DOLAR 34,2960 0.1%
EURO 36,9917 -0.04%
ALTIN 3.004,43-0,76
BIST 8.751,87-0,98%
BITCOIN 2287708-1,00%
Edirne
20°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

21 okunma

Canı yananları mitinge davet!

KESK Genel Merkez Yöneticisi Erdal Karakuş,  30 Kasım 2024 Cumartesi günü Ankara'da düzenlenecekleri 'Bütçe Mitingi' öncesinde Edirnelilere, "Ekonomik krizden tüm canı yananlara ses vermeye davet ediyoruz" diyerek mitinge katılma çağrısı yaptı…

ABONE OL
23 Ekim 2024 14:40
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mehmet ŞELECİ

KESK Genel Merkez Yöneticisi Erdal Karakuş,  KESK tarafından 30 Kasım 2024 Cumartesi günü Ankara’da düzenlenecek ‘Bütçe Mitingi’ öncesinde Edirnelilere mitinge katılma çağrısı yaptı.  Karakuş, “Ekonomik krizden tüm canı yananlara mitingde ses vermeye davet ediyoruz” dedi.

Eğitim Sen Edirne Şubesi Hukuk Sekreteri Erdal Demirpolat ile birlikte Hudut Gazetesi’ni ziyaret eden KESK Genel Merkez Yöneticisi Erdal Karakuş, mitingi düzenleme amaçlarını anlattı. Ziyarette yerel medyanın önemine dikkat çeken Karakuş, “Vatandaşımız ulusal medyadan ziyade, yerel medyayı okuyup daha dikkatli karar veriyor, daha dikkatli haber analizi yapıyor. Ben bir dönem Tüm Bel-Sen’de şube başkanlığı yaptım, yerel medyanın sorunlarına çok tanık oldum. Ayakta kalmaları zor, reklam alamıyorlar, muhabiri barındırmak derken gerçekten gazetecilik çok zor ve meşakkatli. O yüzden yapılan iş çok kıymetli” dedi.

25 MİLYONLUK AİLEYIZ

KESK olarak Türkiye’nin en büyük üç kamu konfederasyonundan bir tanesi olduklarını kaydeden Karakuş, “Türkiye’de 3 buçuk milyona yakın çalışan memur var, 3 buçuk milyona yakın da memur emeklisi var. Biz aslında 7 milyon, ailelerimizle beraber 25 milyona yakın bir kitleyiz ve aslında Türkiye’nin en büyük ailesiyiz” şeklinde konuştu.

Türkiye’de ücretlerin, emekli maaşlarının, asgari ücretin giderek düştüğünü kaydeden Karakuş konuşmasında şunlara yer verdi:

EN COŞKULU MİTİNGİ YAPACAĞIZ

“Bunlarla ilgili bir itirazımız var. Artık bunların bu seviyeye kadar düşmesini kabul edemiyoruz çünkü bugün memur maaşları bir çapadır. Ortalama maaşları belirler, ortalama özel sektör ücretlerini belirler. Bu program dahilinde 30 Kasım’da Ankara’da çok büyük bir miting yapacağız. Gerçekten Türkiye’nin  son yıllarda gördüğü en büyük ve en coşkulu mitingini yapmayı planlıyoruz. Bu mitingin hazırlıkları kapsamında Türkiye’nin tamamını dolaşıyoruz. 56 ili dolaşacağız. Geçen hafta Doğu, Güneydoğu Bölgesi’ndeydik. Çünkü orada kış şartları erken başlayabilir diye orayı erkene aldık. Ardından Trakya ve Marmara Bölgesi’ndeyiz bu hafta. Lüleburgaz’dan başlayarak, Kırklareli, oradan Edirne. Arkadaşlarımız Tekirdağ’da çalışma yürütüyorlar. Sırasıyla Orta Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz’de bitireceğiz bu gezilerimizi.

TÜM CANI YANANLARI MİTİNGE BEKLİYORUZ

56 ilimizde elimizin değdiği herkese ulaşmayı planlıyoruz. Çünkü bu sadece bizim mitingimiz değil. Biz aynı zamanda 1 Mayıslarda bir araya gelen siyasi partileri de ziyaret ettik. Emekli meslek örgütlerini, Tabip Odası, DİSK, TMMOB, Mimar Mühendisler Odası, İnanç Örgütleri, Tarım kuruluşları yani köylü dernekleri, kadın örgütleri daha önemlisi emekli örgütleri çok önemli. Çünkü Türkiye’de emekli maaşları korkunç bir faciaya doğru sürükleniyor. Yani 10 bin lirayla 13 – 14 bin lira arasında, açlık sınırının çok altında bir emekli maaşı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Öyle olunca emekli sendikaları gerçekten bizim bu mitingimize yoğun bir katılım gösterecekler. Aslında topyekun canı yanan geçinemeyen herkesi çağırıyoruz. Zaten mitingimizin de başlığı ‘geçinemiyoruz.’

