CHP kan kaybetmeye devam ediyor.. En üst düzeydekiler bunun farkındalar… Ne var ki bulabildikleri çözüm semt pazarlarını, kahvehaneleri dolaşıp gülücük dağıtmak, el sıkmak ve hatır sormak… Yani ucuz kasaba politikaları… Buna eklenti olarak, şimdilerde Danışma Kurullarını toplayıp “Çok çalışıyoruz” mesajı vermek… Toplanıyorlar da ne üretiyorlar? Birbirlerine masal anlatıyorlar…Toplantı İlçede ise İl’den bir milletvekili ya da bir yönetici geliyor.. AKP’ iktidarının ne kadar yanlış yolda olduğunu, pahalılığı, geçim sıkıntısını, bu sıkıntıyı bizzat çekenlere anlatıyor.. Yani havanda su dövüyorlar.. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Sonra da “başkaca söz alan olmadığı” için toplantı kapatılıyor..
Geçen gün bu “Dostlar alış/verişte görsün” toplantısının bir örneği Enez’de de yaşandı.. Gidip görmedim ve kimseden de bir şey sorup öğrenmedim.. Ama adım gibi biliyorum ki şablon böyle… Sanıyorum bu defa, önce bir Enez’de pazar gezintisi yapan, ardından toplantıya katılan İl Başkanı Hanımefendi geldi… Toplantıda o konuştu diğerleri dinledi..
Sonuç: Doğru dürüst işe yarayacak, sosyal demokratları heyecanlandıracak, ayağa kaldırılacak hiç bir şey söylenmedi, kararlar alınmadı.. Alınsa bir açıklama yapılmaz mıydı? Yapıldı da ben mi duymadım? Yahu siz bu toplantıyı niye yaptınız? Suriye politikaları için fikir yürütmenizden vaz geçtik, hiç yoksa kendinizle hesaplaştınız mı? “Enez Belediyesi kimlerin elinde kaldı?” diye soranınız oldu mu? Kilittaş Fabrikası yolsuzluklarını dile getirdiniz mi?
CHP; AKP iktidarının peşine takılmış gidiyor.. Gündemi AKP belirliyor. Tüm CHP’liler; Size soruyorum; Suriye’deki son olaylar ve Türkiye’nin bu konudaki politikası hakkında ne biliyorsunuz? CHP üst yönetimi ne diyor? İktidarı onaylıyor mu? Onaylamıyor mu? Niçin onaylamıyor? Karşılığında nasıl bir çözüm önerisi sunuyor?
CHP ilgisiz, bilgisiz, yüreksiz bir anlayışla, tıpkı Enez Belediye Başkanı ve yöneticileri gibi ayıbı, yanlışı, suçu ortaya çıkar diye duymamış gibi mi yapıyor, havaya bakıp ıslık mı çalıyor..? İyi ama bu arada atı alan da Üsküdar’ı geçti, Ankara’ya doğru yol alıyor.
CHP bu saatten sonra ne yapmalı? Cesur kararlar almalı… Örneğin ıvırarak, kıvırarak değil, Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” öngörüsünün laf olsun diye söylenmiş bir fantezi olmadığını, iktidarın özellikle Suriye konusunda tekrar aynı yanlışları yaptığını, terör örgütleri ile masaya oturduğunu, yani yeniden bir bataklığa sürüklendiğini, Suriye’de bir kalıcı çözüm isteniyorsa laik ve demokratik bir çözümden başka bir çözümün uzun vadeli olamayacağını, zamanla birbirleriyle, dil, din, ırk gibi keskin özellikleri, farklılıkları olan bu insan kalabalığının, sonuçta en çok bizim başımızı ağrıtacağını yüksek sesle ve kesin bir şekilde dile getirilmelidir. Önceleri tepki görseler de zaman CHP’yi haklı çıkaracaktır.
Bu dönemde Danışma Kurulu Toplantılarının öncelikli konusu bu olmalı, bu toplantıları halka da açarak bu görüşlerini geniş kitlelerle paylaşmalıdır.. Bu toplantılar üç ayda bir değil her hafta yapılmalıdır. Gündem Suriye ise bu gündemi geniş ölçüde AKP’nin iç politika hesapları ile sömürmesine fırsat vermemelidir. Gündemi -Kılıçdaroğlu dönemindeki gibi- CHP belirlemelidir.
Başka neler yapılabilir? Sonra devam ederiz…