Son yıllarda, Türkiye’de ilaç yokluğu, hem hastaları hem de sağlık çalışanlarını zorlayan kronik bir sorun haline geldi. Eczaneye gelen her yaştan hasta, reçetesindeki ilaçların bulunamamasından şikâyetçi. Özellikle kronik hastalıklar, çocuk ilaçları ve antibiyotikler gibi hayati öneme sahip ürünlerin “yok” listesine girmesi, yalnızca bireysel bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda toplum sağlığını tehdit eden ciddi bir krizdir. Bu krize eczacı gözüyle baktığımızda, nedenlerini ve çözüm önerilerini daha net ortaya koyabiliriz. İlaç Yokluğunun Nedenleri
Kur Farkı ve Ekonomik Baskılar Türkiye’deki ilaç fiyatları, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen sabit bir euro kuru üzerinden hesaplanıyor. Ancak bu kur, piyasa gerçeklerinin çok gerisinde kalıyor. İthal ilaç üreticileri, yüksek maliyetler nedeniyle ürünlerini Türkiye pazarına sunmakta tereddüt ediyor. Bu da özellikle ithal ilaçlarda ciddi bir yokluk yaratıyor.
Üretim ve Tedarik Zinciri Sorunları Yerel ilaç üreticileri, hammaddelerin büyük bir kısmını yurt dışından temin etmek zorunda. Dövizdeki dalgalanmalar ve lojistik sorunlar, üretim maliyetlerini artırarak üretimi kısıtlıyor. Üretim yapılsa dahi tedarik zincirindeki aksaklıklar, ilaçların eczanelere ulaşmasını geciktiriyor.
Stok Yönetimi ve Planlama Eksiklikleri Sağlık sistemi içinde, ilaç tüketim tahminlerinin ve planlamalarının yeterince doğru yapılamaması da yokluk problemini tetikliyor. Özellikle kış aylarında grip ve solunum yolu enfeksiyonları gibi salgınların artışı, beklenenden fazla ilaç talebine neden oluyor. Ancak bu talebe karşılık gelecek stoklar önceden hazırlanmadığında, eczaneler çaresiz kalıyor.
Sınırlı Kâr Marjı ve Sürdürülemezlik Eczaneler de bu krizden doğrudan etkileniyor. Sabit fiyat politikası nedeniyle, eczacılar ilaç temin ederken zorlanıyor ve hastalara alternatif çözümler sunmakta sıkıntı yaşıyor. Bazı ilaç firmaları ise düşük kâr marjı nedeniyle Türkiye piyasasına ürün sunmaktan vazgeçiyor. Eczacıların Yaşadığı Zorluklar Eczacılar, her gün “Bu ilacı nereden bulabilirim?” ya da “Muadil ilaç var mı?” gibi sorularla karşılaşıyor. Ancak çoğu zaman, ellerimiz kolumuz bağlı. Bir hastanın hayati öneme sahip ilacını bulamamak, hem mesleki hem de insani açıdan bizleri derinden etkiliyor. Ayrıca yok olan ilaçlar için sürekli firmalarla iletişim kurmak, hastalara uygun alternatifler aramak ve durumu izah etmek ciddi bir zaman ve emek kaybına neden oluyor. Çözüm Önerileri Bu krizden çıkış için kalıcı ve etkili çözümlere ihtiyaç var:
Döviz Kuru Güncellemeleri İlaç fiyatlandırmasında kullanılan sabit euro kuru, piyasa koşullarına uygun şekilde düzenlenmeli. Böylece ithalatçı firmalar Türkiye pazarına ürün sunmaya devam edebilir.
Üretim Kapasitesinin Artırılması Türkiye’nin yerli ilaç üretim kapasitesini artıracak teşvik politikaları geliştirilmeli. Özellikle stratejik öneme sahip ilaçların yerli üretimi, tedarik zincirindeki dışa bağımlılığı azaltacaktır.
Stok Yönetiminde Dijitalleşme İlaç tüketim tahminlerini daha sağlıklı yapabilmek için dijital sistemler kullanılmalı. Sağlık Bakanlığı, eczanelerden gelen verileri analiz ederek talebe göre önceden planlama yapabilir.
Eczacılarla Daha Etkin İletişim Eczacılar, bu krizle mücadelede ön safta yer alıyor. Karar alma süreçlerinde eczacıların görüşlerine başvurulması ve bu süreçlerde aktif rol almaları, daha gerçekçi politikaların hayata geçirilmesine katkı sağlayabilir. Toplumun Sağlığı İçin Ortak Sorumluluk Eczacılar olarak, ilaç yokluğu krizinde hastalarımızın mağduriyetini en aza indirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak bu mücadele, yalnızca eczacıların omuzlarına yüklenemeyecek kadar büyük bir sorundur. Sağlık otoriteleri, ilaç firmaları ve eczacılar arasında güçlü bir iş birliği sağlanmadıkça, bu sorun çözülemez. Çünkü bir ilacın bulunamaması, sadece bireysel bir rahatsızlığı değil, toplum sağlığını tehdit eden zincirleme etkiler yaratır. Sonuç olarak, çözüm hem ekonomik hem de yapısal reformlarla mümkün. Ve unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir toplum için güçlü bir ilaç tedarik sistemi şarttır. İlaç yokluklarına rağmen, güzellikleri fark edebileceğimiz, kendimize ve sevdiklerimize daha çok ayırabileceğimiz, sağlıklı, huzurlu ve sıcacık bir kış geçirmeniz dileğiyle.