DOLAR 34,2584 0.07%
EURO 37,1193 0.15%
ALTIN 3.003,090,38
BIST 8.654,39-1,58%
BITCOIN 2310479-2,60%
Edirne
16°

AÇIK

05:52

İMSAK'A KALAN SÜRE

BÜLENT AYAN

BÜLENT AYAN

21 Ekim 2024 Pazartesi

    MEMLEKETİM!

    MEMLEKETİM!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bir memleket fıkrası…

    **

    Muhtar köylerine gelen milletvekiline dert yanar:

    -Çok büyük iki sorunumuz var!

    Vekil hemen atılır:

    -Lafı mı olur muhtar? Söyle halledelim.

    Muhtar birinci sorun olarak köyde sağlık ocağı bulunduğunu ancak doktor olmadığını anlatır.

    Vekil bunun üzerine, Sağlık Bakanı’nı hemen arayıp durumu bildireceğini belirttikten sonra, cep telefonunu çıkararak birisiyle konuşmaya başlar ve ardından muhtara döner:

    -Tamamdır. Doktor yarın sabah köyde olacak!

    Ve, arkasından ekler:

    -İkinci sorun nedir?

    Muhtar, vekile yanıt verir:

    -Köyde hiçbir cep telefonu çekmiyor!

    **

    Helal olsun muhtara, yememiş!

    Ama dinle muhtar kardeşim:

    Telefonlar çekince mazot, gübre, zirai ilaç girdileri yetmezmiş gibi bak bir de böyle giydirecekler?

    Bizzat yaşadım…

    Yıllardır aynı GSM hattını kullanıyorum.

    Geçen Eylül ayında ödediğim fatura bedeli 206,90 TL.

    Bu ay ne geldi biliyor musun?

    Tam 554,90 TL.

    Arada 348 TL gibi uçuk bir fark bulunuyor…

    Yüzde kaç zam?

    Vay memleketim!

    **

    Türk edebiyatının en ünlü şairlerinden Nazım Hikmet en çok bilinen şiirlerinden birisi olan Davet’te “Bu memleket, bizim…” diye seslenir…

    Yıllar geçmiş…

    **

    İşte o güzelim memlekette bugün yaşadıklarımız…

    Bunlar daha dünküler:

    **

    Şeytanın bile 40 yıl düşünse aklına gelmeyecek Kredi Kartı limitinden 750 TL alma hikayesi…

    **

    At eti, katır eti, eşek eti, domuz eti muhabbetleri…

    **

    Yenidoğan çetesi, bebek katliamları…

    **

    Vay memleketim!.

    Devamını Oku

    ERGENE – MERİÇ

    ERGENE – MERİÇ
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Çorlu, günümüzde nüfus bakımından Trakya’nın en kalabalık yerleşim merkezi..

    2023 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre nüfusu 294 bin 020…

    Yeni yıla girerken artık kesin 300 bin’i geçer gözüyle bakılıyor.

    Sanayileşme ile 1990’lı yıllardan itibaren nüfusu katlayarak büyüdü.

    Oysa 60’lı yıllarda 25-30 bin’lik oldukça küçük, Trakya’nın göbeğinde şirin bir ilçe…

    Yaşı ilerleyenler bilir…

    O yıllarda Edirne – İstanbul arasında ağır ağır gidip gelen genelde Bedford, Maguris, Scania Vabis gibi dönemin en gözde markaları olan yolcu otobüslerinin şoförleri en çok Kuleli rampasında zorlanırdı.

    Çorlu’nun bölgenin tam ortasında olması nedeniyle en uzun molayı da ilçe merkezindeki meydanda verirlerdi.

    Burada durur durmaz, yolcular aşağıya inmeden içeriye ilk olarak kıza boylu cılız orta yaşlı  bir adam girerdi:

    -Kim çağırdı fıstıkçıyı? Kaynanam kavurur ben satarım!

    Arkasından ellerinde paketlenmiş köfte satanlar, lahmacuncusu, başka başka seyyar satıcılar …

    Buraya gelmeden Kuleli gibi Çorlu girişindeki rampa da hatırı sayılır cinstendi.

    Üstelik bir de buna Çorlu Deresi’nin kenarına konuşlanmış deri atölyelerinden yayılan o pis kokular da eklenince işte burada yolculuk dayanılmaz hal alırdı.

    İşte o kokular bugün zehir akan Ergene’nin adeta işaret fişeği!

    **

    Çorlu süreç içerisinde bölgenin “sanayi başkenti” olunca Ergene maalesef sizlere ömür.

    90’lı yıllardan itibaren Lüleburgaz Karamusul köyü, Pehlivanköy gibi pek çok yerde bölge insanı tehlikeye dikkat çekmek için ayağa kalkmaya başladı…

    Trakya’nın çevre dostu insanı Uzunköprülü Avukat Bülent Kaçar, o günlerde Ergene Nehri’ndeki ölü balıkları göstermek için davet etmişti…

    Buluştuk, birlikte Ergene’yi gezdik, onlarca ölen balıkları yerinde gördük…

    Demek ki Ergene’de hala hayat vardı!

