Çok değil, birazcık akıl anlar, KENDİ KIYMETİNİ, ama nerdee!?..
Hani, o gök yüzünde, tepsi kadar gördüğün, ısıtan, ışıtan Güneş var ya, hani dünyanın yüz katı büyüklüğünde, öyle bir uzaklıkta duruyor ve hareket ediyor ki, öylesine devasa, yanan bir ateş ki, milim sapsa kıyamet kopar!…
Neden bilir misin?..
SENİN İÇİN!..
Hani, güneşin etrafında dönen, devasa gezegenler ve dünyamız var ya, yörüngelerinden milim sapsalar, kıyamet kopar!..
Niçin, bilir misin?..
SENİN İÇİN!..
Hani, “Hayvan, ağaç, meyveler, sebzeler, rüzgar, bulut, okyanuslar, dereler, tepeler, tohumlar, toprak, hava, su, göz, kulak, beyin, Vs. var da, var ya!..
Niyedir, bilir misin?..
SENİN İÇİN!..
BİRAZ AKIL, BİRAZ DÜŞÜNCE, BİRAZ BAKIŞ AÇISI, BİRAZ CESARET!..
Baktın, gördün, işittin, tattın, dokundun da, birazcık olsun, ANLADIN MI KIYMETİNİ?..
HEPSİ SENİN İÇİN!..
Yoksa, akıl edemeyip, kendini inkar ettin de,
NE KENDİNİN, NE VERİLEN MUHTEŞEM EMANETLERİN KIYMETİNİ BİLEMEDİN, YARATILANLARA HAYRI ZAHMET GÖRDÜN DE,
DÜNYAYI, TALAN EDENLERE Mİ KARIŞTIN, YOKSA?..
Kuran’ı Kerim. Sure 17/Ayet 18:
Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonrada onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gideceği cehenneme sokarız.