Edirne Milletvekili ve Ziraat Mühendisi Ediz Ün, çiftçilerin 2024’te tarım sektöründe zorlu bir yıl geçirdiğini, ancak 2025’in daha da zor olacağını belirterek, ““Çiftçiler tarımın en zor yılına hazırlıklı olmalı” dedi.
Ün, Türkiye’nin bitkisel üretimde yerinde saydığına dikkat çekerek, “Son 35 yıldır buğday üretimimiz 20 milyon ton, arpa üretimimiz 8 milyon ton seviyesinde. Çeltik üretimi son 10 yıldır 950 bin ton, mısır üretimi ise son 3 yıldır 8,5 milyon ton civarında seyrediyor. Diğer tahıl ürünlerini de dahil ettiğimizde, yıllık toplam tahıl üretimimiz son 10 yıldır ortalama 37 milyon ton gerçekleşti. Buna karşın son 35 yılda ülke nüfus 56 milyondan 86 milyona çıktı. Üretimin artan nüfusa yetmediği açıkça ortadadır” dedi.
Türkiye’nin bu temel ürünlerde sürekli ithalatçı konumda olduğunu vurgulayan Ün, “Anavatanı ülkemiz olan buğdayda, 2023 yılında dünyada en çok buğday ithal eden ülke olduk. AKP hükümeti, üretimi artırmak yerine ithalata yöneliyor. Bu yıl buğday alım fiyatlarını sadece %11,1 ila %12,1 oranında artırdı, arpa fiyatını %3,6 ile sınırlı tuttu. Çiftçinin eline biraz para geçer geçmez, mısır ithalat kararı aldı. 2023’te çeltik ithalatında Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılırken, 2024’te mısır ithalatında yeni bir rekor kıracağız” ifadelerini kullandı.
“Üretim Yapılmazsa İthalat Kaçınılmaz Olur”
Üretim yerine ithalatın tercih edilmesinin tarım sektöründe dışa bağımlılığı artırdığını belirten Ün, “Türkiye maalesef tarım ürünlerinde ithalatçı bir ülke haline geldi. AKP’li bakanlar kelime oyunlarıyla Türkiye’nin ihracatçı olduğunu iddia etse de TÜİK verileri gerçeği gösteriyor. AKP döneminde 112 milyar dolarlık tarım ürünü ithalatı yapılırken, 45,4 milyar dolarlık cari açık verildi. Şüphe duyanlar Cumhurbaşkanlığı’nın 2025 Yılı Yıllık Programı’na bakabilir. Gerçekler ortada; ancak algı yaratmayı tercih edenler, kelime oyunlarıyla kamuoyunu yanıltıyor” dedi.
“Çiftçi Desteklenmiyor, Borçları Artıyor”
Ün, tarım desteklerinin yetersizliğine dikkat çekerek, “2024’te çiftçilere 442 milyar lira destek verilmesi gerekirken sadece 91,5 milyar lira ayrıldı. 2025 için ise kanunen verilmesi gereken 615 milyar lira yerine, yalnızca 135 milyar lira açıklanıyor. Çiftçilerin 2025’te alması gereken 480 milyar lira ile birlikte, kanun çıktığından bu yana ödenmeyen destek miktarı 1 trilyon 372 milyar lirayı buluyor. OECD verilerine göre 2000-2002 arasında GSYH’nin %5,40’ı tarım desteği olarak verilirken, bu oran 2023’te %1,09’a düştü. Hangi veriyi ele alırsak alalım, çiftçinin yeterince desteklenmediği açık” dedi.
Ün, destek eksikliğinin çiftçileri üretimden kopardığını belirterek, “2003’te Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 765 binken, 2024’te bu sayı 2 milyon 334 bine düştü. ÇKS’de yapılan değişikliklere rağmen 431 bin çiftçi sistemden çıktı. Kalan çiftçiler ise her geçen gün daha fazla borçlanıyor. 2002’de çiftçilerin bankalara olan borcu 2,4 milyar lirayken, bugün bu rakam 784 milyar lirayı aştı,” ifadelerini kullandı.
“2025, Tarım İçin Felaket Yılı Olacak”
2024’ün çiftçi için bir felaket yılı olduğunu söyleyen Ün, “AKP hükümeti, 2024 yılında çiftçinin üzerinden adeta bir silindir gibi geçti. 2025 daha da kötü olacak. Asgari ücrete anlamlı bir artış yapmayan hükümet, gıda enflasyonunda Avrupa ve OECD’de birinci, dünyada ise beşinci sıradayız. Çiftçinin ürünlerinin para etmemesi için düşük alım fiyatları açıklayarak bu sorunu daha da derinleştiriyor. 2025 yılı, Türkiye tarımı açısından tam bir felaket yılı olacak,” dedi.
Yeni Yıl Mesajı
Edirne Milletvekili Ediz Ün yayımladığı yeni yıl mesajında, “Eğer vatandaşlar olarak 2025 yılını bir mücadele yılına dönüştürürsek bize dayatılan zorlu koşulları değiştirir ve yeni bir başlangıç yapabiliriz” dedi.
Milletvekili Ün, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında şunlara yer verdi:
“Hepimizde acı tatlı anılar bırakacak bir yılı daha tamamlıyoruz. 2024 yılı emeğiyle geçinen yurttaşlarımız için zor geçen bir yıl oldu. Emeklisi, işçisi, çiftçisi, esnafı, öğrencisi ekonomik koşulların ağır baskısı altında bir yıl geçirdi. Görünen o ki; maalesef 2025 yılı daha da zor bir yıl olacak.
Yalanın örgütlü ve güçlü gerçeğin sesinin kısık olduğu zamanlardan geçiyoruz. Her yerden yalanın sesi gelince algılarla, manipülasyonlarla gerçek bastırılıyor. Sonra çiftçinin ürettikçe battığı, emeklinin açlık sınırının altında maaş aldığı, çalışanın 22 bin 104 lira asgari ücrete köle yapıldığı, insanının vizesiz hiçbir yere gidemediği bir ülke manzarası karşımıza çıkıyor. Yalan ne kadar güçlü olursa olsun gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
İnsanın en büyük özelliklerinden birisi mücadele ederek koşullarını değiştirme gücüne sahip olmasıdır. Eğer vatandaşlar olarak 2025 yılını bir mücadele yılına dönüştürürsek bize dayatılan zorlu koşulları değiştirir ve yeni bir başlangıç yapabiliriz. Bunun için gerekli güç halkımızda vardır.
2025 yılı her alanda mücadele ve yeniden başlamanın yılı olacaktır. Ülkemiz için bunu yapmak zorundayız. Bu ülkenin işçisinin, çiftçisinin, emeklisinin, esnafının, genç ve çocuklarının yani ülkece hepimizin geleceği bu mücadeleye bağlıdır. Ülke kaynaklarının bir avuç yandaşa aktarıldığı bir düzen devam edemez. Sonunda mutlaka gerçekler ve haklılar kazanacaktır.
Yeniyılın ülkemize ve dünyaya barış, kardeşlik ve huzur getirmesi umuduyla halkımızın yeni yılını kutlar; mutluluk ve sağlık dolu nice yıllar dilerim.”