Olgay GÜLER
Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği tarafından, ’22 Mart Dünya Su Günü’ dolayısıyla düzenlenen ‘İklim Krizi ve Edirne’ sempozyumunda konuşan Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Mustafa Tan, iklim değişikliğinin etkilerinin yoğun olarak hissedildiğini Türkiye’nin, gelecek dönem projeksiyonlarına göre 2030 yılı sonrasında ‘su kıtlığı’ çeken ülkeler arasında yer alacağının ön görüldüğünü söyledi.
Edirne’de 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla ‘İklim Krizi ve Edirne’ sempozyumu gerçekleştirildi. Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği tarafından T.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde gerçekleştirilen sempozyumun açılışı programına Edirne Vali Yardımcısı Turgut Subaşı, Edirne Belediye Başkanvekili Cenk Ergüden, Belediye Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkulu, T.Ü. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Tan, kurum ve kuruluşların temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda akademisyen ve öğrenciler katıldı.
‘YAKIN GELECEKTE SU SAVAŞLARI YAŞANACAĞI KONUŞULUYOR’
Açılış programında konuşan EÇGD Başkanı Ayten Eren, artık günümüzde iklim krizinin neden olduğu doğa olaylarının küresel ölçekte yaşandığına dikkat çekti. Eren, “Bunların sonucu olarak, susuzluk, gıda krizi, göçler, afetler gibi yaşamımızı direkt etkileyecek durumlardan da endişe duyuyoruz. Petrol savaşlarından sonra, yakın gelecekte su savaşlarının yaşanacağını bilim dünyası bir süredir konuşuyor. Son günlerde barajlarımızda su kalmadığı haberleri ve Kırklareli iliyle yaşadığımız Kayalı Barajı tartışmaları gelecekteki susuzluk sorununa küçük de olsa bir örnek. EÇGD olarak kent paydaşlarımızla bir araya geldiğimiz bu sempozyumda iklim krizinin Edirne’ye etkilerini, kentimiz idarecilerinin ve üniversite akademisyenlerimizin sunumlarıyla daha iyi anlayabileceğiz. Amacımız; bu konuda bütüncül bir sonuca ulaşmak ve şu 2 soruya yanıt aramak; bu sempozyumdan çıkacak olan sonuç bildirgesinin ışığında, Edirne’de yaşayanlar olarak toplumsal sorumluluklarımızı konuşmaya başlayabilir miyiz? Birlikteliğimizden doğacak güçle, kentimiz için, neler yapabiliriz? Biliyoruz ki bu hedeflere ulaşmak, uzun soluklu ve zor bir süreç” dedi.
‘SUYU KORUMAK VE TASARRUF ETMEK ZORUNDAYIZ’
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Tan da yanlış tarım uygulamaları, plansız kentleşme, sanayileşmenin yarattığı kirlilik ve iklim değişikliği etkilerinin, su kaynaklarını hızla tükettiğini belirtti. Tan, “Raporlarda; iklim değişikliğinin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği ülkemizin, gelecek dönem projeksiyonlarına göre 2030 yılı sonrasında ‘su kıtlığı’ çeken ülkeler arasında yer alacağı ön görülmektedir. Dünyamızın ve ülkemizin içinde bulunduğu bu büyük tehditten Edirne’miz uzakta değildir. Edirne, üç nehrin buluştuğu, suyun bereketiyle bereketlenen ve bu sayede tarih boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapan bir kent olmuştur. Meriç, Tunca ve Arda nehirleri, bu topraklara can vermiş; tarımı, kültürü ve yaşamı beslemiştir. Ancak, yıllar içinde bu nehirlerin debilerinin azaldığını, suyun kalitesinin düştüğünü ve doğal dengenin bozulduğunu üzülerek gözlemliyoruz. Bu durum bize çok net bir mesaj veriyor: Artık suyu korumak, tasarruf etmek ve sürdürülebilir politikalar geliştirmek zorundayız. Aksi takdirde gelecek nesillere susuzluk ve kuraklıkla boğuşan bir dünya miras bırakacağız” şeklinde konuştu.
