Her şey akla muhtaç
Akılda; tecrübeye muhtaç
Bugünlerde yüz yılın eksikliklerini yüzümüze vuruyor hayat. Otel yangınları, binaların çökmesi ve sırada bekleyen yılların ihmal edilmiş tedbirleri teker teker önümüze düşüyor. Felaketler daha da çoğalırsa hiç şaşmamak lazım. Gerekli tedbirleri alacağız diyoruz, orada kalıyor. Burada önceliğimiz halkı bilinçlendirmek olmalı ama ne yazıktır ki eksikliklerimizin neler olduğunu, felaketlerle karşılaştığımızda anlıyoruz.
Gölcük depreminden sonra bina yapımlarında kuralları uygulamaya koyduk. Aartık elle harç karmıyoruz, yıkanmamış çamurlu kumlarla bina yapmıyoruz. Deniz kumuyla beton karmıyoruz, beton santrallerini devreye soktuk ama bu çok cana maloldu. Dileğim odur ki Bolu ootel yangını da bina ruhsatlarında milat olur. Artık bakanlık belediyeyi, belediye bakanlığı suçlamayı bırakıp görevlerini eksiksiz yapar. Otelin yangına karşı duman dedektörleri var ama çalıştırılmamış. Ne için; müşteriler rahat sigara içsinler diye. Çalışırsa sigara dumanına bile hassas dedektörler çalışacak, su fışkırmaya başlayacak, yangın başlamadan sönecek. Sırf sigaracılar yüzünden günahsız, sadece okul tatilinde çocuklarını tatile götüren, sigara içmeyen insanlar hayatlarını kaybediyor.
Birilerini suçlayacak değilim ama bundan sonra otel rezervasyonlarında çok daha dikkatli olacağım kesin.
Son Antep gezimizde şehri yukardan seyredelim diye 17. kattan oda tuttuk. Bugün artık üçüncü katı geçen yerlerden oda verirlerse bir daha düşünürüm. Önce yangın alarmlarını kontrol ederim. Büyük otelleri tercih etmem. Bu olaydan sonra evimde bile yangın olsa ne yapacağız diye konuşmalar yapıyoruz. Apartmanımızda yangın merdivenleri elden geçiriliyor. Yanmaz boyalar, yanmaz malzemelerin temini için girişimde bulunulacak. Türk halkı kalkınmada gerekenleri yapıyor, üretimin artış rakamlarından bunu anlamak mümkün ama medeni ülkelerde asla göremeyeceğimiz işlere bakar mısınız? Ruhsat için uzman geliyor, eksikleri liste halinde sıralıyor. Ootel sahibi eksikleri sezon geçince yaparız, şimdilik sadece yangının çıktığı lokal kısma ruhsat alalım diyor ve dilekçe değiştirilip 45 m2 lik yer için ruhsat isteniyor.
Türkiye’nin en iyi mimarları ve inşaat mühendisleri en bilgili elemanları Turizm Bakanlığı bünyesinde çünkü dünyanın en ünlü otel zincirleri Türkiye’de yapacakları lüks oteller için dünyanın en iyi mimarlarına projelerini çizdirip, bakanlığa getiriyorlar ve otelleri için ruhsat istiyorlar. Onlarda bu projeler üzerinde günlerce çalışıyorlar, bilinçlenmemeleri mümkün değil.
Bir zamanlar Turizm Bakanlığına Kapıkule gümrük sahasının içinde (bana göre) Edirne’nin en güzel binasını yaptık. Turizm Bakanlığının inşaat daire başkanlığında ne kadar deneyimli, bilgili elemanların var olduğunu bilen birisiyim. Öyleyse nasıl oluyor da bu işler sarpa sarıyor. Binlerce kişilik otellerin olduğu yerde itfaiye yok. İtfaiye 45 dakikalık yolda, yollar kapalı, gecikmeden dolayı kayıplar iki kat artıyor. Binlerce insanın tatil yaptığı bizim ilçemizden büyük yerde itfaiye teşkilatı yok. Haberlerde insanların feryatlarını duyanların içleri sızlıyor. Otelin arkasına itfaiye giremiyor, sadece önden müdahale edilebiliyor, otelin her tarafından bir yangın halinde müdahale edilebilmeli diye yasalarda açık maddeler var ama uymadıktan sonra olsa ne yazar.
Her şeyi çıkar çevrelerinin isteklerine göre yapmaktan vazgeçme vakti geldi artık. Geceliği 30 bin liraya odaları satıp nöbetçi olarak asgari ücretli bir elemanı işin başına bırakamazsın, bu kadarı fazla. Aslında ruhsat nasıl alınır, nelere dikkat edilir, nereleri kontrol edilir bunlarla ilgili kanun ve yönetmeliklerimiz mevcut. Kimlere ne görevler düşüyor, bakanlık nelerden sorumlu, belediyenin sorumlulukları neler, hepsi yazılı ama uygulamaya koyamıyorsan hepsi boş. Önce yasalara uygun yaşamayı kafamıza koymalı ve istemeliyiz. Bir şeyi düzeltmek istiyorsan önce kendinden başla diyor Mevlana. Önce bizler yasalara uygun yaşamayı istemeliyiz, bu tabandan gelmeli, ülkeyi yönetenler bizim isteklerimize göre tavırlarını belirliyor. Ben hiç yasalara uyan bir ülke istiyorum diye yüksek sesle konuşan birine rastlamadım. Küçük bir trafik kazasında bile bir yerleri arıyoruz. Rapor tutmaya çalışan polise sen benim kim olduğumu biliyor musun diye dikleniyoruz. Ben falancanın yeğeniyim, akrabasıyım diye atarlanıyoruz, suçumuz varsa örtmeye çalışıyoruz, ruhsat isterken idare et işte beya diye gevşiyoruz, felaket kapıyı çalınca da olanlar oluyor. Türk halkı modern bir ülkede yaşamak istiyorsa önce kurallara uygun yaşamayı kafasına yerleştirmeli. Bu arada kurallara uyanlarda hiç günahları yokken canların yanarak bedel ödüyorlar.