    **

    2001 yılı Mart ayında dönemin Edirne Valisi merhum Fahri Yücel, Çevre Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere gönderdiği yazıyla bağıra bağıra gelen tehlikenin üstüne basa basa dikkat çekmişti.   

    Ya bugün?

    **

    Oysa geçmişte neler neler dinledik.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ergene’nin “Haliç gibi temizleme” sözü verdiği yıl 2011 idi…

    Peki, eski Orman ve Su İşleri Bakan Veysel Eroğlu ne demişti?

    Ergene’nin çocuk oyuncağı olduğunu, 2015’te Ergene’de yüzeceğini…

    Sağlık Bakan Mehmet Müezzinoğlu da 2015 yılında Ergene’de balık tutacağını iddia etmişti.

    2024 bitiyor…

    Ne balığı, kurbağa sesi dahi yok!

    **

    Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen Meriç- Ergene Havzası Havza Su Kurulu Toplantısı Tekirdağ Valiliği koordinasyonunda geçtiğimiz günlerde Tekirdağ’da gerçekleştirildi…

    Tekirdağ Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre, havzada yer alan illerdeki su yönetimi ile ilgili gündemdeki konular hakkında görüş alışverişinde bulunularak il su kurullarında alınan müşterek kararlar ile çözülemeyen hususlar ele alındı.

    **

    Konu, yılların kanayan yarası Meriç – Ergene Havzası…

    Güzel…

    Dileriz verimli olmuştur!

    **

    Olmuştur da…

    O ünlü ata sözüne göre, taş nerede ağırdır?

    Elbette yerinde…

    Sormazlar mı?

    Arkadaş, Meriç – Ergene nerede?

    Doğru cevap “T” şıkkı.

    O iki nehrin geçtiği Edirne dururken..

    Üstüne üstlük DSİ Bölge Müdürlüğü de burada bulunurken toplantı teee Tekirdağ’da!

    Yaptık, oldu!

    Devamını Oku

    14 YIL!

    14 YIL!
    2

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yıllarca yaygın basın…

    Ardından yerel medya…

    Bir süre ayrı kaldığım Edirne’ye 2010’da döndüm.

    Hudut ailesine aynı yılın 1 Ekim günü yayınlanan 10 bin 910’uncu sayısında katıldım.

    Takvimin, saatin işi ne?

    Bugün 7 Ekim 2024 Pazartesi…

    Tam 14 yıl geride kalmış.

    Hudut’un logosunun hemen altındaki rakam bugün 15 bin 146’ncı sayısını gösteriyor .

    Bir başka deyişle 4 bin 236 sayısına imza atmış bulunuyorum…

    Daha ne kadar katkıda bulunurum bilemiyorum…

    Ancak şunun çok iyi bilinmesi gerekiyor…

    Ulusalı, yereli hemen hemen hepsi giderek ağırlaşan ekonomik koşullar nedeniyle gazeteler önlerini göremiyor…  

    Açıkçası daha da kötüye gidiyor!

    Böyle nereye kadar gider?

    Koca bir soru işareti!

    **

    Hudut’a başladığımda bu köşedeki ilk yazımı geçmişte kalan bir kaç Ekim ayında alıntılayarak burada aktarmıştım.. .

    İçimden yine geçti…

    İşte o yazı:

    **

    HOŞ BULDUK

    Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıymış.

    Aynen öyle!

    Herkese merhaba…

    Yazgıda hudut kentinde yeniden yaşamakla birlikte “Hudut”ta çalışmak da varmış.

    “Hudut”a bir de buradan merhaba!

    Aslında “Hudut” bana hiç de yabancı değil.

    O (Hudut) bu meslekte 40, ben 30 yılı geride bıraktım.

    Yani, “agam” gibi!

    Sevgili Gönül Uyanıktır ise çok eski bir arkadaş, çok değerli bir dost.

    Üstelik, “tevellüt” gibi meslekte de hemen hemen yaşıtız.

    Ortak payda gibi..

    Evet, artık “Hudut”tayım.

    “Güvenilir Haberciliğin Adresi” Hudut’un o “güvenirliliğini” özenle koruyarak çok daha iyi “Hudut” için “Hudut”tayım…

    Bunu söylerken, gazete kağıdını “külah” yapıp içinden ”tavşan” çıkarak durumda olmadığımızı elbette biliyoruz.

    “Tavşana kaç, tazıya tut” gibi bir anlayışın ise önceden olduğu gibi her zaman karşısında olduğumuzu burada bir kez daha belirtiyoruz…

    Bizim anlayışımız, bünyesinde çok sayıda “tarihi köprü” barındıran bu hudut kentinde, herkesin bilgi edinme, haber alma, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri hakkını kullanabilmesi için basın alanında sağlam bir “köprü” oluşturmaktır.

