Olgay GÜLER
Edirne Barosu Başkanı Avukat Gökhan Karakoç, 2024-2025 adli yılı açılışında yaptığı konuşmada, toplumda adalete olan güven duygusunun artması gerektiğine dikkat çekti.
Edirne Barosu tarafından, sona eren adli tatilin ardından yeni adli yılının açılışı dolayısıyla tören düzenlendi. Kent merkezindeki Atatürk Anıtı’nda gerçekleşen törene kendisi de avukat olan Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan Akın, Edirne Barosu Başkanı Gökhan Karakoç ile baroya bağlı çok sayıda avukat katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal marşıyla başlayan törende konuşan Baro Başkanı Karakoç, yeni adli yılla ilgili beklentilerini dile getirdi.
‘ADALET BEKLENTİSİNE CEVAP VERMEK HEPİMİZİN SORUMLULUĞU’
Yeni adli yılda da hukukun üstünlüğünü, bağımsız yargıyı ve avukatlık mesleğini savunmaya devam edeceklerini söyleyen Karakoç, “Cumhuriyetimizin kurucusu, ebedi başkomutan, eşsiz lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi huzurunda açmakta olduğumuz bu adli yılı, yarı sistemimizin ve avukatlık mesleğimizin sorunları dile getirmek zorunda kalarak değil, yurttaşların adaletin sağlanacağına güven duyabilecekleri bir hukuk sisteminin unsurlarını hep birlikte inşa edebilmenin heyecanıyla karşılamak isterdik. Çünkü biliyoruz ki, sosyal kurumların birinci erdemi olan adalet beklentisine cevap vermek, hepimizin sorumluluğudur” dedi.
‘BASKI VE ENGELLEMELERE KARŞI ÖZGÜRLÜKTEN YANA OLDUK’
Barolar olarak bugüne kadar mesleğin ağır sorunlarına çözüm aramak için mücadele ettiklerini belirten Karakoç, “Türkiye Barolar Birliği ve Barolar olarak bugüne kadar bir yandan mesleğimizin ağır sorunlarına çözüm aramak için mücadele ederken öte yandan insan hakkı ihlallerine karşı onurlu yaşam hakkından, olağanüstü mahkemelere karşı bağımsız mahkemelerden, keyfiliğe karşı liyakatten, cezasızlığa karşı kanun önünde eşitlikten, darbe ve darbe girişimlerine karşı demokrasiden, şiddete karşı mağdurdan, baskı ve engellemelere karşı özgürlükten yana olduk. Demokrasinin en önemli unsuru olarak seçmenin iradesine saygı duyulmasını, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, anayasal düzenin de bir gereği olarak Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun hareket edilmesini savunduk.
Nereden geldiğine bakmaksızın her türlü terör eyleminin ve insanlığa karşı işlenen tüm suçların karşısında yer alırken gücümüzü hukuktan aldık. Hiç bir mağdurun kimliğini sorgulamadık ve adalet arayan her yurttaşımızın ve gerektiğinde uluslararası arenada mazlum halkların sesi olduk. Ortak dilimiz olan hukuk sayesinde evrensel değerlere aynı hassasiyetle, bölünmeden, parçalanmadan sahip çıktık” diye konuştu.
‘TALEBİMİZ TOPYEKÜN ADALET’
Hukukun, adalete yönelmiş toplumsal bir yaşama düzeni olduğunu söyleyen Karakoç, “Hukuk, adalete yönelmiş bir toplumsal yasama düzenidir; dolayısıyla talebimiz, topyekûn adalettir. Bunu sağlamanın usulü ise toplumda adalete olan güven duygusunun artması, yurttaşlık bilincinin yerleşmesi, suçun azalması, toplumsal barışın ve refahın yükselmesidir. Adaletin sağlanması için adil yargılanma, adil yargılanma içinse bağımsız yargı ve etkili kullanılabilecek bir savunma hakkı şarttır. Savunma ayağı eksik veya güçsüz bırakılarak adalet tesis edilemez. Savunma hakkının temsilcisi olan avukatlık mesleğinin sorunları çözülmeden yurttaşların adalet talebine karşılık verebilmek mümkün değildir” şeklinde konuştu.
‘HUKUK FAKÜLTELERİ DİPLOMA MAKİNESİ HALİNE GELDİ’
Avukatlık mesleğine yönelik beklentilerine de değinen Karakoç, “Diploma makinesi hâline gelen hukuk fakültelerine önlem alınmadan, stajyer avukatların hakim savcı yardımcıları gibi devletten ücret alarak staj süreçlerini verimli geçirmeleri sağlanmadan, önleyici avukatlık modelinin geliştirilerek meslek alanlarını genişletecek yasal düzenleme yapılmadan, kamu avukatlarının özlük hakları mesleğin onuruna uygun olacak şekilde düzenlenmeden, bağlı çalışan avukatların hakları bakımından düzenleme yapılmadan, CMK Ücret Tarifesi mesleğin onuruna uygun olacak şekilde belirlenmeden, yargı faaliyetlerinde KDV oranı düşürülmeden, CMK ve Adli Yardim sisteminde ise tamamen kaldırılmadan, avukatların diğer yargı görevlileri ile emellilikte yaşadığı ağır eşitisizlik ortadan kaldırılmadan, avukata dönük şiddet vakalarının önlenebilmesi ve caydırıcılık bakımından yasal düzenlemeler yapılmadan, savunma hakkının etkin kullanımından ve haliyle adil yargılamadan bahsedilemez” ifadelerini kullandı.