26 Haziran 2025 Perşembe
Geçmişte düğünlerimizi genellikle yaz ortasından sonra ve sonbaharda, harman zamanı yapardık. Tarım toplumunun getirdiği zorunluluktu. Tarım bitti gibi. Zaten artık tarımsal üretim makineleşme sayesinde harman sonunu yani sonbaharı beklemiyor. Her aile kendi durumuna göre kış ayları hariç azalsa da 12 ay düğün yapabiliyor.
Geçen gün yerel gazetedeki iki haber dikkatimi çekti.Bazen zaman göstergelerinden anlamlar üretiriz. 11.11.2011 gibi, 22.02.2022 gibi. 05.05.2025 gibi. Pazar gününü de öyle kodlayan 20 kişi “25.05.2025” günü nikah yapmış, yeni aile kurmuş. Gençlerimiz mutlu, mesut, sağlıklı ve sevdikleriyle birlikte bir ömür geçirsinler.
İkinci haber ise bir “düğün mevsimi” olduğu yönünde. Havaların ısınması ve yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte başlayan dönem yoğun düğün sezonu imiş ki terziler mesaisini yoğunlaştırmış. Habere göre gelinlik, nişanlık, abiye ve özel günler için hazırlık yapan vatandaşlar, terzilerin yolunu tutmaya başlamış. Terzimiz bu dönemde adeta zamanla yarıştıklarını belirtmiş. Siparişlere yetişmek için erken saatlerde atölyesini açtığını ve geç saatlere kadar çalıştığını söylemiş. Ne güzel işler artmış.
Pazar günü akşamı yani 1 Haziran günü de benim kızımın düğünü var da o nedenle gündemimde düğünler var! Evlenme düğünlerinde yeni aileler kuruluyor. Biliyoruz ki iktidarımız da 2025 yılını Aile Yılı ilan etti. Bu nedenle de evlenen ve evlenecek olanlara bazı bilgiler vereyim diyeceğim ama biliyorum onlar cicim-balım aylarında bu tür bilgileri duymazlar da aileleri okur.
İktidarımız maalesef böyle; akşam akla gelen veya kulağa fısıldanan fikir, sabah müjde olarak beyan edilebiliyor. Sonuçta tüm kurumlar plansız programsız alelacele ne yapacaklarını yazıveriyorlar. Ya da plan var da uyan yok mu desek.
Çünkü devlet kayıtlarında; “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı” (2024-2028) var. Bu plan dahilinde 1 Ocak öncesi her kurum yıllık planlamasını yapmış ve kamuoyuna duyurmuş olmalıdır. Resmiyet, devlet, ciddilik ister. 6 Ocak günü haberlerde cumhurbaşkanı müjdesi olarak duyduk.
Ama kurumların haberi olmamış veya icra emri koltuklarında oturanlar ile icra eyleyenler birbirinden kopuk ki konuyu anlayamamışlar. Örneğin; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tren seyahatlerinde ailelere ve yeni evlenen çiftlere özel indirimler sunulacağını 8 Mart günü açıklamış. Örneğin; PTT doğurganlığı arttırma yönlendirmedi yapan hükümete rağmen 2025 Aile Yılı anısına 100 bin adet basıp 29 liraya piyasaya sürdüğü pullarda bir çocuk, anne-baba ve dede-nine görseli yapmış. Çocuk sayısı bir, oysa iktidar en az üç diyor.
Yönetimin sürekli şikâyet ettiği doğurganlığın azalması durumu şöyle; 2001 yılında 1.323.341 doğum var iken 2024 yılında 958.408’e gerilemiş. Yani aileler Cumhurbaşkanına inat mı ediyorlar ne, fazla çocuk sahibi olmak istemiyorlar. Oysa 15-20 yıl önce birçok ailelerin hedefi üç çocuk ve adları da Recep ve Tayyip ve de Erdoğan koymaktı.
TÜİK verilerine bakmaya devam edelim; 2001-2024 arası yıllarda ilk evlenme yaşı erkeklerde 26’dan 28,3’e, kadınlarda 22.7’den 25.8’e çıkmış. Yani evlenmeyi öteliyor, erteliyor gençler. Boşanmalar ise her yıl artmakta. 2001 yılında 91.994 olan boşanma sayısı 2024’te 187.343 olmuş. Yani iki kat artmış.
Her toplumsal değişimin sosyal nedenleri vardır. İktidar yarattığı bozuk düzen sonucunda kul haline getirdiği toplumu “aile kutsallığı” ile süsleyerek ulufe olarak dağıttığı küçük ödemelerle oyalamayı sürdürmektedir. Doğumları arttırmak için; ikinci çocuğa her ay 1500, üçüncü çocuğa ise 5000 lira verecekmiş. Yeni evlenenler şartları uyuyor ise 150.000 lira beş yıl sonra ödemeli evlilik yardımı yapacakmış.
Yoksulluğun, işsizliğin, umutsuzluğun her gün arttığı sistemde birileri müjdelerle ancak bir kısım insanı kandırır. Çözüm;dünyanın en verimli ve en önemli coğrafyasında insan gibi yaşayabilecek bir sosyalist cumhuriyet, katılımcı demokrasi kurmaktır. Bu da biz yurttaşların görevi ve sorumluluğudur.