Şimdi Türkiye’de bir dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 75 bin lira. Bunun bizim bağımsız kuruluşlarımızı hesaplamış. Açlık sınırı da 27 bin lira civarında. Emekli maaşları ve asgari ücret bunun tamamı altında. Yani Türkiye’de 16-17 milyon insan açlık sınırının altında ücret alıyor. Memurlar özel sektördeki işçiler de aslında açlık sınırına yakın bir yerde yoksulluk sınırının hayli altında bir maaş alıyor. Şimdi böyle bakınca bu ülke maalesef bu kadar bolluk bereket ülkesinde biz emekçilerimizi, emeklilerimizin hepsini açlık sınırına yakın bir yerde hizalandırmışız. Bundan bizim endişe etmemiz gerekiyor. Bu ülke bunu hakikaten hak etmiyor.

BÜTÇE ÖNCESİ TALEPLERİMİZİ DİLE GETİRECEĞİZ

Diğer taraftan bir bütçe dönemi var. Bu mitingin tarihi de meclise bütçenin gelmesi tarihiyle eşleştirdik. Çünkü şöyle, esasında bir ülkenin bütçesi o ülkede toplanan vergilerin kime, nereye göre, nasıl harcanacağını seyreder aslında. Yani ailede bir baba diyelim çocuklarına parayı nasıl dağıtıyorsa adaleti öyledir ya. Şimdi bu paralar emekçiye mi geri dönecek? Emekli arkadaşlar mı geri dönecek? Kadınlara, çocuklara, ekolojiye, köylüye mi, yoksa bizim bu vergi affından, teşviklerden yararlanan sermaye gruplarına mı aktarılacak? Bizim şu ana kadar gördüğümüz bu bütçeler son yıllarda maalesef faiz ödemesi adı altında, bizim bu kur korumalı mevduat adı altında dolar zengini olan kişilere geri dönüyor. İkincisi bizim bu teşvikler adı altında büyük firmalar kurumlar vergisi vermiyorlar. Bugün bir emekçi bazen bir holding patronundan daha fazla vergi verebiliyor. Bu büyük bir facia.

Diğer yandan işte bizim bu köprü, otoyol, havalimanları, şehir hastaneleri müşteri garantili ihalelerin tümünü hazineler olduğu için bunların ödemelerini yapıyoruz bu vergilerle. Dolayısıyla bu verginin çok minik kırıntıları bizlere geri dönüyor. Bu eşitsizliğin de derhal değiştirilmesi gerek. Madem bu vergiler bizim cebimizden çıkıyorsa o vergiler bize eğitim, barınma, sağlık, yol ve verimli yerel yönetimler olarak geri dönsün istiyoruz.

TASARRUF TEDBİRLERİ

Bütün yetmezmiş gibi orta vadeli program ve tasarruf tedbirleri kapsamında şimdi bir de kamunun da hizmetin önü kesildi. Ne oldu? Şimdi bu kreşler kaldırıldı, lojmanlar kaldırılıyor, servisler kaldırılıyor. Şimdi İstanbul’da servislerin kaldırılması demek İstanbul’daki memurların işe gidememesi demek aslında. Onların işe gidememesi de hizmetlerin aksaması demek. Şimdi böyle olunca aslında kamu hizmetlerini aksatıyorsunuz ve sizin 20 yıldır uyguladığınız bir ekonomi politika var bunu iflas ettiğini kendiniz de ifade ediyorsunuz. Onun faturasını emekçilere çıkartan bir yolculuk izliyorlar. Dolayısıyla biz bunların tümüne itiraz eden bir yerden Ankara’da Tandoğan Meydanı’nda tüm kesimleri bu miting meydanında buluşmaya çağırıyoruz. Buradan bütçeyi bir baskı kurarsak kesinlikle bir miktar etkiler ve değiştirir. Diğer taraftan bütçenin kesinleştiği güne kadar da bu eylemleri gerçekleştireceğiz.

