Bazı hastalıklar vardır ki vücudumuz sessizce alarm verir ama biz fark etmekte zorlanırız. Eczane tezgâhının arkasında yıllardır yüzlerce hastayla konuşurken en sık karşılaştığım rahatsızlıklardan biri de anemi yani kansızlık. Gelen hastaların “Sürekli yorgunum, ne yapsam dinlenemiyorum” ya da “Başım dönüyor, kalbim hızlı çarpıyor” gibi şikayetleri olduğunda aklıma ilk gelen ihtimallerden biridir.
Anemi, vücudun dokulara yeterince oksijen taşıyamaması nedeniyle oluşur. En yaygın sebebi demir eksikliği olsa da B12 vitamini eksikliği, folik asit yetersizliği veya kronik hastalıklar da anemiye yol açabilir. Özellikle kadınlarda, yoğun adet dönemleri ya da gebelik süreci bu tabloyu daha da tetikleyebilir.
Bazen hastalar reçeteyle gelir, bazen de sadece “Yorgunluğa ne iyi gelir?” diye sorarlar. İşte o noktada gözlemler devreye girer: Soluk bir cilt, tırnaklarda kırılmalar, dudak kenarında çatlaklar… Bu küçük ipuçları bazen ciddi bir demir eksikliğinin göstergesidir. Ve inanın, birçok insan bunun farkında bile değildir!
Danışanlarıma her zaman söylediğim gibi: “Yorgunluğu normalleştirmeyin.” Çünkü yorgunluk bazen sadece hayatın temposu değil, vücudunuzun size fısıldadığı bir uyarıdır.
Anemi teşhisi konduğunda tedavi süreci sabır ve disiplin gerektirir. Demir takviyeleri, C vitamini desteğiyle birlikte alındığında daha etkili olur. Ancak çay ve kahve gibi içecekler, demirin emilimini azaltabilir bu küçük ama kritik bilgiyi her hastaya mutlaka hatırlatırım.
Bir de en çok duyduğum cümlelerden biri: “İlacı kullanınca midem ağrıyor, bıraktım.” Bu tür yan etkiler olabilir, ancak ilacın farklı formları var. Çiğneme tabletleri, sıvı formlar veya daha düşük dozlu başlangıç seçenekleriyle süreci kolaylaştırmak mümkün. Önemli olan, tedaviyi yarıda kesmemek ve sabırla devam etmek.
Anemiyle savaşta doğru beslenmenin yeri tartışılmaz. Kırmızı et, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, yumurta ve kuruyemişler, demir açısından zengin kaynaklardır. Ancak sadece ilaçla değil, sofranıza bilinçli tercihlerle de destek olmak uzun vadede daha sağlıklı sonuçlar verir.
Benim için eczacılık, sadece ilaç vermekten ibaret değil. Bazen doğru bir yönlendirme, bazen de basit ama hayati bilgiler vermek, bir hastanın hayatında büyük fark yaratabilir. Anemi gibi yaygın ama gözden kaçabilen bir rahatsızlıkta farkındalık yaratmak, belki de onlarca kişinin yaşam kalitesini artırabilir.
Vücudunuzun size verdiği sinyalleri hafife almayın. Kendinizi sürekli yorgun, halsiz ya da bitkin hissediyorsanız, bunu kabullenmek yerine bir adım atın. Doktorunuza danışın, kan değerlerinizi kontrol ettirin ve gerekirse eczacınızla konuşun. Çünkü bazen küçük bir eksiklik, büyük bir değişimin anahtarı olabilir.
Sağlıklı ve güçlü günler dilerim.