
“Deh” demesiyle birlikte yanında yürümeye başlayan beygirine ayak uydurmak için hızlanmak zorunda kaldı. Ağzına kadar dolu çöp konteynirinin yanında durduğunda beygiri de yerde kabaran otların arasına sokuverdi başını.
Hakemler Derneği’nde bilgisayarımın karşısına oturmuş elim çenemde düşünür haldeyim. “Ne yazayım?” Salı yazısı için şimdiden bir şeyler yazmam gerek, hafta sonu belki Saros’a uzarım diye düşünür haldeyim.
Bakımlı beyaz beygirinin yanında onu yürür görünce “işte dedim, yazı ayağıma geldi!”
Hızlanarak yanına vardığımda yeni atılmış koltuk takımının metal yaylarını çıkarmaya başlamıştı bile. “Kolay gelsin”ledikten sonra yanımda getirdiğim çayı ikram ettim.
Ferhat Tahtaoğulları’ymış ismi. Severek yapıyormuş işini. Şikayeti yokmuş hayattan.

Beygirini göz ucuyla süzüyorum. Bakımlı beyaz semiz bir atı var Ferhat’ın. O anlatıyor, ben dinliyorum:
“12 yaşında beygirim. Tay olarak doğduktan sonra kardeşimden aldım. İki yıl anasını emdikten sonra yavaş yavaş alıştırdım koşmaya. Bugüne kadar hiç kamçı kullanmadım. Daha bir fiske vurmadım beygirime. Evimde en çok ona önem veririz. Arpası, yemi, samanı eksik olmaz. Suyunu yemini zamanında veririm beygirimin.
O benim ekmek teknem. Bütün yaz boyunca bu işi yapıyorum. Hurdacılık deyip geçme. Karımın ve tek oğlumun nafakasını bu işten çıkarıyorum.
Yazın sadece bu işi yapıyorum. Her gün çıkmam. Önce keyfim yerinde olacak, dinlenik olacağım ondan sonra çıkarım işe. Bazen sabah 10, 11; bazen öğleden sonra çıkarım. He işte 300/500 geçiyi elimize bereket versin, geçinip gidiyiz bizde.
Kışın zor bu işler. Pek çıkmam soğuklarda. Genelde fırınlarda çalışırım kış zamanları. Ekmeğimi her zaman çıkarırım, severim çalışmayı.
Neden mi tek kızan? Çok olsa ne olacak sanki. Yeter bi tane. Allah ona ömür versin. Ciğercide çalışıyor oğlum. Seneye askere gidecek. Mesleği kaptı, severek gidiyor işine.
Eskiden her şey çıkardı çöpten, her şey. Şimdi iyice azaldı para yapacak şeyler. Fakirleşiyiz aga, şakası yok bunun. Her yerde fakirlik diz boyu artık. En değerli şey olarak bakır bulmuştum bi keresinde, bayağı para yapmıştı, şanslı günümdü o gün.
İçkiyle aram yok, ağzıma sürmem. Cıgara arada bulursam içerim, onu da ille de aramam yani.
Hurdalar konusunda genelde yardımcı oluyor bizimin insanlarımız. Apartmanların yanından geçerken sesleniyorlar, ‘Bak bakalım, işine yarar bi şeyler varsı alıver’. Seviniyoruz böyle yardımlar olunca. Ama bazıları var ki çöpe atsan değeri yok, bide para istiyorlar benden. (gülüyor)
Beygirim daha genç. Ben de sağlıklıyım şükür, daha uzun yıllar yaparım bu işi. Ama kendimi ve beygirimi fazla zorlamadan. Önce beygirimin sağlığı, üzmem onu da kendimi de. Ölümlü dünya beyaaa, bugün varız yarın yokuz. Bi boğazımızamı bakamaycaz.
Tamam agam, sen de sağlıcakla kal. Küçükpazar’a gelirsen çaylar benden.”