Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi saltanatın kaldırılmasının 102. yılı ile Harf Devrimi’nin 96. yılını kutladı.
ADD Edirne Şubesi’nden her iki devrime ilişkin paylaşımda özetle şunlara yer verildi:
İLK DEVRİM, SALTANATIN KALDIRILMASI!
“Ulusal Kurtuluş Savaşımızın zaferle sonuçlandırılmasından hemen sonra başlatılan devrimler döneminin ilk adımı, kuşkusuz 1 Kasım 1922 de saltanatın kaldırılmasıdır.
Bu kutlu devrimin üzerinden 102 yıl geçmesine karşın saltanatı diriltme ham hayali kimi şaşkınlarca halâ sürdürülebilmektedir.
Son yıllarda ‘Yeni Osmanlıcılık’ adıyla ortalığa dökülen kadim Laik Cumhuriyet karşıtlarının Atatürk düşmanlıklarının temelinde yatan nedenlerden biri de budur.
Atatürk düşmanları; Ulusal Kurtuluş Savaşını zoraki kabulleniyor, sonrasını – devrimler dönemini – reddediyorlar. Bu nedenle Mustafa Kemal’ diyor, ama zorda kaldıkları dönemler dışında, bir türlü ‘Atatürk’ diyemiyorlar.
Yazık ki; güya Cumhuriyetçi bazı aymazlar da, 1 Kasım 1922 tarihli bu büyük devrimin önem ve anlamını yeterince kavrayamıyor, gerektiği gibi savunamıyorlar.
Atatürk ve Gazi Meclis 1 Kasım 1922 tarihli bu Devrim Yasası ile, ne Ulusal Kurtuluş Savaşı boyunca yaşadıkları Sultan Vahdettin ve avenesinin affedilmez ihanetleri nedeniyle bir intikam ve hesaplaşma içine girme, ne de ulusun geçmişle bağını koparma amacı gütmüşlerdir.
Şehitlerimizin emaneti Türkiye Cumhuriyeti’ni; laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak sonsuza dek yaşatmanın ancak, Atatürk’ün antiemperyalist – tam bağımsızlıkçı – halkçı – devrimci ideolojisinden (Kemalizm) ayrılmamak ve Aydınlanma Devrimlerini korumakla olanaklı olduğu hiç unutulmamalıdır.
Emperyalizm ve faşizmle uzlaşılmaz, tepeleyene kadar savaşılır. Atatürkçü Düşünce Derneği bu devrimci tutumu sürdürmeye kararlıdır. Saltanatın kaldırılmasının 102. yılı kutlu olsun.Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten Demokratik Türkiye!”
HARF DEVRİMİ
“Emperyalist işgali, kadın erkek yiğit Anadolu insanıyla 3 yıl 3 ay 22 gün süren Bağımsızlık Savaşını zafere ulaştırarak sonlandıran ve Türkiye Cumhuriyetini kuran Büyük ATATÜRK, birbiri ardına yaptığı Aydınlanma Devrimleri ile yarınlarına güvenen başı dik bir ulus, onurlu ve saygın bir devlet yaratmıştır.
Osmanlı döneminde 6 yüzyıl boyunca Arap harfleriyle eğitim gören Anadolu halkının bu alfabeyle başarılı olamadığı 28 Ekim 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında açıkça ortaya çıkmıştır. Bu sayıma göre Türkiye’de yaşayan insan sayısı 13.649.945’tir ve yapılan istatistiki çalışmalar nüfusun en fazla % 10′ unun (hemen tamamı erkek ve çoğunluğu bürokrat) okuryazar olduğunu göstermiştir. Üstelik bu okuryazarlık, genelde entelektüel derinlik içermeyen, çoğunluğu en basit halde okuyabilme ve yazabilme düzeyindedir. Bu kahredici durumun başat nedeni ise, Arap harflerinin Türkçe sözcüklerin yapısındaki seslerle uyumsuzluğudur.
Öteden beri Türk Dili üzerine çalışmalar yapan Atatürk sorunu ve nedenini net olarak bilmekte, toplumsal cehaletin ortadan kaldırılması için ALFABE (ABECE) değişikliği yapılmasının zorunlu ilk iş olduğunu görmektedir. Bu nedenle, ivedilikle Latin Alfabesini eklenen yeni harflerle (ç, ğ, ö, ş, ü) Türkçe ses yapısına uyumlu hale getirerek Türk Abecesini hazırlatmış ve 1 Kasım 1928′ de kararlı bir şekilde Harf Devrimi’ni gerçekleştirmiştir.
Harf Devrimi ile; daha Milli Mücadele döneminde, hem de en netameli günlerde (15-21 Temmuz 1921) Maarif Kongresi toplayarak öğretmenlere Kemalist Devrim’in hedeflerini gösteren ATATÜRK önderliğinde, Millet Mektepleri, Gece Kursları, Gezici Kurslar açılarak okuma – yazma seferberliği başlatılmıştır. 16 – 45 yaşları arasında olanların kurslara katılmaları zorunlu kılınmış, işyerlerinden hastanelere, kışlalardan parklara tüm ülke bir okula dönüştürülmüştür. 1923’te Osmanlı’dan kadınlarda % 0,4, erkeklerde % 7 olarak devralınan, 1927′ de en fazla % 10 olduğu saptanan okuyup yazabilen nüfus sadece 8 yılda, 1935’te % 20’nin üzerine çıkarılmıştır ki, bu bir dünya rekorudur. Çünkü; büyük Devrimci Atatürk önderliğinde tarihimizde ilk ve – yazık ki – son kez eğitim ülke gündeminin başında yer almıştır.
Devrimin 96. yılında ülkemizde okuma yazması olmayanların sayısı artık yok denecek kadar azdır. Anadolu insanı Cumhuriyetle yüzyılların utancından kurtulmuştur.
Harf Devrimi ile dilini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaran, uluslaşma yolunda en büyük adımı atan, asırlar sonra konuştuğu dil ile yazı dilini birleştiren Türk Milleti, aynı zamanda konuştuğu her sözcüğü aynıyla, ağzından çıkan harflerle yazabilen belki de dünyadaki tek ulus olma şansını da yakalamıştır.
Şu, Harf Devrimiyle ecdadımızla bağlarımız koparıldı diyen Tarih ve Dilbilim cahillerine de hatırlatalım!
Atatürk’ün Harf Devrimi sayesinde milletimiz, Yunus Emre Yılı ilan edilmiş olan 2021′ de, 800 yıl önce yaşamış ‘İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir / Sen kendin bilmezsin / Ya nice okumaktır’” diyen ecdadımız Yunus Emre’nin Türkçesi ile okuduğu gibi yazabiliyor, kadınını erkeğini kendi dili ile eğitebiliyor, daha ne olsun? Harf Devrimimizin 96. yılı kutlu olsun!”