DOLAR 34,3494 0%
EURO 37,4287 0.06%
ALTIN 3.018,12-0,14
BIST 8.663,88-2,49%
BITCOIN 2355020-0,61%
Edirne

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

43 okunma

RUSYA GÜNCESİ -4- Eski Başkent, Kuzeyin Venedik’i

ABONE OL
1 Kasım 2024 17:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gönül UYANIKTIR

Moskova tek bir ziyaretle birkaç günde gezilebilecek bir şehir değil. Tarihleri pek eski olmamakla birlikte görkemli binalar, anıtlar ve hepsinden önemlisi sıkı sıkıya bağlı oldukları bir kültür var. Gençlerde var mı, pek emin değilim! Onlar, Paris, Londra, Münih, İstanbul ya da New York’taki yaşıtlarından hiç de farklı değil. Modayı takip ediyor, şık ve pahalı giysiler, ayakkabılar giyiyor, rengarenk ışıklı kafe ve lokantalara, eğlence mekanlarına gidiyorlar.
Bu kentin en görülmesi gereken özellikleri hakkında bilgimiz oldu, gezdik tanıdık.! Ama hiçbir ülkeyi ya da kenti içinde yaşamadan tanımak mümkün değil. Hızlı trenle ST. Petersburg’a doğru yol alırken, içimden, “Moskova bundan daha fazlasını hak ediyor” diye geçirdim.


Moskova’da son sabah kahvaltımızı çok erken saatte alıp, 06.30’da tur otobüsümüze bindik. Tren istasyonuna doğru yarım saate yakın bir yolculuktan sonra istasyondaydık. Tren saat 07.30’da hareket edecekti. Yaklaşık yarım saat beklemenin ardından trene bindik. En az uçak kadar konforluydu.
ELEV Genel Başkanı Atıl Erman’la konuşmamızı hatırladım. “Gönül, bu tura mutlaka katılmalısın. Gidip görünce bana hak vereceksin. Moskova ayrı güzel ama hızlı trenle St. Petersburg yolculuğu da harika, ormanlar, nehirler göller dört saat çok harika bir yolculuk yaşayacaksınız” demişti. Bu yolculukta ELYD Genel Başkanı Cevat İşlik ve eşi de bizimle birlikteydi. Atıl Erman da görüntülü telefonla sık sık bize katıldı. Her iki genel başkan gerekli zamanlarda hep koordinasyon içindeydi. Atıl Erman, İstanbul’dan bizi adım adım takip etti diyebilirim.


Tren zaman zaman saatte 200 km’yi aşan hızla gidiyordu ama bu hızı yolcular hissetmiyordu. İkram olarak çay veya kahve servisi yapıldı. Pencereden manzarayı izleyerek, çayımı içtim. Peronda; binişimize olduğu gibi inişimize de görevliler yardım etti. Dört saatten kısa bir zamanda 715 km’lik yol kat etmiştik. ELEV Genel Başkanı Atıl Erman’a bir kez daha sessiz teşekkürlerimi gönderdim.
Eski başkentte bizi bekleyen araca binince Said Bey, ilk olarak bizi; güzel, lüle lüle saçlı bir hanımla tanıştırdı. Nuray hanım bize burada eşlik edecek yerel rehberimizdi. İstanbul Türkçesiyle konuşmaya başladı. Üniversitede Türk Dili ve Türkoloji eğitimi almış, dilimizi akıcı konuşuyor. Dünyada ve Türkiye’de olan bitenlerle ilgili, kültürlü ve mesleğine oldukça hakim! İki rehberimiz önceki turlardan tanışıyor ve kente de çok iyi tanıyor…


Aracımızla önce, panoramik bir St. Petersburg şehir turuna başlıyoruz. St. Petersburg Moskova’nın 715 km kuzeybatısında, Rusya’nın 2’nci, Avrupa’nın 4’ncü büyük şehri. Baltık Denizi kıyısında Neva Nehri üzerindeki 42 ada üzerine yayılmış. Çar I’nci Petro tarafından 16 Mayıs 1703’te Rus Çarlığı’nın Avrupa’ya açılan kapısı olması amacıyla kurulan şehir, 200 yıl Çarlığın başkentliğini yapmış. 1914-1924 yılları arasında,1’nci Dünya Savaşı ile Rus İç Savaşı döneminde Petrograd olarak adlandırılmış. 1924-1991 yılları arasında yani Sovyetler Birliği döneminde Leningrad olan ismi 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Boris Yeltsin yönetimi, şehrin ismini yeniden Sankt-Peterburg olarak değiştirmiş. Şehir, 8 Eylül 1941’den itibaren 872 gün Nazi Almanyası tarafından kuşatma altında kalmış.
Bir Doğu şehri sayılan Moskova’nın aksine Sankt-Peterburg, 5 milyonluk nüfusuyla daha Avrupai ve ülkenin Avrupa’ya açılan kapısı olma amacını hizmet eden bir kent. Hatta Venedik ve Roma’nın bir sentezi olması düşünülmüş. Kentin geniş bulvarları, dingin suları, köprüleri ve çarlık mimarisinin bazı örnekleri nedeniyle ‘Kuzey’in Venedik’i olarak anılmaya başlamış. (SÜRECEK)

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    SON DAKİKA HABERLERİ