DOLAR 33,9818 0.11%
EURO 37,7251 -0.39%
ALTIN 2.726,78-0,69
BIST 9.771,16-1,67%
BITCOIN 18333260,37%
Edirne
27°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Ziya Gökerküçük

Ziya Gökerküçük

05 Eylül 2024 Perşembe

    65 YAŞ

    65 YAŞ
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Üç yıl önce altı hanenin yaşadığı apartmanda bir dairenin sahibi olarak site yöneticisi olmak zorunda kaldım. Site olmak için gerekli evrakları hazırlamak da zamanı olan bana düştü.

    Dairelerde oturanların zamanları yoktu ve ben gönüllü olarak üşenmeden yaptım, yapıyorum. Az da olsa aidatları toplamak elle olmuyor bu devirde ve zorunlu olarak bankada hesap açtık, kart çıkarttık. Yani ha altı kişilik site, ha 206 kişilik site. İşlemler, sorumluluklar aynı. Sadece az iş ve az iletişim oluyor.

    Haziran ayında, her yıl olduğu gibi yeniden görev aldık ve kararlar aldık. Aynı kişiler; bir yönetici bir denetici. Bankaya gidip kararları gösterdim ki noter masraflarımız olmasın. Mevzuat gereği olmuyormuş ve noterden onay şartmış.

    Notere gittim. Baktı, yaşım 65 üstü olduğu için rapor istedi. Sağlık Müdürlüğü’ne gidip psikiyatristten rapor almam gerekiyormuş. Sonraki gün erkenden kalkıp doktor sırasına girdim. Sıram geldi ve doktorun sorularını gülerek yanıtladım.

    Raporu aldım. Baktım ki “Bu rapor 24 saat geçerlidir” yazıyor. Noter işini yarına bırakamazdım ve hemen notere gidip orada da sıraya girdim. Neyse ki mesai bitmeden oldu.

    Noter çalışanları bu tür işlerle uğraşmayı gereksiz görüyorlar. Raporu veren doktor da aynı sitem ediyor ama mevzuat böyle olunca yapacak bir şey yok.

    Sitede ikamet edenlerin oyuyla seçilmiş kişi neden noterden onay alıyor ki? Değil mi? Hani halkın iradesi, seçmenin iradesi önemli ya? Neden diye soruyorum kendime. Yanıtım; devlete gelir elde etmek. Bin liraya yakın noter harcı verdim. Amaç noterlere para kazandırmak olmasa gerek. Bu paranın ne kadarı size kalıyor diye sordum çalışanlara. Yüzde 70 dolayında para doğrudan devlete gelir olarak aktarılıyormuş. Hastaneye de üçyüz lira verdim. Aidatlar sadece zorunlu temizlik ve ortak elektrik gibi harcamalara ancak yetiyor. Ki bu masraflar için bir defalık ek para toplamak zorunda kaldık.

    Karar verdik; bu son olacak.Bu yılın sonunda bankayı devreden çıkararak aidatları başka türlü toplayacak ve harcamaları da elden yapacağız. Yani her yıl tek taraflı olarak artan noter masrafımızı devletimize vermeyeceğiz. Üzgünüm!

    Bu yaşanmışlıkta en çok dikkatimi çeken 65 yaş üstünde olanların site yöneticisi olmak için rapor istenmesi. Yani 65 yaşında olan devlet memuru ve site yöneticisi olamıyor ama iktidara yakın olan bir idareci ise üst düzey yönetici olabiliyor. Hem yüksek ücretlerle hem de birkaç kurumda aynı anda bu görevleri yapabiliyor.

    Her gün gazetelerde okuyor ve televizyonlarda izliyoruz. Örneğin; Türk Hava Yolları, Kamu İktisadi Teşekkülleri, Sermaye Şirketleri, Kamu Bankaları gibi milyarlarca gelir gider olan kurumlarda üst düzey yöneticisi olabiliyor.

    Halk dilinde denir ya; “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu”.

    Ülkemizde 65 yaş bazı konularda son iken bazılarında başlangıcın simgesi. Kentlerde toplu ulaşımda kart çıkartırsan ücret ödemiyorsun mesela. Ülkede bazı alanlardaki harcamalardan muaf olma ve müze girişlerinde indirimler gibi.Ayrıca daha yaşlı ve bakım ihtiyacı olanlara da değişik hizmetler sunuluyor.

    İşin ilginç yanı; dünyada Avrupa devletleri başta olmak üzere birçok ülkede insanlar yaşlanıyor. Bundan mutlu mu olunur, mutsuz mu olunur, tartışılır.

    Güney Kore nüfusuna oranla 65 yaş üstündeki nüfusun en fazla olduğu ülkeymiş. 2023 yılında nüfusun yüzde 18,4’ü 65 yaş üstü iken 2025 yılında bu oran yüzde 20,6’ya yükselecekmiş.

    Bizde de TÜİK verilerine inanırsak; 2017 yılında yaşlı nüfusun oranı yüzde 8,5 iken bu oran 2022’de yüzde 9,9 olmuş. TÜİK öngörülerine göre bu durum devam ederse; 2030’da nüfusun yüzde 12,9’u yaşlı nüfusu olacakmış. Devamında bu durum; 2040 yılında yüzde 16,3’e ve 2060 yılında ise nüfusun yüzde 22,6’sı yaşlı olacakmış.

    Yaşlanıyoruz; beyler hanımlar. Yaşlı ve sağlıklı yaşamak hepimizin amacı olmalı. Doğrusu; yurttaşın yaşlılık öncesi evrelerinde sağlıklı, mutlu ve güvenli yaşayabilmesi, yaşlı olduğunda kendi ayakları üzerinde durabileceği gelire sahip olmasıdır.

    Bunun için de kamusal hizmetlerin planlanmasında bu gerçekler göz önüne alınmalı. 10.000 liralık en düşük emekli maaşını 12.500 liraya çıkarmak gibi basit oyundur. Aynı zamanda büyük kesimleri yoksullukta buluşturmaktır. Bu oyunlara hep birlikte karşı durmamız gerekiyor. Biz mücadele etmezsek çocuklarımızın da yaşlandığında bizler gibi sefalete mahkûm olması devam edecektir.

    Ülkeyi yöneten 65 yaş üstü ama en büyük haksızlığı yaşlılara yapıyorlar. Çünkü kendilerini garantiye almışlar. Bırakalım ülkeyi 65 yaş altındakiler yönetsin ki geleceklerini kendileri yaratsınlar. 65 yaş üstündekiler kamuda çalışamıyor ve sitelerinde bile seçilseler dahi yönetici olamıyorlarsa iktidara yakın da olsalar devletin kurumlarında görev almasınlar.