
Doku Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem, Istranca Ormanları’nda artan madencilik ve enerji projelerine dikkat çekerek, bölgenin ekolojik, ekonomik ve yaşamsal açıdan geri dönüşü olmayan bir tahribatla karşı karşıya olduğunu belirtti. Çidem, “Arıdan koruduğumuz alanı, maden ve enerji şirketlerine karşı koruyamıyoruz” ifadelerini kullandı.
Istrancalar’ın yaklaşık üçte birinin Bulgaristan, üçte ikisinin ise Türkiye sınırları içinde yer aldığını hatırlatan Çidem, Bulgaristan tarafındaki Istranca Ormanları’nın biyosfer rezerv alanı olarak korunduğunu, Türkiye tarafında ise aynı orman yapısına rağmen maden ve enerji projelerine açıldığını vurguladı. Çidem, “Bulgaristan’da tabelalarda ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ yazarken, bizde ‘Dikkat kamyon çıkabilir’ yazıyor. Aynı orman, aynı ağaç ama iki farklı anlayış” dedi.

“Madenci toz, arı bal üretiyor”
Kırklareli’nin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 39’unun ormanlardan oluştuğunu belirten Çidem, bu alanların büyük bölümünü Istranca Ormanları’nın kapladığını ifade etti. Trakya arısının Tarım Bakanlığı kararıyla mutlak koruma altına alındığını hatırlatan Çidem, “Arıdan koruduğumuz alanı madenciden koruyamıyoruz. Madenci toz üretir, arı bal üretir. Madenci ormanı yok eder, arı ise tozlaşmayla ormanı canlandırır” diye konuştu.
Coğrafi işaret tescilli Istranca Meşe Balı’nın üretiminin, meşe ormanlarındaki kesimlerle birlikte hızla azaldığını dile getiren Çidem, bunun orman köylüsünün başlıca geçim kaynağını ortadan kaldırdığını belirtti. “Orman köylüsünün gelir kaynağı bal üretimi azalıyor, yerine maden ve enerji projeleri konuluyor” dedi.
“Yenilenebilir enerjiye değil, yanlış yere karşıyız”
Yenilenebilir enerjiye ilkesel olarak karşı olmadıklarını vurgulayan Çidem, itirazın projelerin yanlış alanlarda hayata geçirilmesine olduğunu ifade etti. Madencilik ve enerji yatırımları nedeniyle bal üretimi, tıbbi aromatik bitki ve mantar toplayıcılığının yapılamaz hale geldiğini söyleyen Çidem, orman köylüsünün geçim sıkıntısı nedeniyle köylerini terk etmek zorunda kaldığını kaydetti.
Anayasa’nın 170. maddesini hatırlatan Çidem, orman köylüsünün yaşam ve geçim kaynaklarının kayıtsız şartsız korunması gerektiğini belirterek, “Korunması gereken köyler boşalıyor, boşalan alanlara maden, enerji ve turizm projeleri giriyor” dedi.
“Istrancalar İstanbul’un da yaşam kaynağı”
Istrancalar’daki projelerin büyük bölümünün doğal ormanlar ve su kaynakları üzerinde yer aldığını vurgulayan Çidem, orman alanlarının daraldığını ve su kaynaklarının hızla tükendiğini ifade etti. Istrancalar’ın yalnızca Trakya için değil, İstanbul’un da hava ve su kaynağı olduğunu belirten Çidem, “Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 20-25’inin yaşam kaynağı olan bu alanlar kayıtsız şartsız korunmalıdır” dedi.
Yeraltı sularının Trakya’da büyük ölçüde tükendiğine dikkat çeken Çidem, yeraltı suyu besleme alanlarının her türlü yapılaşmaya kapatılması ve mutlak koruma altına alınması çağrısında bulundu. Tarım toprakları, meralar ve ormanların istisnasız korunması gerektiğini vurgulayan Çidem, karar vericilere “Doğadan alıp şirketlere vermek yerine, doğadan alınanı doğaya vermek” anlayışıyla hareket etmeleri çağrısında bulundu.