
Olgay GÜLER
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülmeye devam eden 2026 bütçesinde, emekli ve çalışanlara hak ettikleri payın ayrılmadığını savunan Birleşik Kamu-İş konfederasyonuna bağlı sendikalar, Edirne’de bir günlük iş bırakarak basın açıklaması yaptı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar, iktidarın emekçiyi yoksullaştıran, sermayeyi koruyan ekonomi politikalarına karşı; insanca yaşam, adil ücret ve hakça paylaşım talebiyle ülke genelinde iş bıraktı. Edirne’de de iş bırakan konfederasyona bağlı sendika temsilcilerinin katılımıyla, Saraçlar Caddesi’nde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de destek verdi.

MEMURUN HALİ TABUTLA ANLATILDI
Basın açıklamasında, memur ve emekliye 2026 bütçesinde yeteri kadar pay ayrılmadığı gerekçesiyle temsili olarak tabut getirildi. Tabutun üzerinde ‘Devletin Memuru’, ‘Emekliler’ ve ‘Memur Maaşı’ yazıları asılarak, artık çalışanların dayanacak gücü kalmadığı ifade edildi. Açıklamanın sonunda sendika temsilcileri, tabutu temsili olarak sırtlayarak götürdü.

‘KRİZİN TEMELİ İKTİDAR TARAFINDAN ATILDI’
Basın açıklamasınıysa konfederasyon il temsilcisi Nedim Zobar ve konfederasyonun merkez yönetim kurulu üyesi Mehmet Koç yaptı. Zobar, emekçilerin durumunun gözetilmeden bütçe yapıldığı için tükendiklerini belirterek, “Halk olarak içine düştüğümüz ağır ekonomik krizin temelleri mevcut iktidar tarafından atıldı. Özelleştirme eliyle Cumhuriyet yadigârı olan fabrikalar, sadece arsalarının bedeli kadar düşük fiyatlara yandaşlara peşkeş çekildi. Ülkemiz üretmeden tüketen bir ülke haline getirildi. Ülkede yoksulun daha yoksul zenginin daha zengin olduğu, ekonominin orta direği denen orta sınıfın yok olduğu bu karanlık ekonomik iklimi getirdi. Ülkede asgari ücret genel ücret haline getirildi, asgari ücret ve onun sadece biraz üstü maaş alanlar kayıtlı istihdamın yüzde 70’ine ulaştı. Yani ülkenin çalışan, üreten yurttaşları, en çok vergiyi verip asgari, yani en az ücreti alır hale geldi” dedi.

‘KRİZİN FATURASI EMEKÇİLERE ÖDETİLİYOR’
Yaptıkları çalışmalarla düzenli olarak, açlık ve yoksulluk sınırının ulaştığı boyutu ortaya koyduklarını dile getiren Zobar, “Bu gerçekleri yetkililere duyurmaya çalıştık. Bakın Konfederasyonumuzun Ar-Ge birimi KAMU-AR’a göre Kasım 2025 itibarıyla açlık sınırı 30 bin 327 lira, yoksulluk sınırı ise 93 bin 697 lira düzeyinde. Bu ne demek? Bu kamu emekçilerinin ezici bir çoğunluğunun yoksulluk sınırının çok çok altında yaşadığı ve alım gücünün günden güne erimesi nedeniyle açlık sınırına her gün biraz daha yaklaştığı görülüyor demek. Bu gelen daha da rezil ve sefil günlerin ayak sesleri demek. Birileri kendi yarattığı krizin faturasını utanmadan emekçilere ödetmeye çalışıyor demek. Toplu sözleşme masasında memurun haline kulak vermediler, asgari ücretin belirleneceği masada işçi bile yok, şimdi de halktan alınan vergilerle oluşan bütçeyi, biz emekçileri, halkı görmezden gelerek şekillendiriyorlar. Bu pişkinliğe artık yeter diyoruz” diye konuştu.

‘BÜTÇE HALKIN ORTAK KAYNAĞIDIR’
Açıklamaya devam eden Birleşik Kamu-İş Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Koç da, hazırlanan 2026 bütçesinde halkın olmadığını söyleyerek, “Bütçe’de hak yok, halk yok, işçi sınıfı yok, matematik yok, vicdan yok. Sermaye var, yandaşların çıkarları var, zenginin ağzına çalınan parmak parmak ballar var. Bütçenin yükü dolaylı vergilerle zaten yoksulluktan beli bükülmüş emekçi ve açlık sınırının bile altına atılmış emeklilerin sırtına bindirilirken kamu kaynakları sermaye gruplarına aktarılıyor. Sosyal devlet ilkesi görmezden gelinerek hazırlanan bütçede, halkın refahını gözeten en ufak bir hamle yok. En zenginlerin sırtı kamu teşvikleri ve vergi sıfırlamalarıyla sıvazlanırken, bu bütçeye göre halk yine en çok vergiyi ödeyip yine en az hizmeti alacak. Oysa halkın vergileri şirketlerin kâr hanesine değil, yurttaşların ihtiyaçlarına ayrılmalıdır. Bütçe, halkın ortak kaynağıdır. Bu kaynaktan en büyük pay emekçiler, emekliler, gençler ve engelliler başta olmak üzere yoksul halkımızın tamamına ayrılmalıdır. Bütçe, ekonomi gemisinin rotasıdır; rotası adil ve bilimsel şekilde belirlenmeyen bu geminin daha da derin ekonomik krizlerin kıyısına vuracağı ne yazık ki gün gibi ortadadır” şeklinde konuştu.

‘İŞ BIRAKMA EYLEMİ BİR UYARI’
Gasp edilen hakların teslim edilmemesi halinde üretimden gelen gücün kullanılmaya devam edileceğinin altını çizen Koç, “Kamu emekçisinin umudu olan Birleşik Kamu-İş olarak altını çiziyoruz: Bu iş bırakma eylemimiz bir uyarıdır. Kamu emekçisi, gasp edilen hakları teslim edilmedikçe üretimden gelen gücünü kullanmayı da demokratik hakları çerçevesinde mücadele etmeyi de sürdürecektir. Nasıl belirlendiği belli olmayan gerçek dışı enflasyon rakamlarını, ekonomik krizin faturasının önümüze koyulmasını, milli gelirden almamız gereken payın gasp edilmesini kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.