‘ÜLKE NE HALE DÜŞMÜŞ’

Demokrasi açısından gelişmiş ülkelerde dört beş tane önemli kriter var. Onları başarmışlar. Bir, bu bütçeleri yaparken bir kere kurumlara soruyorlar, sendikalara soruyorlar, meslek odalarına soruyorlar, konfederasyonlara soruyorlar. Örneğin ben geçen hafta işte Hakkari’de esnaf ve küçük esnaf ve kefalet odası birliğindeki arkadaşlarla görüştüm. Onların canı bizden daha fazla yanmış. Çünkü sonuçta şoförler var içinde, bakkalı var, manav var, terzisi var. Şimdi biz maaş almayınca onlara kim gidecek? Bir de bu işte büyük marketler var ya BİM’ler, A101’ler falan bitirmiş bunları mesela. Türkiye’nin her köşesinde esnaf kan ağlıyor gerçekten, kepenk kapatıyorlar, açamıyorlar. Onlar da bizim mitingimize davetli. Onlar da gelecekler aynı şekilde. Toplamda biz esnafımızı bitirmişiz. İşçimizi zaten yıllar önce bitirdik. Emekli zaten geçinemiyordu, şu anda açlık sınırında. Çok acı bir örnek anlatayım size. Ben Kocaeli’de çok uzun süre sendikacılık yaptım. Son yerel seçimlerde AKP ciddi bir seçim hezimeti oldu. Belediyelerin birçoğunu kaybetti falan. Ben de AKP’li tanıdık arkadaşlarımla sohbet ederken dedim ki hocam nasıl oldu bu işler? Hani yirmi yıllık iktidarsınız falan. Vallahi dediler şöyle oldu; bizim eskiden bu camiyi yaşatma dernekleri, camilerin çay ocakları, oradaki sohbet dedi, bizim siyaset alanımızı belirlerdi orası.  Bizim tabanımız oralarda konuşulurdu dedi. Beş sene öncesine kadar bizim kitlemiz orada şunu konuşuyordu; ‘Niye çocuklar camiye gelmiyor? Niye tarikat cemaatlerimize üye olmuyorlar. Niye hacca gidenlerin sayısı azaldı?’ Bunları konuşuyorlardı. Ama son iki yıldır şimdi bu 65 yaş üstü emekliler için otobüs kartları bedava ya, emekliler artık otobüslere biniyorlar, market gezip peyniri 10 lira daha ucuza buldun, zeytini 5 lira ucuza buldun deyip birbirlerine artık bunu haberdar ediyorlar. Ülke ne hale düşmüş. Emekliler otobüslerle market market geziyorlar bu ülkede artık.

Bu ülkeyi bu hale getirdiğimiz için hepimiz aslında utanç duymalıyız gerçekten. Yazık bu bolluk bereket ülkesinde. Böyle olunca artık tümüne ses çıkartmak lazım. İşte gelişmiş ülkelerde, sendikaların örgütleri çok yüksek, toplu sözleşme oranları çok yüksek, insan hakları özgürlükleri çok yüksek. Ben bazen çoğu zaman da şey örneği veririm mesela dünyada ülkelerin tamamında, Türkiye hariç sınır kentleri zengin kentlerdir. Niye? Gümrükler açık, ticaret vardır, turizm vardır. Türkiye’de sınır kentleri fakir. Türkiye’nin ortasında kalan şehirler gelişmiş. Maalesef Türkiye’de böyle bir garip paradoks da var açıkçası. Oysa Edirne mesela Türkiye’nin en müreffeh kenti olması lazım değil mi?

MİTİNGİN GEREKÇESİ

Bizim bu mitingimizin gerekçesi gerçekten bu konuda çok kuvvetli bir ses çıkarmak. Bunun sonucunda hükümette sendikal bir baskı kurmak. Çünkü şöyle yani sendikaları biz ikiye ayırıyoruz. Sendikaların önemli bir kısmı sadece basit basın açıklamaları tepkileri ortaya koyar. Tepki vermek sendikacılık değil. Herkes tepki verir. Çıkar vatandaşın biri sokakta canı yanmıştır tepki verir ama gerçek sendikacılık dediğiniz şeyi yapmak için baskı kurarsınız. Yani demokratik baskısını, mitinglerle, yürüyüşlerle, hükümetlere yön verirler, böyledir zaten. Sonuçta bizim emeğimizden, alın terimizden başka hiçbir silahımız yok, hiçbir şeyimiz yok. Sonuçta büyük sermaye grupları, milyonlarca dolarlık bir servetin içerisinde büyük medya patronları onların elinde, bütün bu devletin olanakları onların elinde, siyaset önemli bir kısım onların etkisi altında. Bizim elimizde gerçekten ekmeğimizden, sendikalarımızdan başka tutunacak hiçbir dalımız yok. Bu miting de bunun gerekçesi.”

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    SON DAKİKA HABERLERİ