‘İKLİM KRİZİ YANI BAŞIMIZDA’
Belediye Başkanvekili Cenk Ergüden de iklim krizinin artık geleceğin değil, bugün herkesin kaçınılmaz bir problemi olduğunu dile getirdi. Ergüden, “Yağış düzenlerindeki değişiklikler, sıcak hava dalgaları, kuraklık, seller artık uzak coğrafyalarda değil, yanı başımızda tam yaşadığımız şehirde kendini gösteriyor. Edirne, bereketli toprakları, zengin su kaynakları ve doğal güzellikleriyle tanınan, tarihi bir miras kökü bulunan bir şehir. Ancak son yıllarda yaşadığımız taşkınlar, sıcak hava dalgaları ve su kaynaklarının azalması yönlü iklim krizi sinyallerinin çoğunun ifade ettiği üzere önemli sorunların kapımızda olduğunu anladığımız bir şehir. Su kaynaklarımızı daha bilinçli kullanmak, doğaya zarar vermeden üretmek ve doğaya zarar vermeden tüketmek üzere Edirne’yi iklim krizine karşı daha dirençli bir şehir haline getirmek, hepimizin elinde. Bizler de Edirne Belediyesi olarak daha dirençli bir Edirne için, sürdürülebilir enerji ve iklim eylem planlarımızı hazırladık. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çevre projeleri yönünde, yeni faaliyetler geliştiriyoruz. Bu mücadelede hepimiz, bu sorumluluğu taşımak durumundayız. Hepimize sorumluluklar düşüyor” ifadelerini kullandı.
‘SU AZLIĞI OLAN BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ’
Vali Yardımcısı Turgut Subaşı da iklim değişikliklerinden en az etkilenmek, özellikle de su kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak için herkesin duyarlı olması gerektiğini belirtti. Subaşı, “En önemli şey, iklim bozulmasında fosil yakıtların kullanılması olduğunu bilim insanları ortaya koyuyor. Bunun için geldiğimiz çağ itibariyle de bu yakıtların kullanımını en aza indirmek, bunun yanına yenilenebilir enerji kaynaklarını daha fazla öne çıkarmak zorundayız. Devletlerin, hükümetlerin, yerel yönetimlerin herkesin bakış açısında bu önemli yer tutmaktadır. Benden önce de ifade ettiler; su krizinden aslında su bolluğu olan bir ülke olduğumuzu düşünürüz ama halbuki su azlığı olan bir ülkede yaşıyoruz. Edirne’de ben 6 aydır buradayım; insanların toplumsal hayatta bütün bireylere baktığınızda en çok konuştukları konu tarımsal faaliyetler ama tarımsal faaliyetleri burada suya bağlı yürüdüğü için de suyu en çok düşen bir kentte yaşıyoruz. Mesela bir çeltik komisyonu var burada, bu bölgeye has. Çeltik Komisyonu birinci görevi yağacak yağmurları hesaplamak, su miktarını iyi tartmak ve ona göre ekilebilir arazileri belirledik. Dolayısıyla ne oldu? Bu faaliyet doğrudan çiftçimizi bile etkiliyor. Öğrencimizi etkiliyor, su kaynaklarının kıtlığı, azlığı” diye konuştu.
‘SU KULLANIMINDA BİLİNÇLİ OLMALIYIZ’
Su kaynaklarını en ekonomik şekilde kullanmanın önemine değinen Subaşı, “Üç nehrin buluştuğu bir ilimizde yaşamamıza rağmen, bu nehirlerimizdeki su miktarı sonsuz değil, onları en iyi şekilde rezerv alanda tutmak, en ekonomik şekilde kullanmak ve çiftçimizin de en ideal şekilde, en optimum şekilde kullanarak en iyi tarımsal faaliyeti yaparak en çok gelir kazanmasını sağlamak. Bunlar hepsi bilinçli olmayı, su kullanımındaki bilinci arttırmayı gerektiren şeylerdir. Bundan sonra şunu diyoruz gençlerimizle beraber; bu doğa, çevre, ortam, güzel ülkemiz, güzel vatanımız bize bir miras değil, geleceğe bırakacağımız bir emanet olduğu bilinciyle hareket edeceğiz” dedi.
Konuşmaların ardından sempozyum Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Tan ve İl Sağlık Müdürü Dr. İshak Yıldırım’ın başkanlık ettiği ilk oturumla başladı. Oturumda, T.Ü. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Belgin Elipek tarafından ‘Küresel İklim Değişikliği ve Edirne’, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden Mert Sümer’in ‘İklim Değişikliği Sonucu Çevresel Sorunların Edirne İlindeki Yansımaları’ ve Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Celal Karlıkaya’nın ‘Yerküremiz İklimimiz Değişirken Ayakta Kalabilmek İçin Başka Bir Sağlık Yönetimi Gerekiyor Mu?’ konularındaki sunumları gerçekleştirildi.