    Basın ve yayın özgürlüğünün temel insan hakları olduğuna inanan Hudut, bunu gerçekleştirirken, ulusal önderimiz Atatürk’ün ilke ve devrimleri ile basın meslek ilkelerine sonuna kadar bağlı kalarak yoluna emin adımlarla devam edecektir.

    Yeniden merhaba…!

    **

    O gün, 14 yıl önce nelerden söz etmişiz, ya bugün?

    Önümüzü göremiyoruz!

    Devamını Oku

    ÖN – ÜN

    ÖN – ÜN
    2

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Her hafta bu köşede Pazartesi günleri yazmaya çalışıyorum..

    Belki de bu en kısası olacak!

    **

    Eylül’ü bugün uğurluyoruz…

    Ayın başlarında CHP’nin tüzük değişikliği gündemli 20. Olağanüstü Kurultayı Ankara’da gerçekleştirildi.

    En çok tartışılan konulardan biri ise aday seçim yöntemi…

    **

    Yani:

    Ön seçim mi?

    Ya da…

    “Ün” gibi mi?

    **

    Bütün mesele işte bu!

    Devamını Oku

    BE YA!

    BE YA!
    2

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Toprak Mahsulleri Ofisi çeltik alım fiyatlarını baldo grubunda 31 lira, Cammeo grubunda 30 lira ve Osmancık grubunda ise 25 lira olarak belirledi.

    Bir başka deyişle iri tane 31, orta tane 30 ve ufak tane 25 lira…

    Türkiye çeltik üretiminin neredeyse yarısının gerçekleştirildiği Edirne’de açıklanan bu fiyat üreticide şok etkisi yarattı…

    Nedeni ortada…

    Maliyet!

    **

    Edirne’de çeltik ekimi ülke geneline göre ne kadar yoğun ise İpsala ilçesi ise Edirne geneline göre öyle…

    Bundan birkaç ay önce İpsala Ticaret Borsası, İpsala Ziraat Odası, Karasazlı Sulama Kooperatifi, Genç İş Adamları Derneği, Çeltik Üreticileri Birliği, Yenikarpuzlu Sulama Kooperatifi’nin yöneticileri oturmuşlar 2024 yılı çeltik maliyetini hesaplamışlar…

    Hem de kuruşu kuruşuna…

    Sonuçta hazırladıkları rakama göre 1 kilo çeltik maliyeti tam 30 lira 5 kuruş!

    5 kuruşun dahi hesabı yapılırken TMO’nun rakamları nasıl şok yaratmasın?

    **

    Bir de…

    Çeltikte ortalama maliyet 1 dekara 700 kilogram verim üzerinden hesaplanıyor.

    Çok basit bir örnek…

    Eğer 700 kilonun altında verim alırsan maliyet 30 liranın çok daha üzerlerine çıkıyor!

    Daha azsa daha da yukarı!

    **

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, geçtiğimiz hafta İpsala ilçesinde düzenlenen Çeltik Festivali’ne katılarak, hasat yaptı.

    İpsala Belediyesi geçen Mart ayındaki seçimlerde İYİ Parti’den AKP’ye geçti.

    Bu değişiklik yaşanmasaydı Yumaklı İpsala’ya  gelir miydi?

    Ayrı konu.. .

    **

    Konumuz o değil…

    Konumuz açıklanan çeltik alım fiyatına ilişkin olarak o gün bir kişi haricinde kimsenin sesini yükseltmemesi…

    Bakan Yumaklı, katılımcılara pilav da dağıttığı ilçeden adeta güle oynaya uğurlandı…

    Peki, kimdi bu tek ses?

    **

    Bakan Yumaklı biçerdöverden indiği sırada yanına yaklaşın bir üretici, kendisiyle tokalaştı elini bırakmadı, TMO tarafından açıklanan çeltik fiyatlarından yakındı.

    Nasıl mı?

    -Biz çoluk çocuk 150 gün boyunca çamur içinde mücadele ediyoruz be ya!

    -Bu açıklanan fiyatlar çok düşük. Siz fiyatı açıkladığınız gibi tüccar fiyatı düşürdü be ya!

    -Bunun revize edilmesi lazım. 30 lirayı 35 lira yapın be ya!

    **

    Hem Tarım Bakanı Yumaklı’nın, hem de katılımcıların üreticinin yöre şivesiyle yakınışını tebessümle izlediği görüldü..

    Ne var ki, bakan çeltik üreticisinin o zor sorularına yanıt veremedi.

    Dersin ki, yakınan üretici muhalif…

    **

    Üreticinin ismi de, köyü de saklı kalsın…

    Zurnanın zırt dediği yer işte burası:

    AKP’liymiş be ya!

    **

    O da yakınıyorsa, nokta…

    Devamını Oku