Olgay GÜLER
Kalıcı saat uygulaması toplumun birçok kesimi tarafından tepki çekerken, Türkiye’nin Batı komşusu Bulgaristan ve Yunanistan dün 04.00 itibariyle saatlerin ibrelerini 1 saat geri alarak kış saati uygulamasına geçmesi sonucu iki ülke ile aradaki saat farkı 1’e, Balkanlar’daki diğer 9 ülke ile saat farkı ise 2’ye çıktı. Güneş ışınlarının Balkan ülkeleriyle aynı anda ulaştığı Edirne’de Veli-Der Başkanı Kezban Demir, saatlerin geri alınmamasının en çok öğrencileri etkilediğini, bunun Türkiye’nin en batısında yer aldığı için günün en geç aydınlanması nedeniyle en çok buradaki çocuklarını olumsuz etkilediğini söyledi. Eğitim İş Edirne Şubesi Başkanı Nedim Zobar, hiçbir bilimsel temeli olmayan, hem çocukların sağlığını bozan hem ülke ekonomisine zarar veren kalıcı yaz saati uygulamasına derhal son verilmesini istediklerini bildirdi.
“Edirne Türkiye’nin en batısında bulunan şehridir ve bu nedenle günün en geç aydınlandığı kentler arasında yer alır. Kış saati uygulamasına geçilmemesi en çok kentimiz çocuklarını olumsuz etkilemektedir” dedi..
Gün ışığından daha fazla yararlanma hedefinde olan yaz ve kış saati uygulamaları Türkiye’de 9 yıldan beri hayata geçirilmiyor. Hava henüz aydınlanmadan işe ve okula gitmek zorunda kalınması nedeniyle kalıcı yaz saati özellikle veliler ve çalışanlar tarafından tepki görüyor.
‘SAATLERİN GERİ ALINMASI EN ÇOK ÖĞRENCİLERİ ETKİLİYOR’
Edirne Veli-Der Başkanı Kezban Demir, Avrupa’nın kış saati uygulamasına geçmesine rağmen Türkiye’nin halen bu uygulamaya dönmediğini belirterek, “Uzun yıllardan beri kalıcı yaz saati uygulamasından vazgeçilmediği için ülkemizde çocuklarımız karanlıkta yollara düşüyor. Saatlerin geriye alınmaması en çok öğrencileri etkiliyor. Özellikle ikili eğitime devam eden öğrencilerimiz daha da çok zorlanıyorlar. Çocuklarımızı sabahın o erken saatlerinde zorla okula yolluyoruz. Hele kışın buz gibi soğuk ve zifiri karanlıkta gitmek zorunda kalıyorlar. Sabahın kör karanlığında güvenliğinden de endişe duyduğumuz kent sokaklarında yola çıkıyor çocuklarımız. Bu koşullarda okullarına ulaşan öğrencilerimiz genellikle ilk dersleri uyuklayarak geçiriyorlar” dedi.
‘EN BATI’DA OLAN EDİRNE EN GEÇ AYDINLANAN YER’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ekim ayında kış saati konusunda bir genelge yayımladığını hatırlatan Demir, “Genelgede, mevzuat hükümleri uyarınca yaz saati uygulamasının devam ettirilmesi nedeniyle ‘kış saati’ şeklinde düzenleme talebine ilişkin olarak, il bazlı mesai ve ders saati başlangıç saatlerini belirlemeye valiliklerin yetkili olduğu hatırlatıldı. Edirne Türkiye’nin en batısında bulunan şehridir ve bu nedenle günün en geç aydınlandığı kentler arasında yer alır. Kış saati uygulamasına geçilmemesi en çok kentimiz çocuklarını olumsuz etkilemektedir. MEB genelgesiyle mesai ve okul giriş çıkışlarını düzenleme yetkisi bulunan valilikten talebimiz öğrencilerimizin karanlıkta okula gitmelerini önlemek için mesai ve okul giriş çıkış saatlerini düzenlemesidir” diye konuştu.
AYDINLIĞA UYANMAK İSTİYORUZ
Eğitim İş Edirne Şubesi Başkanı Nedim Zobar, hiçbir bilimsel temeli olmayan, hem çocukların sağlığını bozan hem ülke ekonomisine zarar veren kalıcı yaz saati uygulamasına derhal son verilmesini istediklerini bildirdi.
‘Enerjide verimlilik’ ve ‘tasarruf’ gibi ironik bir iddiayla hayata sokulan bu israf uygulamasında inat edilmesinin anlaşılır bir tarafı olmadığını belirten Zobar, “Aydınlığa uyanmak istiyoruz” dediği Hudut’a yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın ısrarıyla Bakanlar Kurulu gündemine gelen ve 2016’da uygulamaya giren kalıcı yaz saati uygulaması, yıllardır milyonlarca çalışanımızı ve öğrencimizi olumsuz etkilemektedir.
Çocuklarımız, daha günün ağarmadığı saatlerde yollara düşmek zorunda kalmaktadır. Uykuya ve gün ışığına gelişimsel olarak en ihtiyaç duyduğu yıllarda çocuklarımızın bu kör, ışıksız saatlerde okula gitmek zorunda bırakılmasının hiçbir mantıklı gerekçesi yoktur. Uyku mahmurluğunu üstünden atamamış çocuklarımızın sabah sabah ışıklar açılacak kadar karanlık sınıflarda ders dinlemeye çalışması, hem eğitimcilerimiz için hem velilerimiz için hem de öğrencilerimiz için bir çile halidir.
‘Enerjide verimlilik’ ve ‘tasarruf’ gibi ironik bir iddiayla hayatımıza sokulan bu israf uygulamasında inat edilmesinin anlaşılır bir tarafı yoktur. Uygulama tasarruf sağlamadığı gibi hem çocuklarımızın sağlığını ve okul başarılarını, hem de toplum psikolojisini ve iş verimliliğini de olumsuz etkilemektedir. AKP’nin elektrik şirketlerine sağladığı rantın faturasını çocuklarımız ve ailelerine ödetmeye kimsenin hakkı yoktur.