesini yük taşıyıcı varlık yerine koyan,  CHP’yi 13 yıl demokratik/saydam/dürüst yönetmeyen Kılıçdaroğlu, elbette vebal altındadır.

Kılıçdaroğlu’nun seçim kazanamaması değildir asıl mesele çünkü kapsamlı bir mevzudur o.

CHP örgütünü örselemesi, AKP iktidarının değirmenine yıllarca su taşıyarak Türkiye’yi AKP yönetimlerine mahkûm etmesi, Kılıçdaroğlu’nun başarısız bir genel başkan olarak hatırlanması için yeter de artar bile.

Gelin görün ki, Kılıçdaroğlu ortalarda dolaşmaya devam ediyor ve birtakım gevezeliklerle kurultay sürecine damga vurma gayreti içinde.

Iskartaya çıkmaktan rahatsız ceketinde asılı oligarklarını parti üst yönetim kademelerinde yine işlevsel kılmak için pazarlık arayışında mı, yoksa yeni yönetimi tüzük kurultayı vesilesiyle sıkıştırarak intikam peşinde mi bilemiyoruz; ama sadece Kemal Bey tutarsızlığını yansıtan bir tiyatro seyrettiğimiz şüphe kaldırmaz.

Kılıçdaroğlu tiyatrosunda yeni bir sahne, Hacı Baktaş-i Veli’yi anma törenlerinde İmamoğlu ve Özel’e bakarak, “Unutmayın Hacı Bektaş sadece ruhsal arınmanın değil, toplumsal arınmanın da izdüşümüdür. İhaneti görenlerin, yarı yolda bırakanların, kötülüğe uğrayanların son sığınağıdır.” sözleriyle yaşandı.   

Peki sonra ne oldu?

Kendisini sırtından hançerlediğini söylediği, hain ilan ettiği İmamoğlu’nu evinde kabul etti.

Basına ne konuştukları hakkında yansıyanlara bakınca buluşmanın bir algı çalışmasından öte  anlam taşımadığı kolayca anlaşılıyor.

Ancak Kılıçdaroğlu’nun dikkat çektiğ bir husus var ki evlere şenlik doğrusu…

Nereden öğrendiyse artık tüzükte öngörülen değişikliklerin genel başkanı daha da güçlendireceğini, dolayısıyla tek adam yönetimine yol vereceğini belirtmiş.

Güler misiniz ağlar mısınız sanki sabık genel başkan CHP’yi demokratik/saydam/dürüst yönetmiş de yeni tüzük ile tek adam yönetimine yol verileceğinden kaygı duyuyor.

Döneminde 100’ün üstünde MYK yöneticisiyle çalışan Kemal Bey, son kullanma tarihi sona erene kadar altındaki koltuğun neden o kadar sağlam durduğunu kestiremeyecek biri midir ki?

Hiç de öyle değil tabii; yürürlükteki tüzüğe yaslanarak CHP’yi tek adam yönetimine mahkûm eden sanki kendisi değilmiş gibi konuşması belki de vicdanını rahatlatmak içindir, kim bilir?

Ancak, İmamoğlu ile evinde görüşerek hançerlendim, ihanete uğradım muhabbetine son verdiği kesindir. Çünkü CHP’de muktedir konuma gelmenin dinamiklerini çok iyi bilen Kemal Bey, sarf ettiği bu sözlerin abartı/duygusal boyutunu kavrayamayacak kadar melankolik biri değildir. Attığı her adımın bilincinde, arka plandaki tasarımcıların da farkındadır.

Kılıçdaroğlu, altından koltuğun çekilmesinden duyduğu rahatsızlık nedeniyle hezeyana kapılıp saçmaladığının geç de olsa farkına varmıştır; durumu düzeltme çabası içindedir.

Seçimli kurultay talebinden çark etmesi de bunu ifade etmektedir.

İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu eski CHP Tuzla İlçe Başkanı Hasan Uzunyayla’nın oğlunun düğününde bir araya gelerek uyum içinde hareket ettiklerini cümle âleme gösterdiler.

Düğün, kenara itilmişlikten mustarip eski ve yıldızı parlayan yeni oligarklarla CHP’deki saadet zincirinin tasviridir adeta.

Önümüzdeki günlerde Özel de Kılıçdaroğlu ile görüşecekmiş.

Hülasası şudur : Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu CHP’de etkin güç odaklarınca hizaya sokulmuştur.

Animatör genel başkan Özgür Özel’e de kimin ‘esas oğlan’ olduğu hatırlatılmış olmalı ki, “Cumhurbaşkanı adayı değilim”  diyerek sınırlarına çekilmiştir.

Yazılanları iddialı bulanlar için arşivdeki “Heyet” başlıklı yazımızdan alıntıyla meramımızı daha açık anlatalım…

//Kılıçdaroğlu ile uygulamaya sokulan projenin, siyaset mühendisliğinin tutmaması ve elbette son seçim yenilgisinin CHP seçmeninde yarattığı travma, toplumsal muhalefetin çözülmeye başlaması, yeni bir heyecan ve umut yaratmanın kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu.

