DOLAR 36,5141 0.2%
EURO 39,7270 0.59%
ALTIN 3.411,540,21
BIST 10.507,110,46%
BITCOIN 3141558-2,61%
Edirne
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

76 okunma

NAİM SÜLEYMANOĞLU VE ANILAR

ABONE OL
6 Mart 2025 12:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yalnızlık öyle bir duygudur ki, bir şeyleri başarsan bile kimseyle paylaşıp mutlu olamazsın.
Bulgaristan Kırcaali Mestanlı’da 1967’de bir maden işçisinin oğlu olarak dünyaya geldi. Filmlere konu olacak kadar maceralı bir hayatı oldu. 3 kez olimpiyat, 8 defa dünya şampiyonu olmayı başarmış bir sporcu. 46 dünya rekoru kırdı. Kendi kilosunun üç katından 10 kg fazla kaldırabilen tek sporcu olarak tarihe geçti. Bulgaristan hükümetinin soya dönüş operasyonu kapsamında Türk isimlerinin yasaklanması nedeniyle ismi Naum Şalamanov olarak değiştirilince ilk harekete geçişini başlattı. Türkiye’ye kaçmasıyla Bulgaristan da Türklere yapılanları dünya kamu oyunun göz önüne serdi. sünnetin yasaklandığı, yaptıranların ceza aldığı, mezar taşlarındaki isimler nedeniyle mezarların dahi yıkıldığı, kendilerine ait ritüellerin yok sayıldığı, cezaların yağdığı dönemin kahramanı bir adam Naim Süleymanoğlu, 18 Kasım 2017 de hayata veda etti. Mestanlı Belediye Başkanı İlknur Kazım Türkiye’nin de desteğiyle Naim in evini müzeye çevirdi, şehirdeki spor tesislerine Naim’in ismini verdi ve heykelini dikti.
İlk dünya rekorunu kırdığında sadece 15 yaşındaydı. 3 Ekim 1988’de “Everybodiy wins” başlığıyla TİME dergisine kapak olduğunda henüz 21 yaşında. 2012 yılında Londra olimpiyatlarında adını bir metro istasyonuna verdiklerinde dünyanın en genç Uluslararası Halter Federasyon as Başkanıydı.
Tüm zamanların en iyi haltercisi. Halter sadece çalışmaya dayalı bir spor. Rakibine hile yapma yok, kazanmak için sadece kurallara uygun ağırlığı kaldırıyorsun, belli süre ve düzgün şekilde havada tutman yeterli. Bu da çok çalışmayı gerektiriyor. Ancak çok çalışanların başarabildiği bir spor.
Tüm zamanların en büyük haltercisi, kırmadığı rekor kalmamış cesur yürek bir adam ilkeleri adına birçok riski göze almış, en sıkıntılı zamanlarda gözünü kırpmadan yol almış bir adam.
Geçen hafta Sami Gültekin abimiz aramızdan ayrıldı. Naim Süleymanoğlu, Naim’in hocası ve Sami abi beraber bir resmimiz geçti elime ve hatıralar dizildi ister istemez arka arkaya hüzün dolu.


Beraber çekilmiş fotoğrafın ardından uzun bir film geçti gözümün önünden. Naim Türkiye’ye iltica etmiş. Türk vatandaşı olarak olimpiyatları sallamış, altın madalyaları almış ama içi yanık. Yakınları hala oralarda, sevdikleri yollarını gözlüyor. Biz Kapıkule gümrük sahası içinde turizm binasını yapıyoruz. Sami Gültekin beni aradı, “Naim Bulgaristan a gitmek sevdikleriyle görüşmek istiyor. Doğduğu yerleri görmek istiyor. Bulgarların ne yapacağı belli olmaz. Kalabalık ve korumaya yönelik bir gurupla onunla beraber olalım, vizesi olan arkadaşlara da haber ver” deyince, harekete geçtim. Pasaportum cebimdeydi, yurt dışında öğrenim gören oğlumun yanından yeni gelmiştim, inşaatta işleri kontrol ediyordum. Evime bile uğramadan gümrükte guruba katıldım. Sağ salim Bulgaristan’a gittik ve sorunsuz geri döndük.
Yıllar sonra meşhur Ahmet Necdet Sezer’in kitap fırlatıp olmayan ekonomiyi allak bullak ettiğinde bizde yerle bir olmuştuk. Dolar 600 liradan 1600 liraya çıktığında İstanbul da hayata tutunma mücadelesi verdiğim günlerden bir gün yorgun argın iş dönüşü eve yiyecek bir şeyler alayım derken Sefaköy’de bir piliç döner satan yerde Naim e rastladım. Ben hemen tanıdım, o tanımada zorlandı. Biraz hatırlatınca sarıldık. Birbirimize karakterlerimiz çok benziyordu. Haksızlığa direnmek, baş kaldırmak, kolay boyum eğmemek gibi. Oturduk, sohbet uzadı, çok gerilere gittik. Neler yaptığımızı, nerelerde takıldığımızı gözden geçirdik. Naim artık aktif sporcu değildi ve popüleritesi azalınca hayata tutunmakta zorlanıyordu. Kendini oyalamak için restoran satın almıştı ama hiç bilmediği bir iş yapmaya kalkmıştı. Etraf zararlı böceklerle doluydu. Daha sonraları defalarca görüşmelerimiz oldu masasında bulunan satranç tahtasında defalarca beni yenmişliği oldu. Benim kafam durumu nasıl toparlarız derdinde konsantrem zordu ama her muhabbetimizde bük bir yalnızlık içinde olduğu belli, ezilmiş, örselenmiş bir ruh hali içinde ona destek olamama çaresizliğim geliyor aklıma. Dünya güzeli bir kalbin sahibi üç kadından dört kız sahibi yalnız bir adam. Japon sevdiği Ankara’ya geliyor ‘ben filanca hoteldeyim’ diye, Naim’in yaşadığı apartmanın kapıcısına not bırakıyor ama o not hiçbir zaman Naim’e ulaşmıyor. O günlerde beraber yaşadığı kadın buna mani oluyor. Naim bunu öğrendiğinde çok geç oluyor. Dünyayı sallamış bir adam yalnızlıklar içinde.
Kısaca; dünyada olabildiğince yalnızlığımızı yenelim sonucu çıkıyor.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    SON DAKİKA HABERLERİ