
DSİ Emekli Bölge Müdür Yardımcısı, Su-Enerji Yöneticisi Hüseyin Erkin, uzmanlara göre, Trakya’da yaşanan su sıkıntısının sadece iklim değişikliğinin değil, yönetim eksikliğinin sonucu olduğunu belirterek bu konuda net konuştu: “İklim krizi, suyun değil; suyu yöneten sistemin krizidir.” Erkin’e göre, Kayalıköy Barajı’na yılda 22 milyon m³ su sağlayacak Kula Projesi, Edirne’nin uzun vadeli su güvenliği için büyük önem taşıyor, ancak proje ödenek yetersizliği nedeniyle gecikiyor.

Edirne Yerel Tarih Grubu’nca geçen hafta Cumartesi günü Edirne Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Halk Buluşması’nda Makine Yüksek Mühendis Hüseyin Erkin tarafından gerçekleştirilen “Geçmişten Günümüze Edirne Su Kültürü” konulu sunumunu Hudut okurları için derledik:
Edirne, tarih boyunca “su şehri” olarak anıldı. Tunca, Meriç, Arda ve Ergene nehirlerinin çevrelediği bu topraklarda su, hem yaşam kaynağı hem kültürün özüydü. Ancak uzmanlar uyarıyor: “Su kültürümüz hızla tükeniyor.”
Su: Yaşamın Temeli
Dünya yüzeyinin yüzde 70’i sularla kaplı, ama bu suyun sadece yüzde 2,5’i tatlı su. Edirne, bu kıymetli kaynakların bol olduğu bir coğrafyada yer alsa da, iklim değişikliği ve yanlış yönetim, bugün bölgenin su dengesini tehdit ediyor.
Edirne’nin Su Potansiyeli
Edirne topraklarından geçen başlıca nehirlerin yıllık su taşıma kapasiteleri şöyle:
– Meriç Nehri: 3,8 milyar m³
– Arda Nehri: 1,2 milyar m³
– Tunca Nehri: 673 milyon m³
– Ergene Nehri: 1,1 milyar m³
İlde 7 baraj, 60 gölet ve çok sayıda pompaj tesisi bulunuyor. Buna rağmen, kişi başına düşen su miktarı Türkiye ortalamasının altına indi.
Osmanlı’dan Günümüze Su Medeniyeti
Osmanlı döneminde Edirne’nin su ihtiyacı, Tunca kıyısındaki dolaplardan ve Sarayakpınar, Bönce, Taşlımüsellim su yollarından karşılanıyordu. Şehirdeki su terazileri, maksemler ve çeşmeler dönemin mühendislik harikasıydı. Meriç kıyısında yüzlerce su değirmeni üretimin can damarıydı.
Meriç ve Taşkınlar
Edirne, yüzyıllardır taşkınlarla iç içe yaşadı. 1897 taşkını, kentin tarihindeki en büyük afet olarak kayda geçti. Cumhuriyet sonrasında Meriç Nehri, Türkiye-Yunanistan sınırını belirleyen Lozan Antlaşması ve 1934 Ankara Antlaşması ile uluslararası boyut kazandı. Harza Projesi kapsamında yapılan 136 bin metrelik setler, bölgeyi taşkınlardan korudu.
Sınır Aşan Sular: Diplomatik Denge
Türkiye, 5 sınır oluşturan ve 22 sınır aşan suya sahip. Ancak Edirne’nin can damarları olan Meriç, Arda ve Tunca nehirleri için kalıcı bir su paylaşımı anlaşması hâlâ yok. Hüseyin Erkin’e göre, “Harza Projesi’nin devamı sağlanmalı, Meriç yeniden iki ülke arasında ortak yönetimle ele alınmalıdır.”
Tarımsal Sulamada Dengesizlik
Edirne’de sulamanın yüzde 90’ı çeltik üretiminde kullanılıyor. Bu da su tüketimini ihtiyacın 2,5 katına çıkarıyor. Göletlerin çoğu atıl durumda, Hamzadere ve Çakmak sulama projeleri ise yıllardır tamamlanmayı bekliyor.
Şehirleşme ve Kayıp Kaçak Sorunu
Edirne’nin su şebekesindeki kayıp-kaçak oranı yüzde 48’e ulaştı. Erkin, “Şehrin SCADA sistemi kurulmalı, barajlardan alınan su her gün analiz edilmelidir” diyerek teknik önlemlerin aciliyetine dikkat çekiyor.
İklim Krizi Değil, Yönetim Krizi
Uzmanlara göre, Trakya’da yaşanan su sıkıntısı sadece iklim değişikliğinin değil, yönetim eksikliğinin sonucu. Erkin bu konuda net konuşuyor: “İklim krizi, suyun değil; suyu yöneten sistemin krizidir.”
Kula Projesi Umut Veriyor
Kayalıköy Barajı’na yılda 22 milyon m³ su sağlayacak Kula Projesi, Edirne’nin uzun vadeli su güvenliği için büyük önem taşıyor. Ancak proje ödenek yetersizliği nedeniyle gecikiyor. Tamamlandığında Edirne’ye cazibe ile temiz su ulaştıracak ve 1 MW enerji üretimi mümkün olacak.
Su Gibi Aziz Olun
Su kültürüne adanmış ömrünü anlatırken Hüseyin Erkin’in son sözü bir dua gibi:
“Su gibiyiz… Hayatın her zerresinde varız ama kıymetimiz azalıyor. Edirne’nin su kültürü, geçmişin mirası değil, geleceğin teminatı olmalı.”