Durumdan vazife çıkaran proje müellifleri, güç odakları, B planı İmamoğlu’nu devreye almıştır.

İmamoğlu esas, Özel suret genel başkandır.

Ancak, tutmayan projeyi revize etmek zorunda kalan güç odaklarının CHP üzerindeki vesayeti, partiyi yönlendirici etkisi devam etmektedir.

B planının çok önceden hazırlandığını ise, gizli Zoom toplantıları açığa çıkınca öğrendik.

A planı, CHP’nin muhafazakar toplum kesitinden oy almasını sağlamak üzere gerek takiye  siyaseti, gerekse belli toplum kesitlerine verilen sözlerle kendini göstermişti.

CHP’nin dünya görüşünün, temsil ettiği değerlerin törpülenmesi de A planının bir parçasıydı.

A planı ve yine güç odaklarının tasarımı 6’lı masa ile Erdoğan devrilemeyince, B planı kaçınılmaz hale geldi.

Çünkü Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığı, koltukta kalma ısrarı (ki daha çok ceketine yapışık, kendi yarattığı oligarkların ısrarıdır) partililerde ve seçmende büyük rahatsızlık yarattı ve haliyle CHP’nin oylarını da aşağıya çekti.

Yerel seçimlere böyle girilemeyeceği aşikârdı.

Dolayısıyla, devreye giren B planı ile parti dışına itilmiş üyeyi tekrar kazanacak, örgüte dinamik katacak, hayal kırıklığı yaşayan seçmene umut aşılayacak bir yeni yönetim ve muhalefet anlayışı/tarzı ile İmamoğlu-Özel ikilisi yerel seçimlerde başarı sağlamak amacıyla artık görevdedir.

Hedefin büyüğü ise, elbette Türkiye’yi yönetmektir ve bu da zaten şimdiden dillendirilmektedir.

Neticede, Türkiye’de yıllardır süren AKP hâkimiyetine karşı takiye siyasetiyle, CHP’yi başkalaştırarak yol alınamayacağının; devlet ve toplum yönetiminde sahicilik, güvenilirlik gereksiniminin kavranmış olması, devredeki B planının seçmende karşılık bulmasının sınama zemini olacaktır.//

31 Mart’ta halkın açtığı krediye uygun adımlar atmak yerine kadim sorun muktedirler arası parti içi iktidar çekişmesine girilmesi, cumhurbaşkanlığına aday görülen

Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın yanına Özgür Özel’in de ismini yazdırma gayretleri,  AKP medyasının da katkılarıyla, CHP’ye umudunu bağlamış seçmende çözülmeye yol açtı.

Ülkede iktidar değişikliğinin kaçınılmazlaştığı tabak gibi ortadayken erken seçim istemekten türlü bahanelerle kaçınan ve Kılıçdaroğlu gibi AKP iktidarına yumuşama/normalleşme türünden eşyanın tabiatına aykırı hamlelerle baston olan Özgür Özel’in de sadece karizması çizilmedi, B planının müelliflerince baş aktör İmamoğlu  kaosa set çekmek üzere sahneye çağrıldı. Genel başkanlık koltuğuna da işaret edildi.

İki gün önce de,  CHP’de sırıtan parti içi iktidar çekişmesinin kamuoyunda/seçmende yarattığı olumsuz havadan etkilenen ve “ duayen partili/bir bilen hürmeti gören eski genel başkanlar Altan Öymen, Hikmet çetin, Murat Karayalçın”,  Özgür Özel ile bir araya gelerek yeni tüzük çalışması hakkında önerilerini sundular.

Murat Karayalçın’ın İstanbul il başkanlığı sırasında birkaç ay süren bir çalıştayda hazırlanan ve 2014’teki  İstanbul İl Kongresi’nde kabul edilen demokratik tüzük çalışmasının Kılıçdaroğlu tarafından neden dikkate alınmadığı ve rafa kaldırıldığı da gündeme gelmiş midir bilemeyiz.

Lakin görüşmenin odağında tüzük kurultayına derli toplu gitmek gerektiğini CHP’deki kurulu düzen bekçilerinin dile getirdiğinden kimsenin şüphesi olmasın, görevleri budur zira.

CHP’de parti içi iktidarı ele geçiren zümrenin borusunun öttüğü bir parti yönetim

anlayışı/ tarzı yeni bir tüzükle aşılmak mı isteniyor; demokratik/saydam/dürüst bir parti yönetimine yol verilecek mi?

Önümüzdeki hafta bu sorulara cevap arayacağız.

Yanı sıra,  atamayla göreve gelen CHP Edirne İl Başkanı Harika Taybıllı’nın CHP’nin demokratikleşme ihtiyacına dönük çabalarına ve tüzük kurultayı sürecindeki çalışmalarına bakacağız.        

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    SON DAKİKA HABERLERİ