İsmail DEMİRAY
Hudut Gazetesi’nde “Dünden Bugüne Edirnespor” isimli yazı dizisi 6 ayı aşkın bir süre devam etmiş, 130’un üzerinde görüşme yapılmış ve Edirnespor sevdalıları tarafından büyük bir ilgiyle yakından takip edilmişti.
O dönemde Edirne’den, yurt içinden, yurt dışından kime ulaşabildiysek, yüz yüze veya telefonla görüşerek bu yazı dizisine katkı sunmaya çalıştık.
Bu yazı dizisi içinde 1977/1978 yılı şampiyon kadronun tamamına ulaşmaya çalışmış (Burada Arslan Can’ın büyük katkılarını belirtmeliyiz, bir çok oyuncuya ulaşmamızda bizlere yardımcı olmuştur.) yaşayanların yanında artık hayatta olmayanların hakkında da çeşitli kaynakları kullanarak yazılarını yazmıştık. 77/78 kadrosundan sadece Öztürk Göngör’e ulaşamamıştık o dönemde. Yıllar sonra yine Arslan Can sayesinde ulaşmayı başardık yaşamını Almanya’da sürdüren Öztürk Göngör’e ve aşağıdaki görüşmeyi kendisiyle telefonla gerçekleştirdik:
EDİRNE BİZİ BAĞRINA BASTI
“Edirne’ye geldiğimizde bütün şehir boydan boya sarı kırmızı bayraklarla donatılmıştı ve bizleri daha sezon başlamadan Edirne’nin her yerinde büyük sevgi gösterileri ile karşıladılar. Böyle bir havada biz bütün takım olarak daha sezon başlamadan şampiyon olacağımıza zaten inanmıştık ve bütün sezon maçlara hep bu havada çıktık.”
Edirnespor’un şampiyon kadrosunda sol bek olarak görev yapan Öztürk Güngör sözlerine böyle başladığında o günlerin heyecanını yeniden yaşar gibiydi.
Öztürk Göngör 1955 yılında İstanbul’da Rahile – Mevlüt çiftinin 6 evladının 5 numarası olarak dünyaya gelir. Futbolculuğunda da hep 5 numaralı formayı giyecektir o yüzden.
İlkokul, ortaokul ve liseyi İstanbul’da okur. 16 yaşında Vefa’nın alt yapısında başlar futbola. Alt yapıda hocası Tahta Bacak İsmet’in emekleri çoktur Öztürk’ün üzerinde.
DUŞ VE TAKUNYA
Vefa 1. Lig’in dişli ekiplerinden birisidir. Yeteneklidir Öztürk, antrenmanlarda her iki ayağını iyi kullandığı için ağabeylerine çalım atmaktan zevk alır. Ama bedeli vardır futbolda çalım atmanın, antrenmanda bile olsa. Çalım yemeyi hazmedemeyen ağabeylerinden bolca tekme yer. Bir pozisyonda düşüp yaralanınca hocası onu duşa gönderir. Duşa erken gelen Vefa’lı futbolculardan başına takunya yer. Suçu büyüklerden önce duşa girmesidir.
Vefa’da her kademede oynar. Özel bir turnuvada kendisini izleyen Edirneli gözler vardır. 1977/1978 sezonunda Edirnespor’a transfer olur.
EDİRNE’DE YER SARI, GÖK KIRMIZI
Edirne’ye geldiğinde Edirne boydan boya sarı kırmızı bayraklarla donatıldığını görür. Bir yıl önce son anda Tekirdağ’a kaçırılan şampiyonluğun halen acısını yaşamış, ama yeni sezonda şampiyonluğa inanmış bir şehir ile karşılaşırlar. Adeta yer sarı, gök kırmızıdır Edir-ne’de. Nereye gitseler Edirnespor’a gönül ver-miş Edirne’lilerin sevgi gösterileri ve büyük ilgileri ile karşılaşırlar.
Bir zamanların Elek-trik fabrikası lojmanıdır yeni kurulan genç Edir-nespor’un. Anılar çoktur burası ile, maçlarla, deplasmanlarla ilgili olarak. Öztürk’ü dinliyoruz:
KIL ATİLLA’DAN KIRMIZI KART
“Edirne’ye geldiğim anda gördüğüm hava inanılmazdı. Anında bu şampiyonluk havasının içine giriverdik zaten. Edirne’ye geldiğimde takım içinde İstanbul’dan gelen arkadaş sayısı fazla olduğu için takım içinde uyum sorunu da yaşamadık.
İlk maçım Edirnespor Amatör Takımıyla Keşan’a karşı oldu. Bir rüzgar ki vurduğumuz top tekrar bize geri geliyor. Hakem Atilla ağbimiz. Hiç olmadık pozis-yonda oyuncuları karıştırınca bana doğrudan bir kırmızı kart. Sefteyi yaptık yani.
Elektrik fabrikasında koğuşta askeri kampet gibi yataklarda yatıyoruz. 6 kişiyiz koğuşta. Evli futbolcular normal evlerinde biz ise lojmanda kalıyoruz. Benim kaldığım koğuş 6 kişilik. Hami, Fuat, İbrahim, Muzaffer, Hüseyin ve ben.
ARSLAN CAN’IN SPAGETTİSİ
Aslan arkadaşımız yemek konusunda çok yetenekliydi. Bir gece tutturdu size spagetti yapacağım diye. Tencere kaynıyor, makarnalar tencerede, karıştırıyor ha bire Aslan tencereyi. Biraz sonra başladı çatalla tavana atmaya. Neymiş yapışırsa pişmiş olduğunu anlayacak. Ne gülmüş, ne eğlenmiştik o makarna midelerimize girene kadar.
Bulgaristan’a gittik takım olarak Haskovo ile hazırlık maçları yapmak için. İlk yarı Nurettin vardı kalede, ikinci yarıda Salih kalede. Haskovo’nun Krassimir isimli ünlü bir oyuncusu var toplara çok sert vuruyor. Orta sahanın ilersinden öyle bir vurdu ki topa gol oldu iç direkten geri döndü. Santraya gidiyoruz, Salih bağırıyor ne oluyor diye. Gol olmuş Salih’in daha haberi yok.
PATRON ARDA
Maçtan sonra Haskovo’da geziyoruz. Gençler bize ilgi gösteriyor, özellikle Türk olanlar. Her şeye karşı ilgileri var, özellikle dövizleri olmadığı için free shop’larda satılan ürünlere karşı. Arda bütün cebindeki paraları orada gençlere dağıttı alış veriş yapabilmeleri için. Yumuşak yürekli bir arkadaşımızdı Arda.
(DEVAM EDECEK)